BÜTÜNŞEHİR YASA TASARISI ÜZERİNE
Yayınlanma :
29.10.2012 21:22


Bakanlar Kurulu tarafından
hazırlanan yasa tasarısı ile yerel yönetimlerin idari yapısında değişikliğe
gidilmesi düşünülmektedir. Yasa tarsısını baştan sona kadar dikkatlice okudum.
Hem bir hukukçu ve hem de İl Özel İdaresi’nin karar organı olan İl Genel
Meclisi’nin bir üyesi olarak konu hakkında her türlü siyasi mülahazanın
ötesinde bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Öncelikle, böyle bir
değişikliğe ihtiyaç var mıdır ? Evet, bence bir değişiklik yapılması gerektiği
çok açık bir şekilde ortadadır.
Yerel yönetimlerin hangi
tüzel kişilerden oluştuğu Anayasamızın 127’nci maddesinde gösterilmiştir.
Bunlar Belediyeler, İl Özel İdareleri ve köyler.
Bu üç yerel yönetim
kuruluşu içinde köyler, yapı ve yönetim şekilleri açısından diğer iki yerel
yönetim kuruluşundan farklıdır. Buna karşın, Belediyeler ile İl Özel İdareleri
organizasyon yapıları ve yönetim şekilleri açısından birbirine çok benzerdirler.
Bu tasarı zamanına kadar
ana ayrım Belediyelerin mücavir alan içinde, İl Özel İdareleri’nin ise hem
mücavir alan içinde ve hem de mücavir alan dışında mülki sınırlar içinde
yetkili ve görevli olduğu yönünde idi.
5302 sayılı yasada sayılan
İl Özel İdarelerinin görev ve yetkilerine baktığımızda, bu görev ve yetkilerin
tanımlamasının açık olmadığı, merkezi idarenin de görev ve yetki alanlarına
girebilecek geniş bir alanın olduğunu görmekteyiz.
Bunun sonucu olarak,
Belediyelerin görev ve yetki alanlarına giren konuların bir kısmı merkezi idare
tarafından İl Özel İdareler eli ile yerine getirilebilmektedir. Bu da
göstermektedir ki, yerele hizmet veren
Belediyelere rakip olarak, merkezi idarenin yerelde temsilcisi olan Vali’nin
başkanlığını yaptığı İl Özel İdareler yerelde çift başlılığa sebebiyet
vermektedir.
Bir tarafta yerel halkın oyları ile seçilmiş bir
Belediye Başkanı, diğer tarafta merkezi hükümetin ataması ile gelen Vali…
Valinin başkanlığını
yaptığı İl Özel İdaresi’nde karar organı olan İl Genel Meclisi’nin üyeleri,
yerel halkın oyları ile seçilerek görevlerini yürütmektedirler. Ancak, İl Genel Meclisinin görev ve yetkilerini,
İl Özel İdaresi’nin görev ve yetkileri ile kıyasladığımızda, son derece sınırlı
ve dar bir alana sıkışmış olduğunu söylemek mümkündür.
İl Genel Meclisinin ve,
görev ve yetkileri son derece sınırlı olan Encümenlerin görev ve yetkileri
dışında kalan son derece geniş bir alanda Valinin görevli ve yetkili olduğunu
söylemek mümkündür.
İzmir İl Genel Meclisi’nin
seçilerek gelmiş Meclis Başkanının bu yasa tasarısı hakkında, başkanı olduğu
mecliste basın açıklaması yapmasına Vali tarafından izin verilmediğini ve
meclis başkanının salonu açtıramadığını düşündüğümüzde, İl Genel Meclisi’nde
ezici bir şekilde sayısal üstünlüğe sahip olmanızın İl Özel İdaresi’nde iktidar
olduğunuz anlamına gelmediğini çok açık bir şekilde gözler önüne sermiştir.
Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü’nün 2005 yılında kapatılarak görev ve yetkilerinin İl Özel
İdarelerine devredilmesinden sonra İl Genel Meclisi üyeleri, İl Özel
İdaresi’nin görev ve yetkilerini köylere hizmet olarak tanımlayarak neredeyse
sadece bu alanda çalışmaya başlamışlardır.
Ancak, bundan sonra yine
2005 yılında çıkarılan İl Özel İdaresi Kanunu ile hem İl Özel İdaresi’nin ve
hem de özellikle bu kuruma seçimle gelmiş meclis üyelerinin görev ve
yetkilerinin tırpanlandığını görmemiz gerekir.
Bu hali ile yerelde çift başlılığın sona erdirilerek,
İl Özel İdaresi’nin görev ve yetkilerinin seçimle başa gelmiş olan Belediyelere
devredilmesi, bence demokrasinin bir gereğidir.
Tasarıyı bu yönü ile doğru
bulduğumu söylemek isterim. Yine tasarıda, Belediyelerin yaptığı yatırım ve
hizmetler hakkında tüzel kişiliği haiz “Yatırım
İzleme Ve Koordinasyon Merkezi” kurulması, üniter devlet mantığının bir
göstergesidir. Ancak, bu kurumun görev ve yetkileri son derece geniştir. Her
türlü siyasi mülahazadan uzak olmak kaydıyla, bu kurumun devlet adamı mantığını
özümsemiş kişilerden teşekkül ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ancak, Türkiye’de yerel
yönetimlerin özerkliği noktasında son derece sıkıntılar olduğunu söylememiz
gerekir. En önemli sıkıntı idari ve mali
vesayetin son derece geniş olması, yani katı bir merkezi idare ağırlığının
olmasıdır. Dolayısıyla, merkezi idarenin bu ağırlığı sebebiyle yerel
yönetimler hizmet üretmede sıkıntı yaşamaktadır.
Bu nedenle, öncelikle seçimle gelen kişiler nasıl Türkiye’yi
yönetiyorlarsa, yine seçimle gelen kişiler yereli yönetmelidir. Zira,
yerelin tercihi bu yöndedir. Bu doğrultuda, merkezi idarenin güvenlik, sağlık
ve eğitim dışında kalan İl Müdürlüklerinin amirinin Belediye Başkanı olması ve
Belediyelerin görev ve yetkilerinin arttırılması gerektiğini düşünüyorum.
Yani, merkezi idaredeki
yönetim şeklinin yerelde de olması gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki, Yasama =
Belediye Meclisi, Yürütme = Belediye Başkanı ve Encümen, Cumhurbaşkanı = Vali…
Tasarı ile Büyükşehir
Belediyelerinin gelirleri arttırılmış ise de, İl Özel İdarelerinin bir kısım
görev ve yetkilerinin Büyükşehir Belediyelerine devredildiğini düşündüğümüzde,
yetersiz bir arttırım olduğunu söylemek mümkündür. Belediyelerin gelirlerinin
daha fazla arttırılması ve sorumluluk alanlarının daha da genişletilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Yine, yasanın bir diğer
eksiği de, İl Özel İdarelerinin sadece Büyükşehir Belediyelerinde kaldırılmış
olmasıdır. Bence bu durum diğer illerde yukarıda belirttiğim mahzurların devamı
demektir. İl Özel İdarelerinin tüm Türkiye’de kaldırılarak, görev ve
yetkilerinin Belediyelere devredilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Zira,
Türkiye’nin 08.05.1991 tarihinde kabul ettiği Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartı da bunu istemektedir…
Bu
arada, mali kaynakları ile, değil
yatırım yapmak, cari giderlerini dahi ödemekte çok önemli sıkıntılar yaşayan
Belde Belediyelerinin kapatılmasını da doğru buluyorum. Bu sıkıntıları
yaşayan Belde Belediyesi sayısının yüzde 95’lere ulaştığını düşündüğümüzde
kapatılma kararının yerinde olduğunu söylemek mümkündür. Bütçe ve imkanları
daha güçlü olan Belediyeler tarafından Beldelere hizmet verilmesi bence yerinde
olacaktır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: