İzmir’de faaliyet yürüten 150’nin üzerinde sivil toplum
kuruluşu Anadolu Birliği Derneği’nin çağrısıyla ortak bir açıklama yaptı. Ege
Bölgesi Sanayi Odası’nda (EBSO) gerçekleştirilen toplantıda son günlerde
yaşanan gelişmelerle ilgili bütün kesimlere sağduyu çağrısı yapıldı. Toplantıya
AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Melik Bingöl, CHP İzmir İl Başkan
Yardımcısı Altan İnanç ve HDP İl Başkanı Cavit Uğur ile DBP İl Başkanı Yusuf
Kaya katıldı.
STK’lar adına ortak açıklamayı okuyan Anadolu Birliği
Derneği Genel Başkanı Ferhan Ademhan, “Biz İzmir'deki STK'lar olarak, çözümün
tek adresinin TBMM olduğunu tekrar söylüyoruz. Ülke barışı sokakla değil;
siyasi iradeyle sağlanır” dedi.
Ademhan, birlikte yaşam çağrısı için bir arada olduklarının
altını çizerek, “Tarihsel bir barışa doğru yürürken ülkemizde yaşanan toplumsal
karmaşa ortamı, bizi kaygılandırmıştır. Siyasal gelişmelerin insanlarımızı
karşı karşıya getirmesini engellemek adına sesimizi yükseltmemiz gereken bir
dönemden geçiyoruz” diye konuştu.
ACI KAYIPLAR
Suriye’nin Kobani kentinde yaşanan IŞİD saldırılarını
protesto olayları sonucunda 2’si güvenlik görevlisi 35 vatandaşın hayatını
kaybettiğini hatırlatan Ademhan, “Hepsine
Allah’tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Bu acı kayıpların, yüreğimizi
dağladığını belirtir, bütün bir Türkiye toplumunun da bu acıyı paylaştığına
inanıyoruz” ifadesine yer verdi.
SAVAŞIN SONUÇLARI
IŞİD terör örgütünün Türkiye’de yaşayan Kürt vatandaşlarla
yoğun akrabalık ilişkileri içinde olduğu Kobani’ye yaptığı saldırılara dikkat
çeken Ademhan, “Suriye’de yaşayan akrabalarının trajedisine sessiz kalmayan
vatandaşlarımız Suriye sınırında günlerce nöbet tutarak dayanışma halinde
oldular. Hükümetimiz de yaşanan bu insanlık dramı karşısında ülke sınırlarını
terör mağduru insanlara açmıştır. Türkiye 200 bin insanı topraklarına kabul
etmiş ve bu insanları barındırmıştır. Yüzlerce Kobanili aile Türkiye’de
barınmakta ve savaşta yaralanmış insanlar ülkemiz hastanelerinde tedavi
görmektedir” bilgisini verdi.
SURİYE SADECE
KOMŞUMUZ DEĞİL
Türkiye Cumhuriyeti devletinin yarım asırdır, savaş
mağdurlarına gösterdiği duyarlılığı tekrar ortaya koyduğunu anlatan Ademhan, “Buradan
bir gerçeği daha söylemek gerekir. Türkiye Cumhuriyeti, sınır komşusu Suriye
ile ilgili üzerine düşeni yapmıştır; ancak Suriye ile ilgili politikalar sadece
komşulukla ifade edilemeyecek bir gerçeği taşımaktadır. Kobani ve diğer
kentlerde yaşayan insanlar bu ülkedeki Kürt vatandaşlarımızın akrabalarıdır ve
devletimiz bu gerçeği göz önünde bulundurarak hareket etmelidir. Bu nedenledir
ki, Kobani'nin Mardin'le, Şanlıurfa ile çok alakası vardır. Çünkü akrabadırlar”
açıklamasını yaptı.
PROVOKASYONLARA
DİKKAT
Ademhan, Kobani protestolarının başlangıçta demokratik bir
hakkın kullanılması olduğunu vurgulayarak, “Kurban Bayramı’nın son günü IŞİD’in
Kobani kuşatmasını daha da ileri götürmesi, günlerdir akrabalarının ölüm
haberleri ile uyanan vatandaşlarımızın tedirginliğini yükseltmiş ve ülkemizin
her tarafında IŞİD’i protesto eylemleri gerçekleştirilmiştir. Başta demokratik
bir hakkın kullanılmasından ibaret olan bu protesto eylemleri, maalesef
provokatif güçlerin devreye girmesi ile kabul edilemez bir noktaya gelmiştir.
Bayrağımıza ve Mustafa Kemal Atatürk’ün büstüne yapılan saldırılar bizleri
derinden yaralamıştır. Bu saldırıları kesin bir dille kınıyoruz” görüşünü aktardı.
Kobani protestosu bahane edilerek kamu binalarına, esnafa ve
halka yönelik yapılan şiddeti ve yağma hareketlerinin sorunlarımıza çözüm
olmayacağını da aktaran Ademhan, “Türkiye
kamuoyuna duyuruyoruz. Şiddetin her türlüsüne karşıyız ve karşılıklı bir
şekilde şiddeti tırmandıracak söylemlerin barış ortamına hizmet etmeyeceğinin
altını çizmek isteriz” dedi.
DERS ÇIKARILMALI
Bütün bu yaşananlardan ülke olarak bir ders çıkarılması
gerektiğini dile getiren Ademhan, şöyle
konuştu:
“Toplumlar her zaman geleceğe daha umutlu bakmak
durumundadır ve adımlarını buna göre atmalıdır. Şimdi ülke olarak üzerimize
düşen birincil bir görev var: Ülkemize ve toplumsal barışa sahip çıkmak! 20.
yüzyılın başlarında büyük bedeller ödenerek kurulan Türkiye Cumhuriyeti
devleti, bu ülkede yaşayan her milliyetten insanın kanını ve emeğini
taşımaktadır. Bu değere sahip çıkmak hepimizin görevidir. Yaklaşık 30 yıl
boyunca, gerek askeri darbelerin gerek dış güçlerin tetiklemesiyle gelişen
kardeş kavgası, ülkemize büyük bedeller ödetti. 2013 yılı baharında ise, tüm
Türkiye toplumu bu ateş çemberinin son bulacağı umudunu taşımaya başladı. Bu
hepimiz için tarihi bir fırsattır.”
EDİLMELİ
“Son günlerde yaşanan toplumsal şiddet olaylarının atmosferinde,
söyleyeceğimiz her söz bizi ya barışa ya da bedelleri ağır olan bir dönemece
sokacaktır” diyen Ademhan, sözlerine şöyle devam etti:
“Oysa hepimiz biliyoruz ki, Türkiye, bin yıldır bir arada
yaşayan başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere bütün Türkiye halklarının ortak
yurdudur. Başka bir ülkemiz de yok başka gidecek bir yerimiz de. Bize yaşatılan
büyük acılara rağmen Türk ve Kürt halkı kardeşliğini bozmamıştır ve bir arada
yaşaması gerektiğine inanmaktadır. İzmir’de faaliyet yürüten STK’lar olarak bizler
bu kardeşlik ortamının destekçisi ve en yakın tanığıyız. İzmir’de yaşayan Kürt,
Balkanlı ve göçmen komşusundan, İzmir’de yaşayan Türk, Kürt komşusundan, okul
arkadaşından vazgeçmemiştir. Ege’nin kıyısı Fırat’ın Dicle’nin çocuklarıyla
kardeştir. Aynı şekilde Karadeniz’in yağmur yüzlü Laz çocukları
Doğu-Güneydoğulu vatandaşlarımızla kardeşliğini her daim korumuştur. Yine
ülkemizin Doğu ve Güneydoğu'sunda yaşayan kardeşlerimiz de, İzmirli kardeşinden
vazgeçmemiştir ve kader birliğine inanmıştır. Ülkemizin dört bir yanı temelleri
sağlam olan bu kardeşlikten beslenmektedir.”
SİYASET KURUMUNA
ÇAĞRI
Türkiye’yi yöneten siyasi iradeye, muhalefet partilerine ve
tüm demokratik kitle örgütlerine seslenen Ademhan, “Ülkemiz barışına hizmet
etmeyen her söylemden vazgeçilmeli. Biz İzmir'deki STK'lar olarak, çözümün tek
adresinin TBMM olduğunu tekrar söylüyoruz. Ülke barışı sokakla değil; siyasi
iradeyle sağlanır. Bu görüşümüzü daha yüksek sesle dile getireceğimizi, bu
konuda asla susmayacağımızı ülkemizin siyasi aktörlerine duyuruyoruz. Aynı
şekilde çözümü provoke eden tutumlara da prim vermeyeceğimizi net bir dille
ifade ediyoruz. Bu ülkedeki 75 milyon insan olarak bir arada yaşamak istiyoruz
ve bir arada yaşamaktan başka da bir çaremiz yoktur. Çağdaş dünyanın tüm ülkeleri
farklılıklarını yaşatarak bir gelecek kurma iradesini göstermişse, ortak
değerleri olan Türkiye toplumunun da bunu başarmaması için hiçbir neden yoktur.
Türkiye'de yaşayan herkes bu toprakların, eşit ve özgür yurttaşıdır. Aynı
şekilde ülkemizde var olan her etnik ve dinsel topluluk, bu ülkenin
değerleridir ve öyle de kalacaktır” diye konuştu.
BİZ TÜRKİYE’YİZ
BURADAYIZ
Ülkedeki toplumsal barışı sağlama adına önemli adımlar atan
iktidarın, bu adımlara sonuna kadar sahip çıkması gerektiğini vurgulayan
Ademhan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hiçbir siyasi partinin ve STK’nın da ülkedeki huzuru
bozacak bir açıklamada ve tutumda olmaması gerektiğini savunuyoruz. Bin yıldır
nasıl ki bütün savaşlara ve yıkımlara rağmen bir arada yaşama iradesini
gösterdiysek şimdi de bunu başarabileceğimize inanıyoruz. Barış ve toplumsal
birliktelik en akılcı ve nihai yoldur. Gelin hep birlikte bu ülkenin kardeşlik
inşasına bir harç taşımak için el ele verelim. Ege’nin kıyısı ve Anadolu’nun her
tarafı buna hazırdır. Barışı, kardeşliği, dostluğu istemeyenlere inat
sesleniyoruz: Biz Türkiye’yiz ve buradayız.”
Yorumlar
Kalan Karakter: