MİLLETİN VEKİLİ Mİ, M/İLLETVEKİL Mİ?
Yayınlanma :
26.06.2014 01:32


Parlamenter
sistemin olmazsa olmazlarından olan milletvekilliği, ülkemizde
uygulanmaya çalışılan temsili demokrasinin ana unsurudur. Halkın yönetime katılması
nüfusun yoğun olduğu biz ve biz gibi parlamenter rejimin uygulandığı ülkelerde
milletvekilleri, sandık başına giden seçmenin karar kıldığı partilere ve
onların adaylarına verdiği oylarla belirlenir.
Ülkeyi
yönetme, yasa çıkarma, kamu politikalarını oluşturma, onları düzenleme,
yasaların uygulanabilirliğini denetleme ve bu türden yönetim faaliyetlerinin
yetkin, belli bir süreliğine bayrağı
koşturacak olan bu demokratik oluşuma ise meclis adını vermekteyiz.
Vücuda
gelen bu teşekkülle millet: iradesini emanet ettiği milletvekilleri birer
emanetçi aktör olarak ülkenin bütünlüğünü, idaresini ve ilerlenmesi sağlamaktadırlar.
Bu doğrultuda 12 Haziran 2011 seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisine halkın
verdiği oylarla seçilen 550 milletvekili seçimlerden sonra (haksızlığa uğrayan
bazı vekiller hariç) milletvekili yeminlerini ederek önemli görevlerine başlamış
ve aradan geçen 3 yıl gibi uzunca bir süreyi geride bırakmışlardır.
Yeminlerinin içeriğinin farkında olan çok saygın milletvekillerimizin olduğunu
söyleyebileceğimiz gibi ettiği yemini formalite boyutunda değerlendiren M/illetvekillerinin
olduğunu da söylemek mümkündür.
Nitekim
milletvekilliği makamını halkın istek ve beklentilerinin dışında sadece
makam, mevki, güç, nüfuz… Şeklinde etik ve ahlak dışı rollerle yürüten bir
anlayışın günümüz Türk Meclisi’nde varlığından bahsetmek pek tabi doğaldır. Çıkar
Amaçlı Suç Örgütü Kurmak, Yönetmek, Örgüte Üye Olmak, Tehdit Rüşvet Ve Nüfus
Ticareti, İhaleye Fesat Karıştırmak, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığını Aklamak,
Resmi Belgede Sahtecilik gibi iddia edilen nedenlerle birtakım önemli
fezlekelerin düzenlendiği bir mecliste böyle M/İlletvekillerin olduğunu
görmemek en basit sözcükle ahmaklıktır. Tabii bahsedilen iddialar, aksi ispat
edilmedikçe millet iradesinin seçtiği ve sahip olduğu bir mecliste bazı
vekiller için böylesine şeref yoksunluğu, kara bir leke olarak kalmaya devam
eder/ edecektir.
Gelelim
başka önemli bir konuya…
Asılsız
ve usulsüz suçlamalarla Haziran 2011 seçimlerinde milletvekili seçildikleri
halde hem haksız yere bireysel özgürlüklerine hem de halkın iradesine ket
vurularak yeminleri ertelenen vekillerimize… Olmaları gereken meclis çatısında
düşüncelerini ve enerjilerini millet için kullanmaya gönüllü olan bu değerli
vakilerimizin seçimlerden üç yıl gibi uzun bir sürenin haksız yere
yaşamlarından çalınması sadece bireysel bir özgürlük meselesi değildir.
Unutmayalım ki kurgulanmış haksız siyasal davalarla millet iradesinin de
özgürlüğü çalınmış ve gasp edilmiştir.
Bu davaların
son mağduru olan Milletvekili Engin Alan ise son tahlilde özgürlüğüne kavuşmuş
ve asıl olması gereken meclis çatısındaki yerini almıştır. Sayın Engin Alan
Mecliste Milletvekili yeminini ederek görevine tüm haksızlıklara rağmen geçte
olsa başlamıştır.
Milletvekili
Yemini’ni tüm vicdanıyla hissederek yemin eden ve sonradan meclisteki görevlerine
başlayan Mustafa Balbay’ı, Mehmet Haberal’ı da söz konusu değerlendirmeden uzak
tutmadan bazı soruları sormak ise farz olmuştur.
Özellikle
AKP iktidarının biat kültüründe milleti temsil eden milletvekillerin
hatta bu vekillerin içinde bir dönem kabinede bakanlık yapan isimlerin milletin
refahı(?) ve mutluluğu(?) toplumsal ve uluslararası barışın sağlanması(?) için
çalıştıklarını pırlantalı saatlerini, Bakara/makara söylemlerini, yargıya tekme
atan, ayakkabı kutularını ve mahzenlerini sıfırlayan telefon görüşmelerini,
hatırlayarak yeminli bir çelişkiden bahsetmek mümkün müdür?
Sırf
daha fazla güçlü ve zengin olmak adına ferdi yaşamlarının kalitesini düşünen,
ettikleri yeminin aksine davranan M/illetvekillerinin olduğunu söylemek
haksızlık olmasa gerek…
Her
mecliste olduğu gibi bu mecliste de alışılagelmiş böylesine onulmaz
tutumu kabullenmek mi gerekir. Salt düşünmeden oy pazarı olarak görülen
vatandaşın bu duruma alışması, kanıksaması ise ne kadar doğrudur?
Bir yanda
bölmek isteyen zihniyetin ettiği yeminin aksine hareket göstermesi bir
yanda hasbelkader bir defa da olsa meclis çatısında temsil etme şansına sahip
diğer sorumsuz M/İlletvekillerine ne
demeli?
Duruşuyla
örnek, idealist, milletin öz çocuğu milletvekilinin siyasi haksızlıklara rağmen
ertelenmiş zamanını geri verebilir misiniz? Sırf siyasal gayeleriniz yüzünden yıllarca
görev yapma hürriyeti elinden alınmış bu tür adaletsizlikleri laf değiştirme,
çark etme metoduyla yok edeceğinize inanabiliyor
musunuz?
Büyük bir
müzayede satışındaymış gibi patronlarının ikbal kabul ettiği malı
alırcasına şiddetle el kaldıran iktidar vekillerinin işlerine gelmediği en
basit önergelerin bile çıkmaması için gösterdikleri çabanın tamamına millet
iradesi diyebilir miyiz?
Ya bazı
parti gruplarının edilen yemine gösterdiği nezaketsizliğe ne demeli!
O
sebepten; HER M/İLLETVEKİLİ, MİLLETİN VEKİLİ OLAMAZ…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: