UZATMALARI OYNAMANIN YARARI NE?
Yayınlanma :
07.06.2014 02:49


CHP İzmir
İl Örgütü bugün “Danışma Kurulu
Toplantısı” yapacakmış. Toplantıların amacı, siyasi çalışmalarda önemli
bazı atılımlar için, hamle yapılırken, daha geniş ve üst kesimlerin, desteğini
almak için olmalıdır. Oysa bunlar iki ay önce yaşanan yerel yönetim
seçimlerinde elde edilen sonucu, uzun süre baş başa vererek “kendi ekip” arkadaşlarıyla, kendilerini
“başarılı” sayarak geçiştirdiler.
Ancak bu ve benzeri lafazanlıkların bir yararı olamayacağı, tabanı susturamayacaklarını
anladıklarından, özellikle bu örgüt yapısının oluşmasına ciddi katkılar sunan,
bazı aklı evvellerin de önermesiyle gündeme gelmiş bir toplantıdır.
Toplantının
anlamsızlığını ve gereksizliğini irdelemekte yarar var. Aslında bu toplantı seçimden önce yapılsaydı, bir anlamı olabilirdi.
Çünkü geniş kapsamlı olması, seçimlerde uygulanacak yol ve yöntemlerle ilgili,
danışma kurulundan gelecek ek önerilerin il yönetimi için aydınlatıcı ve yol gösterici
bir yanı olabilirdi. Ancak seçim öncesi, eş, dost, akraba, hemşehri, iş ortağı
gibi siyasi gelenek ve etikte yeri olmayan uygulamaları, eleştirilecek, ayrıca
seçimde danışma kurulu üyelerinin büyük çoğunluğu yenilenecek yerlerine kendi
atamaları geleceğinden, o gün için böylesi bir toplantıya ihtiyaç duymadılar.
Tam aksine “il
kongresinde biz ekibimizle geldik, yandaş davranmadan daha doğal ne olabilir
ki” söylemiyle partinin tüzük ve programına açıkça aykırı ve ayrıştırıcı
tavırlarını, böbürlenerek ilan etmeyi ihmal etmediler. Ellerine geçirdikleri
yetkileri bilgi, beceri, emek ve liyakat ilkelerini hiçe sayarak, hoyratça ve
basit dahi sayılmayacak ilkellikte kullandılar. Siyasi ortam o kadar
elverişliydi ki; hayalleri o kadar yüksekti ki; İzmir’i çevrelen dağlar da
bizim eserimiz diyerek, seçim sonrası,
böbürlenip alın size 30+1, düşün yakamızdan, tafrasıyla çalım atacaklardı.
Fakat olmadı.
Bunu kendileri şanssızlık olarak görebilirler ama, buna örgütü ve halkı tanımamak
denir, “sol” anlayıştan habersiz
olmak denir. Başbakanın yaptığı ekonomik yolsuzluksa bu da siyasi yolsuzluktur.
Üyelerin parasına el koyup eğitimi zorunlu gösterirken dışarıdan hiçbir
özelliği olmayan ahbaplarınızı hangi tüzük hükümlerine göre aday yaptınız?
Seçim öncesi bu yönetimin bir siyasi başarı
yakalama şansının olamayacağını hissetmek zor değildi. Tavır ve davranışlarında, örgüt yöneticisi değil de, Partiyi, eş, dost,
akraba ve iş ortakları ile hatırlı babaların çocuklarının ikbaline alet edecekleri,
her halleriyle ortada idi.
Partiden
ayrılanların başka partilerden ya da bağımsız aday olmalarını önleyememek,
bir yönetim beceriksizliği ve bir siyasi doyumsuzluktur. Örgüt yöneticilerinin
bir görevi de üyelerin partiden kopmalarına engel olmaktır. Giderken “oh ne güzel etrafımız genişledi”
dersen, kaybedince de “hain”
diyemezsin. Bir yönetici elindeki lastiği ne kadar germesi gerektiğini
bilemezse lastik kopar, gerenin suratına çarpar.
Şimdi yapılacak toplantı yine ayni anlayışın
ürünü olarak, örgüt tabanıyla alay etme toplantısı olacağını dahi
düşünemiyorlar mı?. Düşündüklerini kabul edersek, örgüt tabanını bu kadar
hafife almaya nasıl tahammül edilir? Toplantının % 60 mensubu kendi seçtikleri
eş, dost akraba, iş ortağı ve hatırlı babaların evlatlarından oluştuğu, Başkan
ve Belediye Meclis üyeleridir. Diğer % 30’luk kısmı, muhalif görülen,
örgütçülük adına bir dirayet ve karşı duruş sergileyemeyen ilçe başkanlarından
oluşmakta. Kalan % 10 luk kısmını eski ve yeni milletvekilleri ve eski ilbaşkanları
teşkil etmektedir. Kendi elleriyle oluşturdukları % 90’luk çoğunluğa ve
“ekipçilğe” ne dert anlatılabilirki.
Oysa yine
tüzüğümüzde örgütün zor anlarında, yön arayışında, baş vuracağı “seçimsiz kongre” yapılması ilkesi
var.Tabanına ve partililere değer veren örgüt yönetimi, kendilerini o göreve
getiren il delegelerinin karşısına çıkar, elde ettiği sonuçları raporlarıyla
birlikte sunar, olumsuzlukların nedenlerini açıklar, bir karşılığı olmasa da
göreve devam edip etmeme konusunda gayri resmi bir güven oylaması yapar ve yol
haritasını belirleme yolunu yeğlerdi. Şu an yapılana” uzatmaları oynama” denir.
İzmir İl Yönetimi
başarısızdır. Başarısızlığı yalnız “hami
gölgesinde” olmasıyla açıklanamaz. Sanırım örgüt olarak tabanın sesine
kulak vererek,Belediyeden uzak özgürleşmeyi hiç arzu etmedi. İl Başkanı, İl
Kongresi sonrası İzmir merkez ilçe kongrelerinde, seçime girmiş, ancak
seçilememiş, tüm adaylarla bir araya gelerek muhalefetsiz ve örgütü kucaklayan
bir yol izlemesi için aracı olduk. Kendisine her türlü destek ve söz verildiği
halde, O sürekli kendine bir “hami”,
ve bir “koç” belirlemeyi yeğledi.
Yönetim
toplantılarını kırsal kesimde, dış ilçelerde yapmak gibi çok cazip ve
iyi niyetli atılımları dahi gerçek değil gösteriş için yaptılar. Köy
çalışmasını bilselerdi zaten başarırlardı. Bergama’ya gidip Öğretmenevi’nde
toplantı yapmak kırsal çalışma değildir. Değerin emekten oluştuğundan habersiz,
gösterişle bir şeyin elde edilemeyeceği akıllarına dahi gelmedi. Oy ve üye
ilişkisini geliştirecek hiçbir çalışmaları görülmemiştir. İldeki farklı siyasi parti kurnazlarını, çıkar
gözeticilerini partiye toplayarak, salonlarda yakalarına rozet takmak sadece
gösteriştir. Demek ki bunlar geldikleri partilerin safralarıymış. Çünkü
CHP’nin dışında tüm partilerin oyları artmıştır. Bunlara belediye meclisi listelerinde birinci
sıraları vererek, partiye üye kazandırıyoruz denemez, tam tersine örgüt
emekçileri rencide edilmiştir. Hatta Partinin % 50 oy aldığı bir ilde Belediye
Meclis üyeliklerine atanacak düzeyde “mahalle
önderi” “siyasi kadro”yu ortaya çıkaramamışsan artık başarıdan söz
edilemez.
Örgüt eğer
üye ile beslenemezse, örgüt üyelerinden, mahalle önderi, siyasi kadrolar,
yaratamaz noktasına gelmişse, bir daha makam dağıtacak örgüt de kalmaz
elinizde.
Üzülerek
ifade etmek zorundayım ama, CHP İzmir İl Örgütü ve “hami” siyasi kadro örgütün yenilenmesi ve toplum dinamiklerini
yakalaması için hiçbir örgütsel çaba göstermemiştir. Tam tersine örgütte yer
almayı bir mevki, makam ve iş olanağı olarak gösterip, tabanı tümüyle Belediyelere
bağımlı kılarak bir emme basma sistemiyle yarattıkları kısır döngüye partiyi
mahkum etmişlerdir. Sanki parti onları bu makamlara getirmemiş de, onlar
partiyi ayakta tutuyorlar. Bu hazin ve üzücü bir durumdur… Örgüt yöneticileri
öyle bir duyguya kapılmışlar ki; Genel Başkan’ın basın karşısında İzmir seçim
sonuçlarının “arzu ettiğim gibi olmadı”
kelimeleriyle ifade etmesi, “bize
başarısız” demedi pişkinliğini gösterebiliyorlar.
Başarısızlık meydana geldiğinde örgütü yıpratmamak
adına istifa en doğru yoldur. İstifa demokrasiye inanan demokratların tavrıdır.
Daha kim söylemeli
ki başarısızlığı kabul etsinler.? Bu konuda da CHP, AKP’nin gerisinde kaldı.
Bence AKP, başarılı olmalarına rağmen toplumdaki algı değişimine hizmet eder
düşüncesiyle İl Başkanını istifa ettirdiler. Yeni İl Başkanlarını ise; İl
Başkanımızın “cemaatsever” söylemleri
üzerine, göreceksiniz bize oy vermiş kesimden belirliyeceklerdir. Cumhuriyet
güçlerinin partiye olan kırgınlıklarından yararlanacaklar. Ders ise al sana ders. UZATMALARI OYNAMANIN YARARI KİME?
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: