

ortaya çıktı. “Ben Karşıyaka’ya Başkan
olmak istiyorum. Çünkü Karşıyaka örgütü beni istiyor. Aziz Kocaoğlu’da
Büyükşehir adayı yapılmalı” dedi…
İl başkanı olarak
seçilmişsiniz. Henüz hiçbir seçimde örgütü sevk ve idare edip, başarılı bir
seçim dönemi geçirmemişsiniz. Daha ilk seçim gelmeden il başkanlığını bırak,
Karşıyaka Belediye Başkanı ol. Üstelik de “Maddi
bir beklentim yok” açıklamasıyla.
Sayın Hakan Tartan’ın Konak aday
adayları için “Leş kargaları”
demesinden sonra, şimdi de il başkanı “Maddi
beklentim yok” diyor.
Yani?
“Maddi beklentisi olan
adaylar var” mı demek istiyor sayın il
başkanı?
Ben anlayamadım. Buyurun siz
karar verin…
Peki, hazır “maddi beklenti de yokken” neden il
başkanlığı gibi bir partinin o kentteki en üst makamı olan ‘il başkanlığını’
bırakıp, Karşıyaka gibi bir ilçenin belediye başkanlığına aday oluyorsunuz?
En kısa zamanda Cevat Durak
çıkıp “Benim de maddi beklentim yok.
Hizmet aşkıyla yanıp tutuşuyorum” diye açıklama yapmalıdır.
Hatta diğer aday adayları da
yapmalıdır bunu.
Gelelim bugüne ve Aziz
Kocaoğlu konusuna.
Sayın Kocaoğlu, bildiğiniz
gibi, ben ve benden bile daha az siyaset bilen 20 kişinin oyuyla Büyükşehir Meclisi’nde
başkan oldu ilk olarak.
Arkasından, geçen dönem, Kaz
Dağları’nda geçirdiği kazadan mütevellit bastonla dolaşarak, gönüllerde “yazık adama yaa” hissi uyandırdı,
ikinci kez aday oldu. O bastonun uğuruna hala inananlar var.
Ancak gelinen noktada işler zora girdi. Papaz her zaman pilav yemez.
Önce il başkanı, arkasından da az sonra bahsedeceğimiz yeni olay, beni
doğrular nitelikte.
Egenin Sesi İnternet sitesinde,
Sinan Kara imzasıyla yayınlanan “İzmir’den
Kılıçdaroğlu’na: Torpil Mektubu” başlıklı yazıda;
“Adı Büyük İzmir Balkan
Platformu olan ve henüz birkaç gün önce kurulan bir platform, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hitaben bir “Torpil Mektubu” yazmış.
Özetle, platform yöneticileri üç büyük ilçenin Belediye Başkanlık makamını,
şimdiden bir güzel dizayn etme çabasına girişmişler.” Denilmektedir.
Şimdi denebilir ki, “Efendim bu
tür dernek veya STK’lar bazı adaylar konusunda siyasi partilere öneride
bulunabilirler. Ne var bunda?”
Burada ilginç olan noktalar şunlar:
1-Derneğin Genel Başkanı,
Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağlı bir kamu kuruluşu olan ESHOT’ta Daire
Başkanı.
2-Üç ilçe için ismi zikredilen adaylar, adeta Kocaoğlu’nun ağzının içine bakan, “Emret Büyük Başkanım” derecesinde ‘emir ve komuta zincirinin’
insanları!
Önce bu aday adaylarının söz konusu
ilçelere atanması netleşecek, akabinde ve detayında onlar çıkıp “Aziz Abi yoksa biz de eksiğiz”
diyecekler.
Bütün bu dolambaçlı
girişimlerin sonunda yine aynı noktaya geliyoruz: Aziz Abi zorda ve dipten
gelen bir dalgadan, hatta neredeyse daha dün kurulmuş, bürokratının güdümündeki
bir dernekten medet umar durumdadır.
Yani belli ki, Kocaoğlu
‘yukarıdan’ umudunu kesmiştir.
O nedenle iş tersine dönmüş, ondan medet umanlar, O’na destek olma çabasına
sokulmuştur.
Belli ki sözkonusu torpil mektubundan da hem bilgisi, hem de dahli vardır.
Aksini düşünmek “Belediyede çalışan
bir daire başkanı, bilgisi dışında Büyükşehir Başkanına referans olmuştur”
anlamına gelir.
Ki, bu kadar saf insanların bu
dünyada yaşıyor olabileceğine inanmak güç…
Şimdi kimileri çıkıp “Madem çok
biliyorsun, Aziz Abinin yerinde sen olsan ne yapardın, onu söyle”
diyebilirler.
Hemen kendimi Aziz Abi’nin yerine koyuyorum ve söylüyorum:
Tam 65 yaşındayım. Öyle ya da böyle on yıldır Büyükşehir belediye başkanıyım.
Dört milyon nüfuslu bir kentin bütün yükü üzerimde. Üstüne bir de Bütünşehir
Yasasıyla Kınık’tan Bergama’ya koca bir bölge bana bağlanıyor.
Diyelim ki tekrar aday oldum ve kazandım. Dönemim bittiğinde 70 yaşında olacağım Allah ömür verirse.
Üstelik bir de 397 yılla
yargılanıyorum…
Değer mi?
Param-pulum varken, onursal makamları da yeterince tatmışken, gidip dünyayı gezip dolaşacağıma Machu
Picchu’yu, Aztekleri, Mayaları ziyaret edeceğime, neden siyasetin bin bir
aldatmacalı labirentlerinde dolaşayım?
Üstelik gözümün arkada kalacağı
bir durum da yok. Huzur içinde çeker giderim…
BÜYÜKŞEHİR ADAYI KİM OLUR.
Genel Merkez çevresinden gelen bilgilere göre, Kılıçdaroğlu her olasılığı değerlendiriyor.
Kocaoğlu’nun hukuki durumunu incelettiği hukukçular “Kesinlikle ceza alır” noktasındalar. Çünkü iki ve üç numaraların
hapis yattığı bir davada, bir numaranın hiç ceza almaması olanaksız gibi
görünmekte. Bu durumda, Aziz Kocaoğlu, yargılandığı 397 yıllık davadan % 1 ceza
alsa dahi, sorun teşkil edecektir.
Sonuç olarak diğer bütün
nitelikleri, kalifikasyonu, sağ siyasetten gelen ve CHP’de başarılı bir
vekillik dönemi sergileyen Aytun Çıray, yine aday adayları arasında ön plana
çıkmaktadır.
30 Kasım’da genel başkanla
birlikte ABD gezisine katılacak olması da bu anlamda manidar görünmektedir.
Bekleyelim, görelim.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: