ve 78 kuşağını konuşmamak olmazdı. CHP’den Karşıyaka Belediye Başkan aday
adaylığını açıklayan Metin Erten, İzmir demokratik muhalefetinin yakından
tanıdığı bir yüz. Kent konseylerinde yaptığı çalışmalarla sık sık gündeme gelen
bir kişi. Yazarlığını da ayrıca konuşmak gerek. Erten ile devrimci mücadele
içinden gelen kuşağın CHP’ye katkılarını ve Karşıyaka’daki hedeflerini
konuştuk. Erten, devrimci bir kuşak olarak CHP’deki tartışma kültürüne çok şey
kattıklarını söyledi. Bir siyasetçi olarak da en büyük hedefinin Karşıyaka’yı
Karşıyakalılarla birlikte yönetmek olduğunu kaydeden Erten, 23 yıllık
belediyecilik deneyimlerini halka sunmak istediğini vurguladı.
Metin bey, önce özel
bir soru; 68- 78 kuşağına mensup insanlar bugün kent konseylerinde ve CHP’nin
belli başlı yerlerinde görev alıyor. Sizin kuşağınız bana kalırsa 2009
seçimlerinde İzmir’de CHP’ye zafer kazandıran kuşaktır, onların örgütlülüğü ve
birikimi CHP ye ciddi başarılar kazandırdı. Halihazırda bu atmosferde sizce 68
ve 78 kuşağı CHP’ye ne katmaktadır?
Tabi öncelikle 68 ve 78 kuşağını ne diye tanımladığımıza
bağlı, kimdir nedir? Kendini o dönemde yaş olarak 68 veya 78’li olarak tanımlayanları değerlendirme
dışında tutuyorum. Burada kast edilen yaşam felsefesi, dünyaya nasıl baktığını
bildiğimiz, 78’li 68’li dönemlerde bir yerlere girip çıkmış,
bir şeylerin içinde bulunmuş, yürümüş, mücadele etmiş, yazmış çizmiş insanlar.
Bize o yıllarda öğretilen, büyüklerimizden de öğrendiğimiz şuydu; “siz bu
toplumun hamalı olacaksınız ve kendiniz için bir şey istemeyeceksiniz. Siz
ömrünüz boyunca hep bu toplumu düşüneceksiniz ve hep bu toplum için bir şeyler yapacaksınız.”
Dolayısıyla bunun yansıması nelerdir; kendin için bir şey istemeden bu topluma
karşı borcum var ne yapabilirim demek gerekiyor. Tabi bu durumda herkes farklı
şeyler yapabilir, bir kısmı yazı yazar gazetecilik yapar, bir kısmı kitap yazar, bir kısmı siyasetçi olur. Sizin belirttiğiniz soruda nitekim siyasal
anlamda ne kattığına dair bir soruydu. CHP çok eski bir çınar, müthiş tarihsel
zenginliği var. Burada CHP’nin içerisinde 78’li ve 68’liler de var. Ben fikri
anlamda CHP’nin içersindeki tartışmalara katkıları olduğunu düşünüyorum.
Soldaki kuşağın tarzı sokakla iç içe olmaktır, sokağı dinlemektir. Çağrıldığında
gidiyor ya da onlarda birlikte “ne yapabiliriz” diye düşünüyor. Onların her
şekilde önemli olduğuna inanıyor. Sokağın gücüne inanıyor çünkü oradan
geldiğini biliyor. Şimdi ben bu gençleri daha iyi anlıyorum, Gezi Parkı
olaylarından sonra. Ben de bir zamanlar onlar gibi düşünüyordum. Uzak bir
yerden bakmıyorum olaylara tabiî ki bunlar siyasal yapıya yansıyor konuşmalara
yansıyor.
Az önce size
büyüklerinizin siz toplumun hamalı olacaksınız kendiniz için bir şey
istemeyeceksiniz dediğini belirttiniz; hala da 68 ve 78 kuşağı bu ahlak
yapısıyla yoluna devam ediyor aslında. Fakat siyaset çok kirli. Alabildiğine rantın döndüğü bir ortamda
siyaset yaptınız ve yapacaksınız. Peki
68 ve 78 kuşağı böylesi bir ortamda kendini nasıl koruyabilecek?
Şöyle söyleyeyim; ben siyasetin o taraflarını bilmem, bilmek
de istemem. Ben CHP’ye üye olduğumdan beri bir kere olsun kendi mahallemden
dahi bir talebim olmadı. Ben buyum ve ben bu kişiliğimle kabul görmek istiyorum
ve bunun dışında hiçbir talebim olmadı. Bu belediye başkan adaylığı sürecinde
de aynı şey oldu, ben bildiğim işi yapacağım.

epey görev aldınız. Şimdi tabi sizin kuşağınızın hepsi Terzi Fikri örneğini her
zaman verir. Sizin ve arkadaşlarınızın çabaları kent konseylerinin başarısına,
demokratik mücadelesine ve gelişimine ne
gibi katkıları olmuştur?
Kent konseylerinin
kurumsallaşması bütün çabalara rağmen şu an itibari ile yeterli değil, genelde
kenti yönetenlerin belediye başkanlarının bu işe kafaları çok yatmadığından
yönetime katkısı oldu diyebileceğimiz durum yoktur. Karşıyaka Belediyesi’nden İki tane örnek vermek istiyorum biri çok
basit fakat diğeri daha genel bir şey.
Karşıyaka’da çay bahçeleri vardır. Belediyenin işletmekte olduğu yerlerdir
bunlar. Bunların ilkini kent meclisleri
kurmuştur, mahalleli halk, “eskiden burada çay bahçesi vardı burada biz bunu
işletiriz” demişlerdir. Biz de “istiyorsanız siz burada bir ekip oluşturun”
dedik. Nasıl olmasını istiyorlarsa tüm gereçler çalışacak kişi ve maaşı
aklınıza gelebilecek her şeyi yazdılar. Belediye de buna “tamam” dedi ve orda o
iş kuruldu. İnsanlar orayı sahiplendiler sokak şenlikleri yaptılar, düğünlerini
yaptılar. Eğlencelerini yaptılar. Çöp kutusuna
bile sahip çıktılar. Sandalyenin şekline bile onlar karar verdiler. Bu
çok basit bir örnek. Bir diğer konu…Sendikalarla ilgili. Karşıyaka da
yanılmıyorsam 2002-2003 yılı olabilir; kent
meclisleri o zaman bunu gündemine almıştı. olağanüstü toplantı almıştı, burada
belediye kendi rakamını söyledi, yüzde 18 falan demişti sendika kendi rakamını
söyledi. O rakam da yüzde 60 dolaylarındaydı. Yarım saat görüşme yapıldı ve eski
belediye başkanı kürsüye çağrıldı.
Hesaplar yapıldı ve yüzde 35’tir bunun olur rakamı dendi. Kent konseyleri arabuluculuk yaptı, ertesi
sabah imzalandı sözleşme. Şunu anlatmaya çalışıyorum kentin yönetimine katılma
anlamında belediye başkanları bunun yararını bilmiyorlar ben bildiğim için
özellikle belirtme ihtiyacı duyuyorum. Bilseler buna sahip çıkarlar, ama burada
şart kent meclisine karışmamaktır, karışılmadığı müddetçe yararlı olur.
Karşıyaka CHP’nin
yüzde 70 oy oranının olduğu bir yer, kazanılması çok yüksek ihtimal olan bir
bölgeden adaysınız; ama mevcut belediye başkanı da var. Aday adayları da var,
neden Karşıyaka gibi güçlü ve örgütlü bir alanı tercih ettiniz?
Karşıyaka’da oturuyorum ve başka bir yeri de düşünmezdim. Aday rakam ne olursa olsun kaç kişi başvurursa
başvursun önemli değil. Ben 1990 yılında
belediyeye girdim 23 yıldır biriktirdiklerim var. Belediyede çalışmamdan dolayı
yılların getirdiği bir deneyimim var. Birikimlerimi tabi kendim için değil
toplum için kullanmanın günüdür diye başvurdum. Ne olursa olsun ben har
halükarda başvururdum, ben bütün birikimlerimin artık hayata geçirmenin günü
geldiğini düşünüyorum.
En çok özlemin
çektiğiniz iş ve proje nedir?
Tek cümle ile kenti birlikte yönetmek. Karşıyaka’yı
Karşıyakalılarla birlikte yönetmek, fikri olarak da olması gereken budur. Dinlemek
ve kulak vermek gerekirse ikna etmektir önemli olan. Teknik olarak da bir şey
söyleyeyim. Dışardan bir misafiriniz geldiğinde Karşıyaka’da onu götürecek bir
yeriniz olması gerekir, gurur duyarak göğsünü kabartarak, bak burası bizim
yerimiz diyebileceğiniz yerler gerek. Bu tür yerler çok fazla yok. Bir kentte
bir gün boyunca gezdirebileceğiniz yerlere ihtiyaç vardır. Karşıyaka’nın eski
tarihi değerleri ki ne kadar kaldıysa ne
kadar bırakıldıysa bunlar; tekrar öne çıkarmak tekrar yeşertmek tekrar ayağa
kaldırmak gerekiyor. Karşıyaka’da mesela bir meydan yok. Meydan yaratmak
gerekiyor. Uçaktan bakıldığında kiremit gözüküyor. Kiremidin gözükmediği
yada daha az kiremidin gözükeceği daha
çok yeşilinin görünebileceği yapılaşma oluşturmak gerekiyor. Karşıyaka’da
gençlerin kendini ifade edebileceği alanlar açmak gerekiyor. gençlerin
kentlerinden gurur duyacağı özelliklerinden bahsedebileceği çalışmalar üretmek
gerekiyor

Tekrar kent konseyine
gelelim. Sizin başkanlığınızda kent konseyinin işlevi nasıl olacak? Az önce
bazı sıkıntılardan söz ettiniz.
Karşıyaka kent meclisini kurduk, iyide çalışmalar yaptık.
Konak da ki kent konseyi. İzmir’de Kent Konseyi Birliği’nin bir dönem
sözcülüğünü yaptım. Türkiye de tüm kent konseylerinin bir araya gelip
oluşturduğu bir platform var. Onun sözcülüğünü arkadaşlar benim yürütmemi
istediler. Dolayısıyla ömrüm bu işlerle geçti diyebilirim. Tabi müdahale etmeden
benim tekkemdir demeden bu konseyin faaliyet yürütmesine izin vermek gerekir. Kent
konseyi tepede bir grubun birkaç kişinin birleştiği değil, mutlaka mahalle
meclislerinin de olacağı, mahallelerde insanların bir araya gelip mahallenin
sorunlarını kentin, dünyanın sorunlarını tartışabilecekleri mahallenin temel
ihtiyaçlarının belediye ile birlikte karşılanabileceği, mahallenin bunları
tartışarak belirleye bileceği karar
vereceği bir oluşum olması gerekir. Sokak ,mahalle, kent, belediye formülüne
dayalı bir oluşum, yukardan aşağı kurulan bir sistem gibi değil bunu mahallenin
de içselleştirebileceği bir sistem olarak ortaya koyabilmek gerekmektedir.
Karşıyaka deyince
tabiî ki akla Karşıyakaspor Kulübü geliyor bununla birlikte tabiî ki bir de
Atilla İlhan geliyor benim aklıma. Şairi yazarı bol bir yer, spor ve sanat
anlamında sizin yapmak istedikleriniz ve hedefleriniz nelerdir.
Tabi spor Karşıyaka da büyük önem taşıyor tanınmışlığının
büyük oranı spor kulübünden geliyor diyebiliriz. Özellikle Karşıyaka basketbol takımının çok uzun yıllardır
birinci ligde olması, futbol takımının başarıları, ayrıca Karşıyakaspor Kulübü'nün
bir çok spor dalında başarıları olması kentin de adını duyurmuştur. Yani spor Karşıyaka için başlı başına bir
markadır. Elbette kulübün çalışmalarında yine belediyenin müdahalelerde
bulunmadan nasıl yardımcı olabileceği şeklinde olmalıdır. Beşiktaş
Belediyesinin Beşiktaş Spor Kulübü ile ilişkilerini biliyorum, belediyenin
yapacağı şey kulübün önünü açmaktır. Özellikle alt yapı ve tesisleşme anlamında
kulübün neye ihtiyacı varsa olabilirlikler içinde kulübün önünü açabilecek çalışmalar yapmalıdır belediye.
İdare etmeden, akıl vermeden, karışmadan. Kültür sanat ile ilgili de özellikle
Karşıyaka’dan çıkan sanatçıları ağırlayarak kent sanatçıları ön plana çıkarılabilir. Tabi
yanında başka sanatçılarla birlikte müzik grupları ağırlarken yanında
Karşıyakalı müzisyen gençlere de yanında alan açmak, Karşıyakalıları da
gözeterek kendi içinden yeteneklere de şans verecek etkinlikler oluşturmak ve
bunlarla ilgili hükmetmeden emir
vermeden önünü açmak gerekli. Belediyenin üstüne düşen sorumluluklarıdır aynı
zamanda. (Mazlum VESEK)
Yorumlar
Kalan Karakter: