CHP ve Sosyal Demokrasi ( 1 )
Yayınlanma :
22.08.2012 21:47


Değerli Dostlar, 19 Ağustos tarihli Sabah gazetesinde M.Şükrü
Hanioğlu’nun “CHP geçmişini
ne yapmalı” başlıklı yazısını okudum.
Yazar CHP’nin tarihsel kökleri ve kuruluş ideolojisi dolayısıyla çağdaş sosyal
demokrat bir parti olmasının zorluklarına işaret ediyor.
Yazar,
okuyucularının “CHP'nin
sosyal demokrat bir parti haline gelebilmesinin ön koşulunun bir geçmiş redd-i
mirâsı” olup
olmadığının tartışılmasını istediklerini yazıyor.
Sayın M.Şükrü Hanioğlu, İngiliz İşçi Partisi’ndeki ideolojik değişimi
örnek verirken çok haklı olarak İngiliz İşçi Partisinin, “armuttan elma çıkarmaya çalışmadığını armuda aşı
yaptığını” söylüyor.
Yazar,
CHP’nin sorununu ise; “sol ve sosyal demokrat olma arzusunu dile getiren bir
siyasî partinin, kişi kültüne dayalı otokratik modernleşmeci, seçkinci ve
milliyetçilik vurguları son derece kuvvetli bir ideolojiyi sosyal demokrasinin
geçmişi olarak sunmaya çalışmasıdır” diye tarif ediyor.
Yazar
çözüm olarak; “Dolayısıyla yapılması gereken bu geçmişin bir altın çağ, her
türlü siyasetinin de bir seküler asr-ı saadet uygulaması olduğunu savunmak ya
da bu geçmişle sürekli kavgayı siyaset haline getirmek” olmadığını söylüyor.
"altın çağdaşlaştırma" ile "redd-i
mirâs" tercihlerinin bir kenara
bırakılarak, CHP’nin “geçmişini tarihselleştirmesi” ve “soğukkanlı
olarak yaklaşabildiği tarihinden günümüzdeki ideallerini üretmeye çalışmaması” gerektiğini söyleyerek yazısını bitiriyor.
Bu
konuları tartıştığımız yoldaşlarım ve dostlarım
bilirler. CHP ve Sosyal Demokrasi meselesi benim kafamı meşgul eden birincil
önemdeki bir sorundur.
Gerçek
şu ki bu sadece benim kafamı meşgul etmiyor. Genel merkezde partinin yeni
program taslağı üzerinde çalışan başta Sayın Sencer Ayata olmak üzere o heyetin
de kafasını meşgul ediyor olmalı. Tabiî ki hiç kuşkusuz Sayın Kılıçdaroğlu’nu
da.
İşte bu yüzden sosyal
demokrat literatürün parti kamuoyunda okunması ve sosyal demokrasinin
tartışılması ve içselleştirilmesi için Phoenix yayınevine 7 adet kitap sipariş
edildi ve bunun 5’i basıldı. Sayın Kılıçdaroğlu, bu kitapları partililere
özellikle tavsiye ediyor.
Sevgili
Dostlar, önümüzdeki süreçte CHP’nin yeni program taslağı hazırlanıp, tartışılmak üzere örgütlere yollandığında bugünkü
yazıma konu olan mesele daha geniş bir partili tarafından tartışılır olacaktır.
Avrupa’daki
sosyal demokrat partilerdekine benzer bir program tartışması sürecinin CHP’de de yaşanacağına olan iyimser yaklaşımımı bir
umut olarak da taşıyorum.
Şimdi
Sayın Hanioğlu’nun, “armuttan elma çıkarma” ironisine gelince; aklıma
“Urfa’da Oxford vardı da biz mi
okumadık”
tekerlemesi geliverdi. Almanya ve İngiltere ile dönemin özgün koşulları dikkate
alınmadan yapılan bir karşılaştırmanın bizi sağlıklı sonuçlara götürmeyeceğini
vurgulamak için bu örneği verdim.
Alman
Sosyal Demokrat Partisi dünyanın en eski sosyal
demokrat partisidir. 1869 Ağustosunda Eisenach’ta yapılan kongre ile kurulmuş
ve kongreye August Bebel tarafından sunulan taslak parti programı olarak kabul
edilmiştir.
Karl
Marks ve Frederich Engels tarafından 1848 de Londra’da yayımlanan “Komünist Manifesto” SPD’nin ilk ve
en önemli programatik belgeleri arasında yer almaktadır. Deniz Kavukçuoğlu “sosyal demokraside temel eğilimler” isimli kitabında, “Alman
sosyal demokrasisinin resmi tarihi sosyalizmin bu iki kuramcısının temel
tarihsel yapıtı ile başlamaktadır” diye yazar.
CHP
1920 yılında kurulan bir parti. Milli Kurtuluş
savaşının içinden çıkan ve o savaşı yürüten kadrolarca kurulan bir parti. Sınıfsal
tabanı, asker, bürokrat, ticaret erbabı ve toprak ağalarına dayanmaktadır.
1920’lerde
Türkiye’de bir işçi sınıfından ve sendikal örgütlenmeden söz etmek de mümkün değildir.
İngiltere’deki gibi metalurji
sektörü ve orada yoğunlaşan işçi sınıfını Türkiye’de görebilmek için daha 50
yıl beklememiz gerekiyordu.
Keza
Almanya’daki sanayileşmenin yarattığı işçi sınıfı ve çok güçlü sendikal
örgütlenmeden doğan SPD’nin sınıfsal haklar için verdiği mücadele onu iktidara
taşıyacak kadar güçlüydü.
“zincirlerinden başka
kaybedecek hiçbir şeyi olmayan” proletaryanın yoksunluğu 1920’lerde
Türkiye’de sınıf mücadelesi ekseninde bir işçi sınıfı partisi ve onun sendikal
örgütlenmesinin önündeki en büyük engeldi.
Daha
1890 yılında yapılan seçimlerde SPD 1.477.000 oy almayı
başarabilmiş bir parti idi. SPD, 1884 seçimlerinde 550.000 oy aldığında
Frederich Engels “kesin zafere ne zaman ulaşabileceğini hesaplamak
matematiksel olarak daha şimdiden mümkün” diye
yazabilmiştir.
Avrupa’da
ki Sosyal Demokrat Partiler ile CHP’nin bu anlamda bir mukayesesini yapmak
katiyen mümkün değildir. Doğru da değildir,
şartta değildir.
Türkiye’de
neden bir sosyal demokrat parti olamadı sorusunun
yanıtını tüm sosyal demokratlar, sosyalistler ve komünistler aramalıdır. Bu
tartışmanın yararına çok inanıyorum. Bu tartışma yapılmalıdır. Bu konuda
akademik birikimi olanların yazıları ile bu süreci beslemelerinin ve katkı
koymalarının değeri tartışılamaz.
Türkiye’de
klasik anlamda bir sosyal demokrat partinin var olmaması, kuruluş özü itibari ile
sosyal demokrat olmayan bir partinin gelişim sürecinin bir yerinde ben sosyal
demokratım diye kendini tanımlamasına da engel değildir. Engel olmamalıdır.
Aslolan
kendini sosyal demokrat olarak tanımladığı
andan itibaren sosyal demokrasinin evrensel ilkelerine olan sadakati ve o
ilkeler doğrultusunda siyaset yapma becerisidir.
Bugün
Avrupa’daki sosyal demokrat partilerin geldiği ideolojik
çizgi onları var eden başlangıç ideolojisi ile ne kadar örtüşüyor ona da bakmak
lazım.
Durum
böyle olunca CHP’nin Sosyal Demokrasiyi ideolojinin temel ekseni yapmak
istemesi mutlaka desteklenmeli ve başarılı olması arzulanmalıdır.
Bu
sadece CHP’nin değil Türkiye’nin de
kazancıdır.
Devamı gelecek yazıda.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: