TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 30 Ekim 2020’de 117 kişinin yaşamını yitirdiği İzmir Depremi’nin 5. yılı dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “30 Ekim 2020 depreminden sonra orta hasarlı olarak belirlenen binalardan ne kadarı güçlendirildi ya da dönüştürüldü? Beş yıl geçti. Bu soruların yanıtlarını hâlâ bilmiyor olmamız, kendi kendimize hazırladığımız bir felaket tablosudur” ifadeleriyle, kentteki yapı güvenliğine ilişkin belirsizlikler vurgulandı.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Bengi Atak, açıklamada yaptığı konuşmada, “O gün, ‘bir daha yaşanmasın’ dedik. Ancak üzerinden üç yıl bile geçmeden, ülkemiz 6 Şubat 2023 depremlerinde on binlerce yurttaşını yitirdi. Bugün, afetlere dönüşen depremler zincirinin ortasında hâlâ aynı soruları sormak zorundayız: Yapı stoğumuz ne kadar güvenli? Hangi sözler tutuldu, hangileri unutuldu” diye sordu.
Atak, yapı güvenliği ve denetimsizlik konularına dikkat çekerek, “Sadece büyük depremlerle değil; daha dün Gebze’de 2012 yılında yapılmış bir bina deprem bile olmadan devrilerek göçtü. Bu olay, ülkemizde yapı üretim sürecinin hâlâ bilimsel ve teknik gereklerden uzak yürütüldüğünün, ‘yeni bina eşittir güvenli bina’ denkleminin bir yanılgı olduğunun göstergesidir. Artık hiçbirimizin bahanesi yok” ifadelerini kullandı.

İHMALKARLIK, DENETİMSİZLİK, UNUTKANLIK
Depremlerin doğa olayı olmaktan çıkıp felakete dönüşmesinin nedeninin ihmalkârlık olduğunu vurgulayan Atak, “Deprem kader değildir; ihmalkârlığın, denetimsizliğin ve unutkanlığın sonucudur. Çıkış yolu ‘deprem ne zaman olacak?’ sorusunda değil; ‘biz hazır mıyız, daha neyi bekliyoruz?’ sorularına alınacak cevaplardadır” dedi.
Atak, ardından kentteki yapı güvenliğine dair şu sorular yöneltti:
“İzmir’de ilk ve orta dereceli okullar ile üniversitelere ait binalar ne kadar güvenli? Hastanelerimiz olası bir depremde hizmet verebilecek durumda mı? Kentin yolları, köprüleri, viyadükleri, iskeleleri, altyapısı olası bir sarsıntıya hazır mı? Deprem sonrası kullanılması gereken kamu binaları ve toplanma alanları gerçekten güvenli ve yeterli mi? 30 Ekim 2020 depreminden sonra orta hasarlı olarak belirlenen binalardan ne kadarı güçlendirildi ya da dönüştürüldü? Beş yıl geçti. Bu soruların yanıtlarını hâlâ bilmiyor olmamız, kendi kendimize hazırladığımız bir felaket tablosudur.”
Açıklamada, merkezi ve yerel yönetimlere çağrılar da yer aldı. “Ülkemizde başta kamu kurumları, hastaneler, üniversiteler, eğitim kurumları olmak üzere tüm yapı stokunun mevcut durumunun hızlı değerlendirilmesi yapılmalı ve bu bilgi şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmalıdır.” diyen Atak, ayrıca “Sağlıklı bir çevrede, güvenli yapılarda yaşam hakkını önceleyen bir bakışla kamu gücünü ortaya koyan acil eylem planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır” çağrısında bulundu.
Atak, imar aflarının kaldırılması gerektiğini belirterek, “İmar affı ve istisnai uygulamalar tamamen kaldırılmalı; hiçbir yapı keyfi uygulamalarla güvenlik riski altında bırakılmamalıdır.” dedi. Ayrıca, inşaat süreçlerinde yetkin mühendislik uygulamalarının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı: “Şantiye şefliği düzenlemesinin yürürlüğe girmesi yıllardır erteleniyor. Her erteleme, bir sonraki afette ödenecek yeni bir bedel anlamına geliyor.”
Üniversitelere de çağrıda bulunan Atak, “Depreme dayanıklı kentlerin ilk adımı, nitelikli mühendislik eğitimidir. Üniversiteler, bilimsel, teknik ve etik açıdan güçlü mezunlar yetiştirmekle sorumludur. Laboratuvarı, altyapısı, akademik kadrosu yetersiz bölümler kapatılmalı, fakülte kapasiteleri gözden geçirmelidir. İnşaat mühendisliği bölümlerine girişte uygulanan 300.000 başarı sırası şartı vakit kaybetmeden 50.000’e çekilmelidir.” ifadelerini kullandı.
ERTELEMEYE YER YOK
Açıklamasının sonunda, “Her büyük felaketten sonra aynı sözler söyleniyor: ‘Bir daha yaşanmayacak.’ Ama ders almak, söylemekle değil, harekete geçmekle mümkündür. Artık kayıplarımızı sadece anmak değil, onlardan doğan sorumlulukları yerine getirmek zorundayız.” diyen Atak, “İzmir’in ve Türkiye’nin tüm kentlerinin, bilimle, planlamayla ve yetkin mühendislikle güvenli hale gelmesi mümkündür. Bunun için unutmaya, ertelemeye, göstermelik önlemlere artık yer yoktur” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Yorumlar
Kalan Karakter: