TBMM’de çözüm süreci kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 13’üncü toplantısı için bir araya geldi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş komisyonun açılış konuşmasında, dinlemelerin en kısa süre içinde tamamlanacağının altını çizdi. Kurtulmuş, “Atılacak adımların çerçevesini çizen, kapsamlı bir çerçeve raporunun” hazırlanacağını söyledi.
İlk sözü, Hukukçular Derneği adına Mehmet Melih Gülseren aldı. Gülseren, “Af niteliği” taşıyacak adımların toplumda tepki yaratacağını belirterek, “Topluma güven verecek ve sürece inancı güçlendirecek alanlarda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Toplumda ön kabul sağlandıktan sonra İnfaz Yasası ve Terörle Mücadele Kanunu gibi düzenlemeler ele alınmalıdır. Silah bırakanların topluma dönüşleri için kontrollü ve güvenli yaşam yerleri oluşturulmalıdır. Irak, İran ve Suriye’ye de sirayet edecek düzenin sürdürülmesi gerekmektedir” ifadeleriyle önerilerini sıraladı.
YARGININ SİYASALLAŞMASI
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) adına konuşan Serhat Çakmak ise yargının siyasallaşmasıyla ilgili değerlendirme yaptı. Sürecin sağlıklı ilerlemesi için yargı bağımsızlığına yönelik adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Çakmak, AYM üyelerinin bir bölümü ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin bir bölümünün partili Cumhurbaşkanı tarafından atanmasının yargının siyasallaşmasının örneklerinden olduğunu dile getirdi.
Yürütme organının üyesi olan Adalet Bakanı’nın HSK Başkanı olmasının yargı bağımsızlığına gölge düşürdüğünü ifade eden Çakmak, “Yargıç ve savcıların siyasal iktidarın ideolojisine yakın kişiler içinden belirlenmesi gözümüze çarpıyor. Buna son verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
UMUT HAKKI
ÖHD adına konuşan diğer isim Ekin Yeter Moray da “Ortak gelecek inşa edilirken Anayasa gibi temel metinlerin konuşulması gerektiğini” vurguladı. Moray, süreçteki temel meselelerden birinin umut hakkı olduğunun altını çizdi. Umut hakkının komisyonun gündemine alınması gerektiğini kaydeden Moray, “Bu sadece Öcalan açısından önemli bir husus değil. Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan 4 binden fazla hükümlü var. Bu uygulanırsa Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından çok önemli bir adım atılmış olacak” diye konuştu.
Cezaevi İdare ve Gözlem Kurullarının tartışmalı kararları olduğunu söyleyen Moray, 359 kişinin kurul kararları nedeniyle tahliye edilemediğini ve 631 ağır hasta mahpusun tahliye beklediğini kayda geçirdi.
DEMOKRATİK ADIM VURGUSU
Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği adına konuşan Kemal Akkurt ise toplumun tamamını kapsayan demokratik adımlara ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.
Akkurt, “Halkların kendi kaderlerini tayin hakkının emperyalizmin taleplerine kurban edilmemesi” gerektiğini ifade ederek, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi ile hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Emek, özgürlük ve dayanışma ekseninde geliştirilecek politikalar ile çözüme ulaşılabileceğini anlatan Akkurt, “Toplumsal muhalefetin ortak bir hedef etrafında birleşmesi gerekir. Kutuplaşmalar, toplumsal barışın zedelenmesine yol açmaktadır” dedi.
CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ile tutuklu muhalif belediye başkanları ve öğrencileri de hatırlatan Akkurt, “Bu ortamda kalıcı barıştan söz etmek mümkün değildir. Terörsüz Türkiye, iktidarın ömrünü uzatacak bir araç olmaktan çıkarılarak, çoğulcu demokrasi hedefi ile yeniden tanımlanmalıdır” görüşünü paylaştı.
ETKİN PİŞMANLIK VE DENETİM
Akademisyen İlhan Üzülmez de çözüm sürecine özgü etkin pişmanlık düzenlemesi önerdi. Üzülmez, sürece özgü hukuki düzenlemelerden yararlanacak kişilerin siyasi faaliyet yürütülmesinin önüne geçilmesi gerektiğini kaydetti. Toplumda, “PKK ile iltisaklı olan kişilerin algılandığı” algısının oluşmasını sağlayacak düzenlemelerden kaçınılması gerektiğini ifade eden Üzülmez, önerilerini, “Etkin pişmanlık ve denetim” ifadesiyle özetledi.
Bahri Öztürk de umut hakkı uygulamasına değindi. Umut hakkının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bitiren kişinin durumunun bir komisyon tarafından değerlendirilmesi uygulaması olduğunu söyleyen Öztürk, umut hakkının mutlaka teslim edilmesi gerektiğini kaydetti.
ÖRGÜTÜN SİYASET TALEBİ VAR
DEM Partili Meral Danış Beştaş hukukçuların, “Etkin pişmanlık yasası” önerisini eleştirdi. Türkiye’nin, “Barışı aradığını” ifade eden Beştaş, şunları söyledi:
“Burada mesele pişman olup olmama meselesi değil. Bizler mevcut siyasal atmosferde bunun hukuki zeminini nasıl oluşturabiliriz diye çalışıyoruz. Şu an mevcut olduğumuz iklimde 30 yıldır cezaevinde tutulan hükümlülere pişmanlık dayatılıyor. Pişmanlık yasası hiçbir zaman yürürlükten kalkmadı. Barışı ve çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bu sürece dair pişman olsunlar gelsinler siyaset yapmasınlar, yani sonuçta hepimiz komisyon üyeleri olarak çok daha hassas bakıyoruz sürece.
Gerçekten siyaset yapma talebi var örgüt mensuplarının ve dünyanın her yerinde de bu böyle olmuş.”
HENÜZ VAKTİ GELMEDİ
Beştaş’ın ardından söz alan MHP’li Feti Yıldız ise şunları kaydetti:
“Burada konuşan herkesin fikirlerini her birimiz kabul etmiş, uyuşmuş değiliz. Bazı fikirlerini benimseriz bazılarına karşı çıkarız, elbette bir nezaket içerisinde dinledik. Bütün arkadaşlar da öyle dinledi DEM grubu da öyle dinledi bir yanlış anlamaya meydan vermemek için söylüyorum. Uygulanacak kanun maddeleriyle ilgili, infaz düzenlemesiyle ilgili Ceza Kanunu ile ilgili henüz vakti gelmedi çünkü konuşmalar bu görüşmeler tamamlanmadı ama fazla da uzamasın diyorum.”
Yorumlar
Kalan Karakter: