Yeni Yol Grup Toplantısı’nda, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan; iktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırdığı yeni süreci, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmaları, Kürt meselesinin çözümü ve hukuk - devlet ilkeleri etrafında ortak mesajlar verdi.
TBMM’de düzenlenen Yeni Yol Grup Toplantısı’nda konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, iktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırdığı yeni çözüm sürecini ve Meclis’te kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na ilişkin değerlendirmelerinde ortak başlıklarda buluştu. Üç lider de sürecin sürdürülmesi, Kürt meselesinin çözümü, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve hukuk devletinin güçlendirilmesi çağrısı yaptı.
Babacan: “Bu süreci tam sahiplenin, elinizi ve bedeninizi taşın altına koyun”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, konuşmasına 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ne atıfla başlayarak, “İktidarın ‘Aile Yılı’ ilan ettiği 2025 yılında tam 411 kadın cinayete kurban gitti. Yılın her günü, ortalama birden fazla kadının yaşam hakkı elinden alındı” dedi. Kadınların sokakta güvenle yürüyebildiği, şiddete maruz kalmadığı bir Türkiye için çalıştıklarını vurguladı.
11. Yargı Paketi ve infaz düzenlemesine de değinen Babacan, “31 Temmuz Covid yasasındaki Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı hükümler düzeltilmeden, cezada adalet, infazda eşitlik ilkeleri gözetilmeden, KHK mağduriyetleri giderilmeden, Meclis’e gelecek her teklif eksik olacaktır, yetersiz olacaktır” diye konuştu.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na ilişkin pozisyonlarını hatırlatan Babacan, “Biz ilk günden bu yana; terörün, şiddetin sona ermesini hedefleyen bu sürece açık destek verdik. ‘Başarılı olma ihtimali yüzde 5 bile olsa, o ihtimali bile destekleriz’ dedik” ifadesini kullandı. İktidarın, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın süreci yeterince sahiplenmediğini belirterek, “Aylarca hiç konuşmadı. Geçen haftaki grup konuşmasında dahi meseleyi Komisyon’a havale etti” dedi.
Babacan, Mardin’de yaptığı açıklamayı anımsatarak, “Yürütülen bu süreçte, Öcalan’ın Komisyon’a iletmek istediği mesajlar varsa, bu mesajların ‘bir şekilde’ Komisyon’a aktarılmasının önemli ve yararlı olacağını ifade etmiştim” sözlerini yineledi. Erdoğan’a seslenen Babacan, “Ya bu süreci tam sahiplenin, elinizi ve bedeninizi tam taşın altına koyun ya da ‘Bu Komisyon’a nasıl olsa yükü yükledim…’ Bu kolaycılıktır, fırsatçılıktır” dedi.
Kürt meselesine ilişkin daha önce açıkladıkları 354 maddelik Temel Haklar Eylem Planı’nı hatırlatan Babacan, “Kürt sorununun çözülmesi için gerekenleri bütün açıklığıyla, cesurca ortaya koyduk” ifadesini kullandı ve “Biz bu sürecin başarıya ulaşması için, taşın altına bedenimizi koymaya hazırız. Türkiye; Doğusuyla Batısıyla, Türk’üyle Kürt’üyle bir olsun diye çalışıyoruz” dedi.
Davutoğlu: “Terörden arınmış Türkiye ve bölge” hedefi
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, konuşmasında 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne değinerek, öğretmenlerin ve kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Kadına yönelik şiddeti “utanç vesilesi” olarak niteledi ve “2025 Aile yılı ilân edildi ancak bu yılın her günü ailenin direği olan kadınlarımızı şiddete kurban veriyorsak da başka düşman aramayalım” dedi.
“Terörsüz Türkiye” hedefinin yalnızca ülke sınırlarıyla sınırlı kalamayacağını belirten Davutoğlu, “Terörsüz Türkiye ve terörden arınmış bölge” vizyonunun zorunlu olduğunu söyledi. “Hepimizin hedefi belli. Terörden arınmış bir Türkiye ve bölge. Asla ayak sürümüyoruz, asla topu taca atmıyoruz” diyen Davutoğlu, sürecin riskleri kadar “yepyeni fırsatlar ve çözüm reçeteleri” de barındırdığını ifade etti.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na yüklenen role işaret eden Davutoğlu, “Komisyonun misyonu çok ama çok önemlidir. Bu misyonu hem iktidar hem muhalefet kanatları genişletmek için çaba göstermelidir, daraltmak için değil” dedi. Komisyon’da İmralı tartışmaları sırasında, Öcalan’ın SEGBİS üzerinden 51 üyeye hitap etmesi yönünde öneride bulunduklarını belirterek, bu önerinin HÜDA PAR, DSP, TİP, EMEP ve Demokrat Parti tarafından desteklendiğini, ancak “iktidarın kendi düşüncesinde ısrar ettiğini” söyledi.
Davutoğlu, sürecin yalnızca "AKP - MHP - DEM Parti üçgenine sıkıştırılmasının kazandırmayacağını” belirterek, iktidar ve muhalefet arasında sağlıklı bir diyalog kanalının sürekli açık tutulması gerektiğini vurguladı.
CHP’ye çağrı: “Geçmiş tartışmaları bir kenara bırakarak sürece katkı yapın”
Ahmet Davutoğlu, CHP’nin İmralı heyetine üye vermeme kararına da değinerek, “Ana muhalefet partisine de sesleniyorum; sizin zorluklarınızı anlıyorum ama siz de geçmiş tartışmaları bir kenara bırakarak sürece aktif katkı yapmaya devam edin” dedi.
Davutoğlu, ülkedeki otoriterleşme, demokrasi ve hukuk sorunlarını bu sürecin “karşı terazisine” koymayı doğru bulmadığını belirterek, sürecin doğru yönetilmesinin zamanla bu alanlarda da gelişme sağlayabileceğini ifade etti. “Türkiye’yi terörden arındıracak ve insan haklarına dayalı demokratik bir düzenin oluşmasını sağlayacak her girişimin yanında yer alacağız” diyen Davutoğlu, “Asla çekimser, kararsız, mütereddit değil, her zaman bütün bu sürecin öncüsü olacak ve darboğazların açılmasına katkıda bulunacağız” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Arıkan: “AYM ve AİHM kararları tanınmadan komisyon sağlıklı çalışamaz”
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yeni Yol Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndaki tutumlarını anlatarak, “Saadet Partisi, bu ülkede ve bu bölgede ‘adil bir düzenin’ kurulması için terörsüz bir Türkiye için defalarca bedel ödemiş kadroların partisidir” dedi. “Bu kardeşliğin de; kan dökerek değil dil dökerek, ter dökerek inşa edileceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Arıkan, “Millî Birlik ve Dayanışma Komisyonu'nun çalışmalarına sağlıklı devam edebilmesi için biz tüm varlığımızla, Anayasa Mahkemesi'nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının tanınmasını istiyoruz” diyerek taleplerini şöyle sıraladı:
“Kürt meselesinin çözümünü istiyoruz. Hak ve özgürlüklerin önündeki kısıtlamaların kaldırılmasını istiyoruz. Kayyım rejiminin son bulması istiyoruz. KHK mağduriyetlerinin giderilmesini istiyoruz. Harp okulu öğrencilerinin serbest kalmasını istiyoruz. Barış akademisyenlerinin kürsülerine kavuşmasını istiyoruz. Hukuka rağmen tahliye edilmeyen Can Atalay’ın, Osman Kavala’nın, Selahattin Demirtaş’ın ve bunun gibi bir çok mağdurun özgürlüklerine kavuşmasını istiyoruz.”
Arıkan, “Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olması için kaç sefer yapmak gerekir? Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını uygulamak için hangi adaya gitmek gerekir? Hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaları kaldırmanız için daha kaç komisyon kurmak gerekir?” sorularını yönelterek, hem komisyon çalışmalarının hem de hukuk-devlet tartışmasının birlikte ele alınması gerektiğini vurguladı.
Yorumlar
Kalan Karakter: