KILIÇ: ÇÖZÜM SÜRECİ ‘ÇÖZÜLME SÜRECİNE' DÖNÜŞTÜ

Partisinin İzmir İl Başkanlığında düzenlediği basın
toplantısında gelişmeleri değerlendiren Kılıç, çözüm sürecinin içeriği,
istikameti, amacı ve hedefinin belli olmadığını savundu. Saadet Partili Kılıç,
adeta tek merkezden düğmeye basılmışçasına son dönemde terörist saldırıların
birden bire artmaya başladığının altını çizdi. Genel Kurmay Başkanlığının bile
çözüm süreci ile ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını hatırlatan
Şerafettin Kılıç, “Ben daha ileri gidiyor ve diyorum ki, çözüm sürecinin
sonunda ne olacağını, bu hükümet kendi de bilmiyor. Çünkü bilse böyle rotasını
kaybetmiş gemi gibi bir o yana bir bu yana savrulmaz. Akşam başka konuşup,
sabah başka konuşmaz. Öyle anlaşılıyor ki çözüm süreci ile ilgili en fazla
bilgi sahibi olan kişi, İmralı’daki Öcalan’dır.” dedi.

‘Güç zehirlenmesi’
yaşıyor

Terörün milletin ortak acısı olduğunu ve ortak acıların
ortak kararlılıklar gerektirdiğini belirten Genel Başkan Yardımcısı Kılıç, “AK
Parti maalesef 12 yıldır iktidarda kalmanın kibriyle gerçekten bir ‘güç
zehirlenmesi’ yaşamaktadır. ‘Ben güçlüyüm, istediğimi yaparım, kimseyi
dinlemem’ anlayışı ile hareket etmektedir. Hükümet çözüm sürecini İmralı’yla
değil milletle yürütmelidir. Öcalan ve HDP ile gizli kapılar ardında gizli
planlar yapmayı bırakmalı, gerçekleri milletimizle paylaşmalıdır. Bir an evvel
somut tedbir ve önlemleri devreye sokmalıdır. Örneğin, Suriye ve Irak
sınırlarımızdaki istikrarsız ve kontrolsüz ortam, ülkemizi yabancı istihbarat
örgütlerinin cirit attığı bir bölge haline getirmiştir. Ülkeye giren çıkan
belli değildir. Bu durum ülkemiz üzerinde karanlık emelleri bulunan yabancı
istihbarat ajanları için bulunmaz bir fırsat oluşturmuştur. Bunun için gerekli
tedbirler büyük bir titizlikle ve acilen alınmalıdır. Yoksa endişemiz odur ki,
bu tür saldırılar önümüzdeki günlerde daha da artabilir.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin sorunlarının artık bakan, başbakan değişiklikleriyle çözülemeyeceğini
kaydeden SP’li Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlar sadece kozmetik
tedbirlerdir. Türkiye, kabine değişikliğine değil,  zihniyet değişikliğine gitmek zorundadır. O
zihniyetin adresi ise Milli Görüş’tür, Saadet Partisi’dir. Türkiye’nin Milli
Görüş’ün tecrübesine, basiret ve ferasetine ihtiyacı vardır.”