TÜRK MUHAFAZAKARININ DRAMI
Yayınlanma :
31.03.2014 12:49


Ülkemizde
iktidar hedefi, sadece siyasete ve ekonomiye hakim olma mücadelesi değildir,
bunların yanında kültüre de hakim olma mücadelesidir. Kültüre sahip olma durumu
para ile nüfus ile etkinlik ile oluşturulabilen bir durum değil. Bu konuda
egemen olabilmek için en temel gösterge; eğitim. Eğitim aracılığı ile topluma
rol model olabilecek kültürel bir yapı oluşmakta (merak edenler “Dinle düzel kardeşim” yazımda ayrıntıyı bulabilirler).
Bugün iktidar, siyasal İslam söylemi ile on iki yıldır pozisyonunu koruyor. Son
olaylardan da anlaşıldığı gibi ekonomik ve siyasal kurumlardaki gücü son derece
fazla fakat kültür deyince bu noktada başarılı olabilmiş değil ve olabilecek
gibi de gözükmüyor. RTE, cumhuriyeti kuran kadroları ve partiyi bir avuç elit
gibi göstermeyi de, kuruluş sıkıntılarını ve sonrasındaki demokrasi
yolculuğundaki tüm aksaklıkların sorumlusu ilan edebilmeyi de, ülkenin en dar
gelirli seçmenini arkasına alabilmeyi de başardı. Genel olarak köyden kente
göçmüş olan bu seçmen kitlesinin büyük kaygıları vardı; Öncelikle ekonomik
kaygısı, sahiplenilme kaygısı, çoluk çocuğunun akıbetinin ne olacağı kaygısı.
Bu kitleyi, 80 darbesi ile paramparça edilmiş solun arkasına alması gerekirken
o dönemin siyasi mühendisliğin ürünü olan, siyasal İslam arkasına aldı. Bir
deney yapın, gidin ve kurumsal bir fabrikanın çıkış saatinde giriş de durun.
Yönetim kadrosundaki kadınlar batı tarzı giyimleri hizmet kadrolarındakilerin
ise başı örtülü olmaları dikkatinizi çekecek. Buradan bir eleştiri yaptığım
anlaşılmasın ama bu fark eğitim yolu ile oluşuyor. Şimdi bir tespit daha
yapalım: Kaybedecek bir şeyi olmayan bu kitle üçüncü neslinin okula
başlamasından sonra, kaybedecek bir şeyi olur hale geliyor. O okuldaki
çocuklarda, büyüdüklerinde ailelerinin tersine muhafazakar parti yerine başka
siyasi oluşumlara yöneliyorlar.
Neden
mi?
Çünkü
iktidar, bugüne kadar hep kalkınmacı profili ile övündü ve ileri
hedefler çizdi. Ekonomik olarak ileri gitmenin yolu bu saatten sonra katma
değeri yüksek üretimden geçiyor. Bunun içinde nitelikli bir eğitim sistemi daha
geniş kitlelere ulaşmalı. Fakat bu eğitim sistemi de bu iktidarların sonunu
getiriyor. İktidar partisi söylemini hali hazırda hala bu kitlenin ezilmişliği
üzerine kuruyor. Bunu kışkırtarak durumunu korumaya çalışıyor. RTE ne yaparsa
yapsın önünde bu sorun duruyor, öfkesi de buna; Çünkü iktidarının en eğitimli
kitlesi olan, bu konuda en çok yatırımı yapmış olan cemaatle de savaş içinde.
RTE’nin
partisi ile iktidara gelişindeki en önemli söylemlerinden biri özgürlük ve
demokrasiydi. Bu söylem yazının başında bahsettiğim konularla birleşince çok
güçlü bir hal aldı. Buna en büyük desteği de liberal solcular verdi. RTE’nin sığ
söylemi bu kadar güç bulamazdı fakat bu liberal solcuların desteği tam zamanında
imdadına yetişti.Tarihin ilerlemesinin karşısında ciddi bir cephe oluştu.
Devrimciler ve karşı devrimciler Cumhuriyet devrimin karşısında buluştu. İster
bilerek ister bilmeyerek yaptılar bunu. Bu arkadaşlar özgürlük ve demokrasi
konusunda türbanı adeta en önemli mesele yaptılar. RTE geçen tüm bu zamanda
gerçek anlamda özgür ve demokratik bir ülke adına kişisel vesayetlerden, lider sultalarından
kurtulma adına hiç bir adım atmazken de sustular.İktidar partisi bu kalkınma sorununu
gördükçe, tepkiler arttıkça, demokratik görünümünden sıyrıldı ve sesleri kısma
girişimlerini hızlandırdı.Siyasal İslam iç çelişkisi ile kıvranmaya başladı batının
ilmini, fennini alacaksın ama kültürünü dışlayacaksın. Laikliği örseleyecek,
aydınlanma kültürünü bir avuç elitin fikri diye küçümseyeceksin. Bu yöntemle o
çok dilendirilen kalkınmanın daha ileri gitmesinin imkansız olduğu ortaya çıktı.
Siyasal İslam ve yeni orta-doğu kapsamındaki ılımlı İslam Cumhuriyeti gibi
temelsiz fikirler ıskartaya çıktı. Ve sevgili okur adım adım bugünlere kadar
gelindi. Şimdi herkes de bir panik, “Ne
olur bu ülkenin hali? ” sorusu.
GEZİ
En başından
söyleyeyim ülke adına umut verici olan gezi olaylarındaki gençliğin durumudur.
On milyonun üzerindeki insanımız sokağa çıktı, Cumhuriyetin aydınlanma
birikimine, yaşam şekillerine sahip çıktılar. Bugün Türkiye'de ki siyasetin bu
mesajı doğru alabildiğini düşünmüyorum. RTE olayların dış destekli olduğunu ve
kendisine bir lobi suikasti olduğunu söyleyerek meydanlara atladı. Muhalefetin
durumunu ise daha sonra ayrıntılı bir şekilde değerlendireceğim. Fakat şu kadarını
söyleyeyim gençlerin mesajı anlaşılamadı, sokağa çıkanların ülkenin yeni sol
potansiyeli olduğu, uzun yıllar sonra birlik beraberlik içinde omuz omuza
mücadele ettikleri tam olarak görülmedi. Bugün CHP nin seçim stratejisine de
bakarak söylüyorum ki ülkede ciddi bir sol potansiyel, boşluktadır. Bayrağın ve
Atatürk'ün ülkenin bütün sol fraksiyonları ile buluştuğu kimsenin birbirini
ötekileştirmediği, 80 darbesinin en çok korktuğu şey olan Atatürk milliyetçiliğinin
sol ile buluşması olan gezi çok net anlaşılamadı.
Yarın
seçimlerde sonuç ne olursa olsun ülkenin geleceği fikren, potansiyel olarak,
mantık olarak ve daha nereden bakarsanız bakın buradadır. Gelecek gençliktedir.
Gençlik sokaktadır, örgütlenme sorununu çözecek, siyasi metodunu somutlaştıracak,
çözümü aramaktadır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: