
“Çiftçinin üretmeye devam edebilmesi mümkün değil”
Üreticinin uzun yıllardır çok zor koşullarda ürettiğine dikkat çeken Çiftçi, “Yaşanan sorunlara son 1 yıldaki ekonomik koşullar da eklenince üretici daha da zorlandı. Temel girdilerden olan gübre yaklaşık 10 kat arttı. Gübrenin tonu 17 binlere dayandı, mazot 14 TL her gün değişiyor ve artık takip etmekte zorlanıyoruz. Çiftçinin bu şartlarda üretmeye devam edebilmesi mümkün değil. Bunun etkilerini ne yazık ki ileriki süreçte yaşayacağız. Bu bize gübre kullanamama ya da az kullanmadan kaynaklı verimde düşüş olarak yansıyacak” açıklamasını yaptı.
“Çiftçiye verilen destek topluma verilmiş anlamına gelir”
Çiftçi, üreticinin yaşadığı sorunlar nedeniyle tüketicilerin de gıdaya uygun fiyattan ulaşamadığını belirtti ve şunları söyledi:
“Üreticinin elinden çıkan ürünler çok daha pahalı olarak pazarlara, manavlara ve markete yansıyor. Bunun için çıkış yolu olarak ekonominin düzelmesi ve üreticinin desteklenmesi gerekiyor. Gübredeki dışa bağımlılık ortadan kaldırılmalı; ama bunun yapılması biraz zor. Çünkü hammaddede kullanılan ürünler dışarıdan geliyor. Bu sorunu da çözerek gübre fabrikaların sayısı arttırılmalı. Kimyasal gübre kullanımı azaltılarak ak ekolojik yöntemlere dönülmesi gerekiyor. Bunları yapmadığımız takdirde kısır döngüyü yaşamaya devam edeceğiz. Çiftçiye verilen her destek toplumun tüm kesimine verilmiş destek anlamına gelir.”
“2008’den daha derin bir krize doğru ilerliyoruz”
2008 yılının ikinci yarısından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan ve üreticileri derinden etkileyen krize dikkat çeken Çiftçi, “Hayvancılıktaki sıkıntılarımız bitmiyor. 2008’de de bir kriz yaşamıştık, şimdi ondan daha derin bir krize doğru ilerliyoruz. 2008’de neredeyse 1 milyon hayvan kesime gitmişti. Dişi hayvanlar da kesime gittiği için bu açık ithalat ile kapatılmıştı. Bizim kendi üreticimizi desteklenmesi gerekirken ithalat ile yabancı üretici desteklendi” ifadelerini kullandı.
“Ot yoksa et de yok süt de yok”
Çiftçi, geçmiş yılların bakiyesinin birikmesi nedeniyle sorunların daha da arttığını kaydederek “Bitkisel üretimde yaşanan sorunlar ve dışarıya bağımlılığımız bunu derinleştiriyor. Şunu biliyoruz ki ot yoksa et de yok süt de yok. O nedenle bizim bitkisel üretimimizi düzene sokmamız gerekiyor. Yem bitkilerinin üretimini arttırmamız, meraları gözümüz gibi korumamız ve alanı dışında kullanmamamız gerekiyor. Gübre, mazot ve enerjideki artışlar bizi çok etkiliyor. Bu bahsettiğim önlemleri alamazsak ne yazık ki sorunlarımız daha da derinleşecek. Yani; planlı bir üretim yapmazsak, gübrede ekolojik yöntemleri arttırmazsak, aile çiftçiliğini önemsemezsek ve demokratik kooperatifçiliği desteklemezsek tüm bu sorunları konuşmaya devam edeceğiz” görüşlerini aktardı.
Yorumlar
Kalan Karakter: