CHP ve İktidar Alternatifi Olma Sorunu

Kendisini “ Kürt sorunu konusunda çalışan bir siyaset sosyologu ” olarak tanımlayan Toros Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Özer, geçen haftalarda özel gündemle toplanan CHP MYK’sına “ CHP ve İktidar alternatifi olma sorunu” başlıklı bir sunum yaptı.  
Bu sunumun, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununun çözümü için “ toplumsal mutabakat ” ve “ akil insanlar komisyonu ” önerilerini Meclis Başkanına götürmeden önce yapılmış olması önemlidir.
Prof.Dr.Ahmet Özer, sunduğu raporda CHP’ne, iktidar olabilmesi için üç konuda cesur adım atmasını öneriyor.
·        Kürtlerle barışmak.
·        Varoşlarla barışmak.
·        Mütedeyyin Müslümanlarla barışmak.
Prof. Dr. Ahmet Özer’e göre; ağırlıklı olarak CHP’ye oy vermeyen bu kesimlere yönelik boş laf değil cesur projelerin üretilmesi lazımdır.
Kürt meselesinde “ bölünme paranoyasından sıyrılmalı” , “ iyi niyet ortaya konulmalı “, “ empati yapılmalı “, “ barış dili kullanılarak demokratik çözüm önerilmeli”
Dine yaklaşım ve mütedeyyin Müslümanlar konusunda “yeni politikalar geliştirilmeli.”
“Emek-Sermaye çelişkisi öne çıkarılarak” varoşlardan oy alınmalı.
Prof. Dr. Ahmet Özer’in CHP’nin iktidar yolunu açmak için önerdiği üç cesur adım önerisini isabetli buluyorum.
Prof. Dr. Ahmet Özer;  Partinin geleneksel oy tabanını oluşturan , eğitim ve gelir düzeyi  ortalamanın üstünde, bölünme ve şeriat endişesi taşıyan, kent soylu orta sınıfın partiyi iktidar yapmaya yetmediğini,  “endişeli modernler” diye tanımladığı bu kitlenin partinin ortak aklını etkileyerek değişim taleplerinin önünde bariyer oluşturduğunu söylemektedir.
Prof. Dr. Ahmet Özer; raporunda “açılım, değişim yaparsam bu taban benden kopar” diye endişe eden CHP yönetimine endişeye mahal yok diyor. Referandumda Sayın Kılıçdaroğlu’nun “ Genel af, başörtüsü, özerklik şartı ” demesine rağmen bu tabandan bir oy kaymasının olmadığını söylemektedir.
Prof. Dr. Ahmet Özer’in raporunda; “parti programının yenilenmesi” ve “milliyetçilik yerine küresel vizyon temelinde hareket edilmesi” gibi önerilerde var.
Değerli dostlar, kongrelerde adaylardan “ CHP’yi iktidar Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nu Başbakan yapacağız” cümlesini çok sık duyduğunuzu biliyorum. Ne yazık ki bu sözün retorik olmaktan öte bir anlam ifade etmediğini de biliyorsunuzdur. Ben bu sözü hep temenni olarak kabul ettim.
Bu cümlenin içinin doldurulması partinin neden iktidar olamıyoruz? Sorusuna gerçekçi bir yanıt araması ile mümkündür.
Oylarımızı çaldılar, paranoya ve komedisinden kurtularak, gerçek nedenler üzerine yoğunlaşarak, gerçek, makul ve bilimsel yanıtlar bulunmalıdır.
Prof. Dr. Ahmet Özer’in MYK’na sunduğu rapor bu sürece  katkı sunacak önemli çalışmalardan biri olabilir. Kuşkusuz sadece Prof. Dr Ahmet Özer’in rapor ve önerileri ile yetinilmesi mümkün değildir.
Partinin, değişim sürecine katkı sunacak her türlü fikirsel üretime çok ihtiyacı vardır ve buna mecburdur.
Parti örgütleri başta olmak üzere; kendini sorumlu hisseden tüm kişi ve kuruluşlara bu süreç açık olmalı ve bu sürece yapılacak katkılar teşvik edilmelidir.
Değerli dostlar, Yeni CHP söyleminden önemli ölçüde rahatsız olan ve bunu yüksek perdeden dile getiren her kademedeki parti üyelerinin mevcudiyeti biliniyor.
Sayın genel başkanın katılmadığı geçen haftaki gurup toplantısında; partinin, yeni anayasa ve Kürt sorunu konusundaki çizgisinden memnun olmayan milletvekillerinin eleştirilerini basından izledik.
Eleştiri ve rahatsızlıklarını dile getirenler kadar getirmeyenlerin ya da değişik gerekçelerle henüz getiremeyenlerinde varlığı malumdur.
Partinin yeni programının yazılımı ve programın örgütler tarafından tartışılmaya başlaması ile bu sürecin daha da ısınacağı ve tartışmaların şiddetinin artacağı aşikârdır.
Son sözü baştan söylemeliyim ki: bu tartışmalar sağlıklıdır ve partinin menfaatinedir.
Monarşiyi yıkıp Cumhuriyeti kuran devrimci bir partinin kendini yenileyememesi ve tarihsel gelişimin momentini yakalayamaması en büyük garabettir.
Partinin kuruluşundan bugüne kadarki ideolojik hattına baktığımızda yenilenmenin ve değişimin birçok örneğini görebiliriz.
“Ne yoksulluk ne baskı / Ne ezilen ne ezen / İnsanca hakça bir düzen”, “ toprak işleyenin / su kullananın “ sloganları ile seçim meydanlarını inleten Bülent Ecevit, solun en temel tezlerini parti politikası olarak ete kemiğe büründürmemişmidir?
Peki, işçi sınıfı ideoloji olan Marksizmin içinden doğan ama ondan farklılaşan Sosyal Demokrasiyi programına alarak yoluna devam etmek radikal bir değişim değil de nedir?
Kuruluşunda sosyal demokrasi mi vardı bu partide?
Ben umut ediyorum ve etmek istiyorum partideki değişim süreci, partinin merkezindeki, sağındaki solundaki tüm değerler tarafından sahiplenerek yürütülsün.
Partinin iktidar olmasını talep eden herkes bu değişimin bir parçası olsun ve katkı sunsun.
Sayın Prof. Dr. Ahmet Özer’in raporundaki üç önemli sorun bu partinin iktidarı için kafa yoran herkesin gündeminde olan sorunlardır.
Bu sorunlar Sayın Ahmet Özer söylüyor diye yoktur. Bu sorunlar olduğu için akil ve namuslu bir akademisyen kimliği ile Sayın Ahmet Özer bu sorunları dile getirmektedir.
Yokmuş gibi yaparak, sağından solundan dolaşarak bu sorunlardan kurtulmanın mümkünü yoktur.
Bu sorunlar bu ülkenin sorunlarıdır.
Bu sorunlar bu ülkedeki insanların sorunlarıdır.
Bu sorunlar bu ülkedeki vatandaşlarımızın sorunlarıdır.
Kimsenin gidecek başka bir ülkesi yoktur.
Hepimiz bu ülkede yaşayacağız.
Hepimiz bu ülkede özgür, eşit, adil, güvenli ve gönenç içinde yaşayacağız.
Vekil, asilin sorunlarına bigâne kalamaz.  
Siyaset yapan her kişi ve kurum bu sorunlarla yüzleşmek zorundadır.
CHP ve CHP’lilerde bu yüzleşmeden vareste değildir.