'İZMİR VE TÜRKİYE KENDİ ÖZDEĞERLERİYLE MARKALAŞIR'

Günümüzde sanayi ve tarım alanında gerçekleştirilen üretimler, dünya ekonomisinde önemli bir paya sahip olmakla birlikte, kültür endüstrisine önem veren ülkeler ve markalar ise bir adım öne çıkıyor.

İzmir ve Türkiye'nin kendi özdeğerleriyle markalaşarak, bilinirliğinin artacağını belirten Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Metin Ekici, oluşturulacak kültür endüstrisinin Türkiye'ye önemli katma değer sağlayacağını söyledi.

Küresel anlamda asıl rekabetin, artık kültürler arası olduğunu kaydeden Ekici, sinemanın bu anlamda en etkin güçlerden birisi olduğuna dikkat çekti.

Prof. Dr. Ekici, “Gençlerimize, “Zenginden alıp fakire veren tarihi bir kişiliği söyleyin” diye sorduğumuzda, aldığımız cevap “Robin Hood” oluyor. Kendi özdeğerimiz olan ve Türk Dünyası'nda Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar bilinen en yaygın destanımız Köroğlu'nun adı telaffuz bile edilmiyor. Böylesine bilinen bir değerimizi, öncelikle kendi içimizde tanıtmalı, sonrasında ise dünyaya anlatmalıyız” dedi.

“Kültürel Kodlarımıza Sahip Çıkmalıyız”

“Çok çeşitli bir kültüre sahip olduğumuzun bilincinde olmalı ve bunu dışarıya da aktarabilmeliyiz” diyen Metin Ekici, “Öncelikle kültürel kodlarımıza sahip çıkmalıyız. Enstitütü olarak, 2006 yılında Türk Dünyası'ndaki tüm Türk destanlarını 46 ciltlik bir eserde topladık. Bunu yaparken amacımız, Türk Dünyası'nın genel bir külliyatını Türkiye'ye kazandırmaktı. Bununla birlikte, yazarlara, senaristlere ve yönetmenlere alanlarında kullanabilecekleri özgün metinler sunmayı amaçladık” diye konuştu.

“Masal Anlatıcıları Yetiştirildi”

Ülkemizde masal kültürünün azaldığını ve enstitü olarak masal anlatıcılığı alanında eğitim vererek çocuklara Türk masallarını sevdirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Metin Ekici, sözlerine şöyle devam etti: “Ege Üniversitesi öğrencilerinin katıldığı proje kapsamında, öğrencilerimize 3 ay süren bir eğitim verdik. Drama, müzik, masal kurgusu ve diksiyon eğitiminin ardından, masal anlatıcılarımız Bornova, Bayraklı ve Karşıyaka'daki 40 okula giderek Türk masallarını anlattılar. Bunun yanı sıra; öğrencilerimiz evde kardeşlerine ve akrabalarına, mahallede ise komşularının çocuklarına da masal anlatarak daha çok kişiye ulaştılar. Burada önemli olan bir diğer konu ise, 'masalları yaşlılar anlatır' algısını yıkmaktı. Gençlerin masalları daha güzel anlattığına tanık olduk”