Sosyal Demokrasinin İpine Sarılmak
Yayınlanma :
13.01.2013 22:05


Sorunların teşhis ve tedavisinde ortaya konulan çözümlere göre; “hain”, “dönek”, “ajan”, “uşak”, “taşeron” damgaları altında yaşanan kakofoni; en çok “güzel ve yalnız” ülkemizin hak etmediği bir durumdur.
Ona bir gelecek vaad etmek uğruna topyekûn bir uzlaşma ihtiyacı, Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne hiç bu kadar acil ve önemli olmamıştır.
Böyle bir ihtiyacın olmadığını düşünen düşünce sahiplerinin varlığını da biliyoruz elbette. Onları anlamakla birlikte; bugün yaşananlara dair bir sözlerinin olması gerektiğini de söylemek vicdanımın bana yüklediği bir görevdir.
Sosyal Demokrat bir gözle dünyaya bakanların sesleri ne yazık ki yeterince çıkmıyor.
Bu sessizlik, kuvvetli ideolojik biçimlenmeye sahip olamamaktan kaynaklanan politik yetersizliğe işaret ediyor.
Sosyal Demokrat ideolojinin billurlaşma ve farklılaşma ihtiyacı karşılanmadıkça bu sessizlik sürüp gidecektir.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Sosyal Demokrasinin parti kamuoyunda anlaşılması, tartışılması ve içselleştirilmesi adına yayımlanmasına katkı sunduğu kitapların bilinmediği, okunmadığı ve tartışılmadığını söylemem haksızlık olmayacaktır.
O kitaplar, Sosyal Demokrat öğretinin öğrenilmesi ve yaygınlaştırılması adına ideolojik zemini oluşturacak külliyenin ancak küçük bir cüzüdür elbette.
Avrupa’daki Sosyal Demokrat Partilerin tarihi bir anlamda Sosyal Demokrat kuramcıların geçit törenidir.
Bu kuramcıların eserleri okunmadıkça, tartışılmadıkça, yaygınlaştırılmadıkça Sosyal Demokrasinin ülkemizde ideolojik üstünlük ve moral kazanması mümkün olamayacaktır ne yazık ki.
Bernstein bu kuramcıların içindeki en başat ve önemli olanıdır.
Bir yazar: “Bernstein, Marksist kehanetin kesinliğine meydan okuduğunda, bu sanki Papa’nın, İsa’nın yeryüzüne tekrar inmeyeceğini bildirmesi gibi bir etki yaratmıştı” diye yazıyor. (Joshua Muravchik, sosyalizmin düşüşü ve yükselişi. 2002 )
Bernstein’ın, “kendime gizlice bunun böyle devam edemeyeceğini söyledim” dediği şey; “esas olan daha ziyade Marks’ın hala haklı olduğu ve olmadığı noktaları açığa kavuşturmaktır. Eğer ikincisini yapmayı bir kenara bırakırsak Marks’ın hatırasına, teorisini bir şey kanıtlayana kadar uzatmaktan daha iyi bir şekilde hizmet etmiş oluruz.” dediği şeydir. ( Bebel’e mektubu 1898 )
Değerli Dostlar, Sosyal Demokrasinin tarihi Ortodoks Marksizmin temel iki önermesi olan “sınıf mücadelesi” ile “tarihsel materyalizm” den vazgeçilmesinin tarihidir.
Sosyal Demokrat Partiler bu iki kuramı reddederek özgürleşmişler ve proletarya partilerinden halk partilerine dönüşmüşlerdir.
Bakın daha 1928 yılında İsveç Sosyal Demokrat Partisinin başkanı Hansson bir konuşmasında:
“Yurdun temeli topluluk ve birlikteliktir. İyi bir yurt, ne ayrıcalıklı ne ihmal edilmiş, ne gözde ne de üvey evlat tanır. İyi bir yurtta eşitlik, saygınlık, işbirliği ve yardımseverlik vardır. Büyük halkların ve yurttaşların yurdu mevzubahis olduğunda, bu şu anda yurttaşları ayrıcalıklı ve ihmal edilmiş, yönetenler ve bağımlılar, zengin ve yoksul, mülk sahibi ve mülksüz ve hırsız ve soyulmuş olarak ayrıştıran toplumsal ve ekonomik engellerin hepsinin yıkılması anlamına gelmektedir. Resmi bir eşitlik ve siyasal haklarda eşitlik mevcut ancak toplumsal bir bakış açısıyla bakıldığında sınıflı toplum sürüyor ve ekonomik açıdan bakıldığında azınlığın diktatörlüğü devam ediyor.” diyerek partisinin en geniş toplumsal kesimlerin çıkarlarını savunacağını ilan ediyordu.
Değerli dostlar, her ülkenin kendi özgül koşulları kendi pratiğini belirleyecektir.
Avrupa’daki Sosyal Demokrasinin teori ve pratiğinden öğreneceklerimiz bizim kendi yolumuzu çizerken yol gösterici olacaktır kuşkusuz.
Türkiye’de de ideolojik referansımız o tarihsel birikim olmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluşu ve tarihsel gelişiminin, Avrupa’daki Sosyal Demokrat Partilerin izlediği çizgiden farklı olduğunu biliniyor.
Ama CHP’nin bu özelliğinin, Sosyal Demokrat ideolojinin kararlı bir savunucusu ve partisi olması önünde engel teşkil ettiğini düşünmüyorum.
Onun ilkelerinden biri olan eden halkçılık okunun hedefi sadece Sosyal Demokrasidir.
“güzel ve yalnız” ülkemizin Sosyal Demokrasiye ve CHP’ye olan ihtiyacı tüm zamanlardan daha fazladır.
Sosyal Demokrasinin hak ve insan odaklı barışçı, dayanışmacı çözümleri yaramızın merhemidir.
İşte bu nedenle; Sosyal Demokrasinin ipine sarılmalıyız.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: