

düşünmeyin, Yazımı 2 Nisan da yazmadım. Çünkü bir çok duyarlı kardeşimiz 2
Nisan Dünya Otizm gününü hatırladı, hatırlattı.
YA SONRASI... Gün batımıyla yapılan onlarca etkinliğin yerini
büyük bir sessizlik aldı. Gün boyu eğlenen otizm li çocuklarımız neşeli bir
günün ardından deliksiz güzel uykularına dalarken tüm kapılar kapandı acı
içeride kaldı. Şenlik bir dahaki seneye gelmek üzere aramızdan ayrıldı…
İşte yine aynı şeyi yaptık, her gün hatırlamamız,
desteklerimizle üzerinde durmamız gereken çok önemli konuyu bir güne sığdırarak
insanlık görevimizi tamamladık…
Yazımı geç yazmamın sebebi de budur. Unutturmamak, tekrar
gündeme taşıyarak hatırlatmaktır…
Kuzenim Gül’de Otizmli çocuğu olan annelerden sadece bir
tanesi…
Oğlu Bekir ile Otizme karşı verdikleri mücadeleyi ailece
hayranlıkla izliyor, takdir ediyoruz. Yazımı yazmaya karar verdiğim gün Gül’ü
arayarak yaşadığı zorluğu, sıkıntıları anlatmasını istedim. “Nesini anlatayım be kızım bilip gördüğünüz
şeyler” diyerek hafif içlendi ve “kısaca
anlatırım sen yazını düzenlersin” dedi ve anlatmaya başladı;
“Oğlum 3 yaşlarına geldiğinde düzgün cümle kuramıyor, tek
kelime ile isteklerini söylüyor, parmağı ile gösteriyor. Arkadaş aramıyor,
olunca da oynamıyordu. Bu farklılık dikkatimizden kaçmadı ve hemen doktora
götürdük.
Doktorumuz bize çocuğumuzun OTİZM olduğunu, iyileşemeyeceğini
ancak eğitimle biraz açılacağını söyledi..
Dünyam başıma yıkılmıştı, ne yapacağımı bilemez haldeydim.
Çoğu zaman çocuğu anneme bırakıp sokağa kaçıyor kuytu köşelere girerek içten,
içe ağlıyordum..
Bir gün Oğlumun yatağının başında durmuş onu izliyordum. Bir melekten
farksızdı, savunmasız, aciz bana ihtiyacı olan bir melek.
Her geçen gün biraz daha büyüyor ve büyüdükçe hayatımız daha da zor bir hal
alıyordu.. Bir an çok yorgun olduğumu hissettim her normal anne gibi bebeğime
sarılıp uyumayı, kokusunu içime çekerek dinlenmeyi istedim..
Yapamadım bebeğimi sevmeye bile hakkım yoktu. Onu bu dünyaya getiren bendim ve
benim yüzümden ömrünün sonuna kadar acı çekecekti. Büyük bir suçluluk duygusu
taşıyordum sinirlerim harap olmuş, kendimi kontrol edemez hale gelmiştim artık
Bir anda hayata karşı olan tüm kinimi, yorgunluğumun da
etkisiyle üzerimden atmak istercesine çığlık, çığlığa ağlamaya başladım.
Hayatımın en büyük isyan anıyla karşı, karşıyaydım, hatırladığım tek şey, beni
ve bebeğimi öldürün diye bağırdığımdı...
Gözlerimi açtığımda kendimi bir hastahane odasında kendimden bir haber yatıyor
olarak buldum. Eşim baş ucumda elimi tutmuş sabırsızlıkla uyanmamı bekliyordu..
Ne oldu bana, neden buradayız ? diye sordum.
Eşim gece ağır sinir krizi geçirdiğimi ama artık iyi olduğumu fakat bir psikologdan
yardım almamız gerektiğini anlattı usulünce..
Psikologumla olan ilk randevumuzda doktorumun bana söylediği tek kelime benim
ve bebeğimin hayatını kurtaracak olan anahtar kelimeydi. SABIR KIZIM SABIR..
Dilimle zikrettiğim tek cümle olmuştu. YA RABBİM SABIR. Sabır bana lazım olan tek ilaçtı.
Oğlum şuan dört yaşlarına geldi. Eğitimine, doktor seanslarına
ara vermeden devam ediyoruz. Eskiye nazaran daha iyi. Öfke nöbetlerindeki
saldırma eyleminin yerini kısa ağlamalara bıraktı..
Otistik Bir Çocuk nasıl olur
Başkalarına karşı
ilgisizdir
Göz temasından kaçınır.
İsteklerini bir
yetişkinin ellerini kullanarak belirtir.
Diğer çocuklarla
oynamaz.
Sürekli bir konu
üzerinde konuşur. Sebepsiz şekilde ağlar, güler ve sebepsiz davranışlarda
bulunur.
Anlamsız sözleri üst
üste tekrarlar.
Yaratıcılık gerektiren oyunları oynayamaz.
Küçük Bekirimiz artık iyi ve inanıyorum ki zamanla daha
büyük mesafeler kat edecektir. Bekirimize ve tüm Otizm li çocuklarımıza umut
dolu güzel bir gelecek diliyorum..
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: