Panelde, giderek derinleşen yoksulluğun eğitimde yarattığı eşitsizlikler, dezavantajlı grupların eğitime erişimde karşılaştığı engeller, sosyal devletin rolü ve yerel yönetimlerin çözüm üretme kapasitesi masaya yatırıldı. Ayrıca, sivil toplumun katkıları, çocukların ve gençlerin nitelikli eğitim hakkının korunması ve toplumsal dayanışmanın bu süreçte üstlendiği işlev de kapsamlı bir biçimde tartışıldı.
“Her 5 çocuktan 1’i okula aç gidiyor, yatağa da aç giriyor”
SODEV Başkanı Rasim Şişman panelin açılış konuşmasında toplum kesimleri arasında gelir adaletsizliğine dayalı uçurum giderek derinleştiğine vurgu yaptı. Şişman “Medeniyetlerin beşiği dediğimiz bu topraklarda, bugün bir anne bebeğine mama alamadığı için şekerli su vermek zorunda kalıyor. Her 5 çocuktan 1’i ise okula aç gidiyor, yatağa da aç giriyor. Bunlar bizim ülkemizde oluyor. Çocuklarımız, daha ilkokula başlamadan, hatta anaokulu çağında bile, geleceğe 5-0 geriden başlıyor. Okul kayıt paraları, kırtasiye masrafları, üniformalar, okul servisleri, bunlar uzayıp gider... Her biri yoksul bir aile için aşılamaz bir engel haline de geldi. Kız çocukları ev işlerine ve bakım yüküne hapsedildi, birçok çocuk yoksulluk nedeniyle erken yaşta okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldı. Peki, bu tabloya mahkum muyuz? ‘Eğitimde fırsat eşitliği yasaların ötesine geçemedi’ mi diyeceğiz? Elbette hayır! Buna izin vermeyeceğiz! Yoksulluk eğitimsizliği, eğitimsizlik de daha derin yoksulluğu yeniden üreten bir kısır döngü haline geldi. İşte bu karanlık tabloyu aydınlatacak tek umut ışığı, Sosyal Demokrasidir! Yoksulluk bir kader değil, siyasi bir tercihin sonucudur ve biz bu tercihi değiştireceğiz. Güçlü bir sosyal devlet anlayışıyla, yoksulluğu kökünden kazıyıp atacak, sosyal adaleti sağlayacağız” diye konuştu.
“Kent lokantalarıyla sosyal devletin unutturulan yüzünü yeniden hatırlandı”
Şişman, sözlerini şöyle tamamladı:
“Vakfımızın da üyesi Sayın Ekrem İmamoğlu’nun ve sosyal demokratların bu uğurda verdikleri mücadeleye bakalım. Ne yapmışlardır? Öğrenciler barınma krizi içerisinde çırpınırken tarikat ve cemaat yurtlarının tuzağına düşmesin diye yurtlar yapmıştır mesela. Kadınlar ev içi bakım yüküne hapsedilip, istihdamdan uzaklaştırılmak istenirken ucuz güvenli kreşler yapmıştır. Emekliler açlığa ve yoksulluğa mahkum edilmek istenirken kent lokantalarıyla sosyal devletin unutturulan yüzünü yeniden hatırlatmıştır. İşte tam da bundandır cezalandırılmak istenmemiz. Derin yoksullukla mücadele, eğitimde fırsat eşitliğini beraberinde getirecek; bu da sosyal adaleti güçlendirerek daha demokratik bir toplumun yolunu açacaktır. “
Yorumlar
Kalan Karakter: