Ahmet Nesin ve Serdar Öztürk, yayınlarında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un açıklamalarından CHP'nin İmralı heyeti kararına, Kemal Kılıçdaroğlu'nun çıkışından Ekrem İmamoğlu'nun siyaset tarzına kadar pek çok konuyu detaylı ifadelerle değerlendirdi.
Mehmet Uçum’un açıklamaları ve "tek millet" vurgusu
Programda sözü alan Ahmet Nesin, Mehmet Uçum’un Anadolu Ajansı’na verdiği demeçlere dikkat çekerek şunları söyledi:
“Mehmet Uçum bugün Anadolu Ajansı'na verdiği açıklamada diyor ki giriş sonuna doğru şöyle bir şey. Daha önce de vurgulandığı gibi tek devlet ve tek millet Türkiye'nin tek gerçeğidir. Kürt açılımı için yaptığı konuşmada tek devlet ve tek millet Türkiye'nin tek gerçeğidir. Bu gerçeğin kabulünden ve sahiplerinden sonra ancak bu şartla millet tüm ayrılmaz usulüyle birlikte geleceğine ilgili karar verme gücüne sahiptir. Türklerle ilgili olarak.”
Nesin, Uçum’un açıklamalarının devamındaki çelişkiye işaret ederek şu ifadeleri kullandı:
“Diyor ki, devamında bugünümüzün temel konusu Türkiye halkının, halklarının değil. Tüm unsurlarıyla ve birlik olarak Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti'ni sahiplenmesi geliştirmesi ve güçlendirmesidir. Türkiye'nin sağlayacağı iç birlik ve güçlendireceği iç ve dış cephe Cumhurbaşkanı Erdoğan dediği gibi Türklerin, Arapların ve Kürtlerin bu yüzyılda bütünleşmesini. Peki o zaman tek devlet tek millet hadi tek devlet alalım tek millet ne oluyor o zaman Kürtlerin ve Arapların burada ne işi var.”
Serdar Öztürk ise bu metinler karşısında şaşkınlığını şu sözlerle dile getirdi:
“Yani ben de ilk defa okuduğumda aynı şeyi söyledim. Yani aynı şeyi düşündüm. Acaba bu yazıdan Erdoğan'ın haberi var mı? Ben de olduğunu düşünmüyorum.”
CHP’de kafa karışıklığı ve İmralı Heyeti tartışması
CHP’nin İmralı’ya gidecek heyete katılmama kararını ve parti içindeki durumu değerlendiren Serdar Öztürk, sürecin analiz edilemez bir noktaya geldiğini belirterek şöyle konuştu:
“Çünkü son 3-4 gündür Cumhuriyet Halk Partisi içindeki bu tartışma yani aslında İmralı'ya gidecek heyete katılmamak kararından sonra ben ilk kez demeyeyim ama uzun bir aradan sonra şaşırarak gidiyor. Her şeye şaşırmaya başladım. Bu kadar da olmaz demeye başladım. Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamasına da bu kadar olmaz demeye başladım. CHP'nin heyete katılmamak kararına da bu kadar olmaz demeye başladım. Muhtemelen izleyenlerin de kafası çok karışıktır. Aslında böyle zamanda benim kişisel görüşüm analiz yapmamaktan yana. Çünkü bir konuda analiz yapabilmek için gerçekten somut verileri işte hayatın gerçekliğiyle karşılaştırıp böyle ise şu olabilir gibi bir ifade kullanabilirsiniz. Böyle bir cümle kurabilirsiniz. Ama şu anda ne oldu ne bittiye baktığımız zaman bana göre tek analiz edilebilecek şey bu gelişmelerin yani Türkiye'deki bu adına ne derseniz deyin. Kürt sorunu deyin, demokratikleşme deyin, ne derseniz deyin. Bunun geldiği noktada birileri bir şey yapıyor. Şimdi o birilerinin kim olduğunu önümüzdeki günlerde biraz daha netleştirebiliriz belki.”
Öztürk, devlet içerisindeki farklı kanatların da net bir çizgisi olmadığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Daha önce sizinle yaptığımız programlarda konuştuğumuz o bir takım Tırnak içinde söylüyorum. Derin devlet denilen o devletin işte NATO'cusu, Avrasya'cısı, İngiliz'i ya da başka bir şeyi ya da kendileri kızıyorlar ama Kemalist denilmesine Atatürkçüleri diyelim. Hepsinin kafası karışık. Yani izleyebildiğim kadarıyla bir çizgi üzerine oturmuyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin de kafası karışık. Bana göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun da kafası karışık.”
Kılıçdaroğlu’nun videosuna tabandan gelen tepkiler
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yayınladığı video ve gelen tepkiler üzerine konuşan Öztürk, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu dün akşam evet bir video yayınladı. Zaten videoda iki tane konu var. Başka bir şey yok. Bir tanesi özetle söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partili hiç kimse yolsuzlukla anılamaz. Eğer böyle bir şey varsa atlanmalıdır. Mahkemede atlanmalıdır. Neyse. İkincisi de işte bu son olarak. İkincisi de İşte bu İmralı'ya gidecek heyete katılmama kararı üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi'nin ki bana göre önemli aslında cümleleri orada. Türkiye'nin kurucu partisi olduğunu özellikle vurgulaması ve bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisi'nin şimdiki yönetiminin tavrını eleştirmesi. Özeti bu aslında. Ama altına gelen yorumlara baktığınız zaman ki yapay zekaya sormuşlar. Yani yorumları bir şöyle analiz eder misin diye. Yüzde 90'a yakın yorumlar Kılıçdaroğlu'nun aleyhine. Şimdi bu da aslında bence analiz edilmeli. Neden yüzde doksana yakın bir kısım Kılıçdaroğlu bu sözlerini yanlış buluyor ve eleştiriyor. Çok sert eleştiriler de var. Evet mesela ben bu konuda aydınlanmak isterim.”
Bu konuya açıklık getiren Ahmet Nesin, CHP tabanının yapısını şu sözlerle analiz etti:
“Çünkü Kılıçdaroğlu gibi düşünenlerin, Kılıçdaroğlu'na hak veren CHP içerisindeki o %10 dedikleri belki 15'e kadar çıkabilir. CHP'yi destekleyen sosyalist seçmenle beraber %15'lere kadar çıkabilir. Onlar CHP'nin kurulduğundan beri demeyeyim ama 70'lerden beri artık Sosyal Demokrat Parti olmasını isteyen bir kesim var. Bunların bildiğimiz çok ciddi Süleyman Gençler’den tut da Ertuğrul'a kadar Ertuğrul Güney'e kadar işte Metin Tüzünler bir sürü insan sayabiliriz. CHP için de milletvekilliği yapmış ama hiçbir zaman CHP'de tam bir şekilde iktidar olamamış. Hep parti meclisinde de MYK'da da azınlık olarak kalmış bir kesim. Bu Türkiye'nin tabanında da %10 falandır ancak zaten. O yüzden yapay zekanın yaptığı değerlendirme ve yapılan yorumlardaki çıkan o %10'luk sonuç doğru bir olay.”
Nesin sözlerine şöyle devam etti:
“Ben hep şunu söylüyorum. Türkiye'nin çok ciddi bir şekilde Sosyal Demokrat Parti gereksinimi var ama Bu parti hiçbir zaman CHP'nin önüne geçebilecek bir parti olmaz. Ancak Sosyal Demokrat Parti ile CHP, DEM ve sosyalistler ittifak yaparak Türkiye'de bir şeyler yapabilirler. O yüzden %10'un böyle çıkması gayet doğal. Bunun lideri Kemal Kılıçdaroğlu mu olur o apayrı bir tartışma. Yani %10'un nedeni bu olarak görüyorum.”
Parti içindeki istifalar ve Ali Haydar Fırat örneği
Nesin, parti içindeki istifalara ve Ali Haydar Fırat’ın durumuna da değinerek şunları kaydetti:
“Esas mesele bundan sonra gerçekten çünkü istifalar başladı. Bu kararı alan partide çalışamayız diye istifalar başladı. Bir sürü ilden istifa gelmeye başladı. Her zamanki gibi işte gazeteler şimdi öyle yapıyor ya bilmem ne ilçesinde iki belediye meclis üyesi istifa ediyor. Son dakika diye falan yazıyorlar. O şekilde bakmıyorum kesin ama bu gerekçeyle istifalar yavaş yavaş çoğalabilir ve parti meclisinden de gelen eleştirilerden CHP'de iş başka bir yere gelebilir büyük bir olasılıkla okumuşsundur Ali Haydar Fırat'ın açıklamasını çok önemli bir açıklama. Kılıçdaroğlu'ndan önce yaptığı açıklamayı. Mesela Fırat; uzun zamandır bildiğimiz televizyonlara da çıkartılmıyor mesela. Yani bu son kongrede hani olağanüstü kongrede eğer bunu bir mecburiyet karşısında yapmasalardı Ali Haydar Fırat'ı tekrar parti meclisine PM'ye almayabilirlerdi.”
Serdar Öztürk ise yaklaşan kurultay sürecine işaret ederek, “Bildiğim kadarıyla şu önümüzdeki dönemde bir olağan yeniden bir kurultay yapılacak. Zaten orada parti meclisine giremeyecekler. İçinde var ama. Şimdi bunu bir kısımda Bir kısım CHP'li de parti meclisi seçimleri öncesi parti içi muhalefetin bir Kılıçdaroğlu'nu ortaya referans gibi görüyor. Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasını bu yayınladığı videoyu hatta eleştirenleri de Ali Haydar Fırat gibi. Parti meclisine giremeyeceklerini bildikleri için muhalefet ediyorlar gibi bir eleştiri yapıyorlar” dedi.
Nesin, Ali Haydar Fırat konusundaki görüşünü şu şekilde detaylandırdı:
“Ama pardon şunu söyleyeyim yani Ali Haydar Fırat'ın parti meclisine giremeyecek olmasının nedeni Zaten daha önce de buna benzer açıklamalarda bulunması mesela Ekrem İmamoğlu'nun bir cümlesinden dolayı parti meclisinden tek eleştiren böyle cümle kurulmaz gibi bir laf eden yine Ali Haydar Fırat'tı. Şimdi olmasını istediğimiz bir Sosyal Demokrat Parti ya da CHP ayrı bir şey bildiğimiz kuruluşundan beri bu bakış açısıyla bakan CHP ayrı bir şey.”
Konuya ilişkin Nesin, “Parti meclisinde alacağın Ali Haydar Fırat gibi 10-15 yıldır televizyonlarda CHP'yi kendi açısından çok iyi anlatan kendi açısından diyorum. birisini hem parti meclisine seçecek kadar değerli bulacaksın. Hem de seçilemeyecek bir sıraya koyup milletvekilini yapmayacaksın... Bu partinin bir yanlışı. Ve partide itiraz eden yok buna” ifadelerini kullandı.
"Gerçek CHP" ve kent uzlaşısı eleştirisi
Serdar Öztürk, CHP’nin mevcut politik tavrındaki çelişkiyi "Gerçek CHP" kavramı üzerinden şöyle eleştirdi:
“Gerçek CHP Erol'un söylediği bir şey. Yani aslında gerçek Cumhuriyet Halk Partisi Gürsel Erol'un açıkladığı İmralı'ya gitme konusunda heyete isim vermeyeceğini söyleyen parti yönetimiyle aynen. Yani odur aslında. Ben de onu söylemek istiyorum. Şaşırdığım da o zaten. Ben bir süredir Cumhuriyet Halk Parti'nin özellikle bu yeni yönetimiyle birlikte daha demokrasiye sahip çıkan bir noktaya evrileceğini, biraz daha sosyal demokratlaşacağını düşünüyordum. Hatta son yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu'nun kent uzlaşısı adı altında hem belediye başkanlıklarında hem belediye meclis üyeliklerinde gösterdiği tavır bu yönde umutlandırmıştı beni. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi'nin DEM Parti ile bu ilişkisi iktidarı fena halde kızdırmış. Yerel seçimlerde neredeyse teröristlikle suçlanmıştı Cumhuriyet Halk Partisi.”
Öztürk sözlerine şöyle devam etti:
“Şimdi geldiğimiz noktada bu kadar kazanımdan sonra birdenbire bütün bunları yokmuş gibi ellerini tersiyle itmeleri beni şaşırtan unsurların başında geliyor. Şimdi o zaman bir madem bugün bu noktaya gelecektiniz. O gün neden o noktada durdunuz? O kent uzlaşısını şimdi nasıl açıklayacaksınız? Bu şey demek değil. Biz her dediklerine evet diyecek değiliz. Biz onların her dediğini kabul edip onların peşine takılacak değiliz açıklamasıyla yeterli bir şey değil. Çünkü bu aynı zamanda ideolojik tartışma. Yani sadece belli dönemlerde, belli konularda bir eylem birliği kararı değil. Sonuçta bu bir politik tavır değişikliği. Ben öyle okumuştum o zaman. Yani Cumhuriyet Halk Partisi biraz daha sosyal demokrat, biraz daha sol bir parti olarak kendisini konumlandırmaya çalışıyor yeni yönetim en azından böyle yapıyor ya da Ekrem İmamoğlu geleceği böyle okuyor diye şimdiki tavrı bu anlamda beni en çok şaşırtan şey o iki tavır arasındaki çelişkiyi politik olarak nasıl açıklayacaklar.”
Ahmet Nesin, Ekrem İmamoğlu’nun politikasını "burjuva siyaseti" olarak tanımlayarak, şu çarpıcı ifadeleri kullandı:
“Türkiye'de dünyada bir burjuva siyaseti diye bir şey var. Ekrem İmamoğlu'nun orada yaptığı esasında tam bir burjuva siyaseti. Ekrem İmamoğlu gerçekten o değişimi inanarak mı söyledi? CHP'de değişimi sola doğru olacakmış gibi bir intiba yaratan bir insan Kur'an-ı Kerim'den salona veya kürsüye çıkıp hatta ikincisinde de ailesiyle çıkıp beraber Kur'an-ı Kerim okur mu? Şimdi niye bunu söylüyorum? İmamoğlu'nun orada ikinci belediye başkanlığında HDP'yle ve DEM'le bu kadar iç içe olmasının nedeni belediye meclisindeki oyları alıp sayısını arttırmak. Belediye meclisinde azınlığa düşmemek. Yoksa Kürt sorununa inandığından dolayı birdenbire politik olarak tavır değiştirip de ya da tavrı böyleydi, daha önce gizlemişti. Şimdi birdenbire hadi Kürt arkadaşlar sizin sorununuz bizim de sorunumuz diye hareket etmedi. Belediye meclislerindeki ve belediye başkanlıklarını çoğaltarak AKP ve MHP'siz bir belediye başkanlığı yapmak için yapılan bir şey bu.”
Nesin, bu durumun karşılıklı bir çıkar ilişkisi olduğunu belirterek, “Bu bir anlamda DEM’in de işine geldiği için haklı olarak söylüyorum bunu eleştirerek söylemiyorum. Çünkü bazı belediye başkanlıklarını değiştirdi Ahmet Özer gibi arkadaşımızı da belediye başkanı yaptırdı biliyorsun orada belediye başkanı adayı değişti. İki tarafında çıkarı vardı. CHP tarafının, İmamoğlu tarafının çıkarı tam bir burjuva politikasıdır. Siyasetine inanmadan desteğini almaktır DEM’in tam bir kendi çıkarını korumak üzerine madem öyle istiyorsun benim de bu şartlarım var diye bunu kabul ettirmektir İstanbul'da 2-3 belediye başkanlığını almak önemlidir o açıdan yapılabilir. Yani orada ben Nötr duruyorum esasında yani” dedi.
CHP merkez sağa mı kayıyor?
Serdar Öztürk, CHP’nin ideolojik konumlanması hakkında, “Siyasi partiler siyasi partilerle ittifak kurabilirler... Ama öbür türlü bana göre, bu benim kişisel görüşüm, sırf iki tane koltuk fazla kapayayım diye bir şeyden yanaymış gibi görünmek doğru değil” diyerek şunları ekledi:
“Şimdi siz o çokluğuyla bir kararın alınabileceğini bile bile bu komisyona girdiniz. Geldi bu en son toplantıda da zaten bence komisyon artık miyadını doldurdu bitti. Muhtemelen önümüzdeki hafta bu yapılacak, İmralı'ya yapılacak ziyaretin ardından komisyon bir daha da toplanmayacak. Sadece rapor yazılacak. Ki bu komisyonun bir Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kanunla kurulan bir komisyon olmadığı da açıkken şimdi bunları üst üste koyduğum zaman yani kent ittifakı oradan gelip komisyona canım bunu biz de savunuyoruz demokratikleşmeyi deyip sonra geldiğimiz nokta biraz bana Cumhuriyet Halk Partisi'ni sizin burjuva siyaseti diye özetlediğiniz zaman benim aklıma şöyle geldi. Ben Cumhuriyet Halk Partisi en azından ben Cumhuriyet Halk Partisi'ni daha sosyal demokrat ve daha sola açık bir parti olacağını düşünürken bana göre şu vardığımız noktada Cumhuriyet Halk Partisi merkez sahibi partiye doğru kayıyor.”
"CHP hala kuruluş CHP'si gibi davranıyor"
Ahmet Nesin, CHP’nin aday tercihleri üzerinden yaptığı eleştiride, partinin sosyal demokrat bir kimliğe bürünemediğini savundu:
“İlk Ekrem İmamoğlu seçildiğinden beri söylüyorum... İsmet İnönü CHP'si ve Atatürk CHP'si. Evet. Ekrem İmamoğlu hangisine yakın? CHP'nin eski başbakanlarının İsmet İnönü haricindeki başbakanlarını düşün. Hepsine yakın... Peki niye kendimi kandırıyorum sosyal demokrat olmak için çaba göstermesi gereken CHP Hatay belediye başkanına aday yapar mı? Afyon belediye başkanına aday yapar mı? Mansur Yavaş'ı aday yapar mı? Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul Belediyesi'nin başına getirir mi? Bolu'yu daha derken daha var derken sen bunu söyledin. Mehmet Bekaroğlu'nu yani. Severim görüşürüm de kendisinden görüşlerini ayrı tartışırım ama Mehmet Bekaroğlu'nu CHP milletvekili yapar mı? Mehmet Bekaroğlu bunların daha önünde bir demokrat ya da demokrat olmaya çalışan birisi. Daha başka bakan bazı konularda bir sürü konuda başka bakan birisi. CHP hala kuruluş CHP'si gibi Türkiye'yi tek biz temsil ederiz diye sen de gel ben de gel şu da gel Gülsel Tekin bir anlamda biraz solunda gibiydi mesela CHP'nin içerisinde konuşulanları içerisinde. Çarşaflı kadına rozeti takan kimdi? Gürsel Tekin'di.”
Nesin sözlerini, “Yani seçmenin de kafası gittikçe karışıyor. Tabii ama karışması da iyi en sonunda ya... CHP'nin artık sosyal demokrat bir parti olamayacağını anlayacağız. Ya da anlayacaklar. Ve bir Sosyal Demokrat Parti, bir CHP, bir SODEP hep çıkacak. Bunun başka yolu yok. Kürtlerin partiden atılması SHP döneminde kimin dönemine denk geliyor? Karayalçın dönemine” diyerek noktaladı.
"Kimin işine yarıyor?"
Serdar Öztürk, süreçteki belirsizliğe ve "kimin yararına" sorusuna dikkat çekti:
“Şimdi ama burada işte cevaplanması gereken soruların yani kafa karışıklığının nedeni bu ki ben katılıyorum. Yani sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçmeni değil, Cumhuriyet Halk Partisi'nin üyelerinde de bu kafa karışıklığı var. Yani siyaset şeye sizin söylediğiniz gibi iki Mustafa arasına sıkıştı şu anda. O sıkışıklık Kimin ben hep bir analiz yaparken soruyu şöyle sorarım. Bu kimin işine yarıyor? Yani bu ortaya çıkan gelişme ya da herhangi bir olayla ilgili. Örneğin bir yerde işte bir saldırı olmuş, bomba patlamış. Bu kimin işine yarar sorusunu sorarım hemen... Burada da aynı şeyi sormak gerekiyor bence. Cumhuriyet Halk Partisi de dahil. Bu komisyonun kuruluşu da dahil. Hatta Milliyetçi Hareket Partisi ve Devlet Bahçeli'nin tavırları da dahil. Geçen haftaki tavırlarından da söz ediyorum. Son yani bana izin verir kimse gitmiyorsa bana izin verin ben 3 kişi giderim sizinle konuşmuştuk. Bu komisyon üyesi olmayı gerektirmiyor. Yani herhangi bir cezaevinde herhangi bir mahkumu ziyaret etme milletvekillerinin doğal hakkı. Adalet bakanından izin aldığınız sürece Türkiye'nin her yerindeki her cezaevindeki her tutukluyu ya da hükümlüyü ziyaret edebilirsiniz. O bir defa ortaya şöyle yansıtıldı. Komisyon karar verdi biz İmralı'ya gidiyoruz. Komisyonun böyle bir karar vermeye yetkisi yok. Komisyon gidecek isimleri Adalet Bakanı'na bildirecek Adalet Bakanlığı izin verirse o bildirilen isimler gidecek. Peki soru şu. Adalet Bakanı ben izin vermiyorum dedi. Ne olacak? Ya da birine izin vermedi. Ya da ikisine izin vermedi. Birincisine izin verdi”
Ahmet Nesin, “Başka bir soru şimdi aklıma geldi. Çünkü bu dediğini ben kısa bir program olarak yaptım. Adalet Bakanı hala izin vermeyebilir. Çünkü DEM komisyonuna da Adalet Bakanı izin verince Mithat Sancar'la Pervin Buldan gidiyor. Tabii. Yani onlar bir dem içinde ayrı bir komisyon olarak elini kolunu sallayarak gitmiyor. Başka bir şey söyleyeceğim Ama CHP'nin karmaşıklığı mı diyeyim çelişkisi mi diyeyim parti meclisinde alacağın Ali Haydar Fırat gibi 10-15 yıldır televizyonlarda CHP'yi kendi açısından çok iyi anlatan kendi açısından diyorum. birisini hem parti meclisine seçecek kadar değerli bulacaksın. Hem de seçilemeyecek bir sıraya koyup milletvekilini yapmayacaksın. Adaydı çünkü.
Aday adayı değil de adaydı Ali Haydar Fırat. Çelişkisi değil. Sosyal demokrata bu kadar izin veririm mantığı. İzin bu kadar. PM'ye ya hepsine saygı duyuyorum. Abisi öldürülen bir genç kızı parti meclisine ya parti meclisi ciddi bir yer arkadaş kız çok ciddi CHP olabilir. Sonuna kadar çok ciddi. Gerçekten. Ne kadar oldu bilmiyorum. 18-19 yaşında. Bu CHP'liğin ölçüsü ne ki? Hayır yani parti içinde yetişmiş ne bileyim ben çocukluğundan beri gençliğinden beri onu niye parti meclisine alıyorsun?”
Serdar Öztürk, “Bir dönem önce bir dönem önce ondan sonra bir de bir delikanlı daha var. İşte bak onu söylüyorum. Bir dönem önce Ekrem İmamoğlu'nun seçim otobüsünün önüne geçip seçimi iptal edildikten sonra Ekrem amca her şey çok güzel olacak dediği için sadece onu dediği için bugün parti meclisinde olan bir genç bir arkadaş var”
Ahmet Nesin, “Bunun ikisine de saygım sonsuz onu söyleyeyim ben bulduğum sınavdan çok güzel
Kişi olarak eleştirmiyorum. Bu partinin bir yanlışı. Ve partide itiraz eden yok buna”
Yorumlar
Kalan Karakter: