İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için Tevfik Göksu'nun adının konuşulurken Murat Kurum'un aday olarak açıklanması, Ankara için de Turgut Altınok'un adının geçmesi siyasi kulisleri hareketlendirdi. Gazeteciler Ahmet Nesin ile Serdar Öztürk de "Devlet Bahçeli AKP'nin Adayına Hazır mı?" diye sordu.
Ahmet Nesin, "Şaşıran yok İstanbul Belediye Başkanı için. Şaşırmamaları normal Serdar dahil olmak üzere çünkü biz böyle bir siyasete alıştık. Nasıl bir siyasete alıştık? Aylarca bu kanal, bu siyasiler Tevfik Göksu'yu hazırladılar. Tevfik Göksu meclisin AKP Başkanı olduğu için belediye meclisinin AKP başkanı olduğu için televizyona çıkmadı. Erdoğan'ın adayı olduğu için televizyonlara çıktı. İstanbul nasıl düzelir, Ekrem İmamoğlu nasıl kötü bir başkan? Nasıl hiçbir şey yapmıyor? Nasıl İngiltere'yle görüşüyor? Nasıl işte tatile gidiyor falan filan. Bunların her hepsinin hesabı Tevfik Göksu'dan soruldu. Ne zamana kadar? Bir ay öncesine kadar. Sonra hatta anketler yapıldı Tevfik Göksu'nun Murat Kurum'u geçiyordu bir dönem. Tevfik Göksu ya da damat geçiyordu. Damat Ekrem İmamoğlu'na en yakındı ama aday kim oldu? Murat Kurum oldu. Kim şaşırdı? Yani ben siyasetin bu kadar laçka olduğunu bildiğim için şaşırmadım ama bana göre Erdoğan şaşırdı. Hah şimdi soruma geliyorum. Yorumlarımı dinledin. Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı'nı bu kadar donuk, bu kadar hareketsiz, bu kadar suratsız başka neden dolayı açıklar acaba Yanlış Erdoğan gördüm." dedi.
"Erdoğan bu yüzden kendisini sıkışmış hissediyor olabilir"
Murat Kurum'un adaylığına ilişkin konuşan gazeteci Serdar Öztürk, "Murat Kurum demek ki AKP içindeki yuvarlakların yani cevizlerin en pürüzsüz olanı imiş ki Erdoğan ben bu bütün cevizler yuvarlaktır ama en yuvarlak cevizi tercih edeyim deyip öyle bir tercihte bulunmuş. Politik olarak. Kendi de ismini açıklarken falan çok heyecanlı değildi. Hatta ben bir ara tabii bir de Hulki Cevizoğlu var. Tevfik Göksu o sahnenin sağındaydı. Bir neşe, bir coşku yoktu, Erdoğan'da da yoktu. Yoktu. Zaten açıkladığı iller arasındaki çoğu hala iktidar tarafından yani AKP tarafından yönetilen yerlerde bir değişiklik benim için Eskişehir adayını açıklarken yaşadım. O İYİ Parti'den seçilip sonra istifa edip AKP'ye geçen milletvekili mevcut Milletvekili. Onu da sanki böyle kimseyi bulamamışlar mecburen. Aday yapmış gibi bir hava vardı. O da bu. Biraz önceki ceviz örneğine uygun bir karakter diye düşündüm. Benim salonda gördüğüm bir ikinci eksiklik Gerçekten çok üzüldüm. Kendisi adına da üzüldüm. Bu yerel seçimlerde maalesef Binali Yıldırım yoktu. Binali Yıldırım'ı artık birçok yerde göremeyeceğiz. O sadece şu anda ak sakallılar heyetinin reisi. O aksakal heyeti de ne yapar? Onu da kimse bilmiyor ya. Ama şu anda üzerinde olan tek sıfat o. Sıradan bir AKP üyesi, eski bir başbakan olmasına rağmen bence Erdoğan pek yanında istemiyor. Öyle görünüyor. Belki Ankara'daki önümüzdeki haftaki yani diğer adayları açıklayacağı lansmanda işte ben Bülent Arınç'ı da göremedim çünkü. Önümüzdeki hafta bir ihtimal olabilir. Önümüzdeki haftaki tanıtımda diye düşünüyorum. Ama büyük bir eksiklikti. Binali Yıldırım. Çünkü her zaman Erdoğan ne zaman istese onu istediği yere muhtar adaylığı da dahil koyuyordu. Hiç sesi çıkmıyordu. Eee demek ki bu yerel seçim öyle sıkışık ki Binali Yıldırım'a bile yer bulamamışlar. Binali Yıldırım'a bile artık ihtiyaç yok. Her yeri kazanacaklar Erdoğan'ın başka sıkıntıları var. Yani fiziksel sıkıntının dışında siyasal anlamda da sıkıntıları gittikçe büyüyor. MHP'nin işte tavrı çok önemli. Biz çok tartışamıyoruz belki ama hem dış bir takım olaylar yani Türkiye'nin dışında gelişen olaylar hem Türk Yerel seçimin dışında gelişen siyasi bir takım olaylar Erdoğan'ın bence canını fazlasıyla sıkıyor. Ve ilk defa Erdoğan sanıyorum bu kadar çaresiz demeyeyim ama daha az alternatifi var önünde. Seçenekleri daha az Bu yüzden kendisini sıkışmış hissediyor olabilir. Ama gördüğüm kadarıyla Erdoğan da özellikle MHP'yle arasında oluşabilecek bir siyasi gerginliği seçimin sonrasına atmış gibi görünüyor. Nereden bunu çıkardım diyeceksiniz Belki konuşuruz. Sinan Ateş davasına bakan savcının cuma günü itibariyle iki aylık sağlık iznine ayrıldığını öğrendik. Yani savcı iki ay dosyanın başında yok. Bu iddianamenin en azından iki ay boyunca yazılamayacağı ya da birtakım dosyayla ilgili yeni gelişmeler yaşanmayacağı anlamına gelir. Demek ki Erdoğan da MHP'yi kızdıran ya da MHP'yi bir nevi köşeye sıkıştıran bu çabasını ertelemiş görünüyor. Bir sorun istemiyor görünüyor. Ama Erdoğan gergin göründüğü kadarıyla. Gergin" dedi.
"Amerika Türkiye ile barışıyor mu?"
Blinken'in Türkiye temaslarına değinen Ahmet Nesin, "Işi ilginç tarafı biz senle hep konuşuyoruz. Blinken ile dün görüşmeden sonra şey diye yorum var. Amerika'yla Türkiye'nin barışması üzerine yorum var. Amerikan gazetelerinde." dedi.
Serdar Öztürk de şöyle devam etti:
"Yani vardır ama bu dediğim gibi yani birçok şeyi bir arada düşündüğünüz zaman öyle Türkiye'nin ya da Türkiye'yle Amerika arasındaki ilişkinin ya da Amerika'nın son dönemde Orta Doğu üzerine kurguladığı yeni oyunun böyle bir görüşmeyle falan değişeceği pek görünmüyor ki. Çünkü öbür tarafta Suudi Arabistan var. Amerika'nın yeni partneri ciddi yatırım yaptığı Ortadoğu'yu artık Suudi Arabistan üzerinden yönetmek gibi bir arzusu var. Amerika Birleşik Devletleri'nin. Hatta Yunanistan'da özellikle NATO aracılığıyla yaptığı askeri yatırımlar, askeri üsler bu yeni konuşlandırma şeklinde hem Amerika Birliği devletlerin hem de NATO'nun Türkiye'yi çok fazla böyle eskisi gibi çok ciddi bir partner olarak görmediği açık. Şimdi birdenbire Dışişleri Bakanı Türkiye'ye geldi diye bundan vazgeçecek durumda olduğunu sanmıyorum. Yani böyle politikaların çok çabuk değişeceğini. Muhtemelen İsveç'in NATO üyeliği üzerine birtakım pazarlıklar noktasında gelmiş olabilir diye düşünüyorum. Bir de hatırlıyorsanız en son geldiğimde Türkiye'ye gönderilecek yani savaş bu nedeniyle işte İsrail'in bombalaması nedeniyle orada ciddi bir sıkıntı vardı. Şimdi Gazze'den Türkiye'ye bir kısım mülteci gelmesi gerekiyordu. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu konuda ciddi bir yardım yapacağını vaat etmişti. Bence bu konular daha fazla gündeme gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nin Suudi Arabistan'dan şu anda vazgeçmesi ya da Yunanistan'da NATO'nun sanki sınırıymış gibi getirip NATO'nun bütün yatırımlarını, çoğu yatırımlarını son dönemde oraya koyması ve İsveç'in de NATO'ya dahil olması Birlikte ve Türkiye'yle hem NATO üzerinden hem de Amerika Birleşik Devletleri üzerinden çok fazla değişen bir şey olacağını düşünmüyorum. Çünkü olsaydı hemen bugün müjde diye işte F16'ların o gereken parçalarını yenileme süreçlerinin bir takım anlaşmalarının yapılacağını Falan söylerlerdi. Türkiye tarafında da maalesef görüşmelerden sonra pek ses çıkmıyor. Erdoğan'ın öyle görünüyor ki önümüzdeki yerel seçimler ve bizim daha önce hep konuştuğumuz yerel seçimlerden sonraki anayasa değişikliği için kendisinin çizdiği stratejide şey yok bu sefer. Ya Amerikan karşıtlığı Avrupa Birliği karşıtlığı pek yer almayacak. Onun yerine başka bir argüman kullanmak üzere öyle geliyor bana. Hatta işte bu Türkiye'deki bir takım mezhepsel ya da ırkçı bir takım yaklaşımlardan da uzak gibi geliyor. Onun yerine Erdoğan öyle görünüyor ki önümüzdeki süreçte daha çok din üzerinden siyaset yapacak ve muhtemelen yerel seçimleri de böyle bir çizginin üzerine oturtarak böyle bir siyaset propaganda düşünüyor. Zaten bunu hazırlıkları da var. Erdoğan'ın önümüzdeki günlerde izleyeceği bu siyasi çizginin biz şimdiden hazırlıklarını yaptığını da görüyoruz. Tabii biz Erdoğan'ın tanıtım toplantısını izledik ama Batman'da yine bir yürüyüş vardı. Hüdapar'ın İzmir'de şey Batman'da. Din, iman, hilafet yürüyüşü vardı. Geçen de anayasaya aykırıydı ama bu anayasa konusu artık şöyle bir bizim de hakkımız var herhalde. Biraz Erdoğan'ın dediğim gibi önümüz aylarda yürüteceği seçim propagandasına ya da seçimin nasıl yürüteceğine dair ipuçlarını veriyor. Yani bu sizin başlattığınız bu televizyon eleştirme ve o televizyon dizileri üzerinden verilmeye çalışılan mesajlar maalesef Erdoğan'ın seçim politikasının da bir nevi deşifre olmasına neden olmuş. Yani ben bugün acaba dedim ya bu dizileri Erdoğan bilerek mi yayınlatıyor yani? Çünkü şimdi düne kadar bir kısım insan bu RTÜK'ün verdiği ceza üzerine bu kızıl goncalardı sanırım. Dizinin adı ona verdiği ceza üzerine bayağı bir tepki göstermişti. Ama birkaç gün bakıyorum. Ya bu dizi hakikaten aslında söylendiği gibi değil. Aksine bir propaganda yapıyor diye yeni yeni uyanmaya başlamışlar. Eskilerin bir atasözü vardır. Uyandı. Balığa gidelim diye. Türkiye'de Fox TV'nin Suudi Arabistan merkezli bir yatırım kuruluşu tarafından satın alındığı söyleniyor. Halü öyleyse durum durum daha da başka bir yere gidiyor demektir yani. O zaman. Fenerbahçe Başkanı'nın çıkıp televizyonda anlattıkları izlemişsinizdir muhtemelen. Bütün o iki, iki buçuk saatlik konuşmanın bana göre pek önemli yeri vardı. O da şey, bundan sonra aday değilim. O mesele."
"MHP'nin İstanbul ve Ankara'da AKP'yi desteklemeyecek gibi bir his var"
MHP'nin İstanbul ve Ankara'da AK Parti7yi desteklemeyeceği yönündeki iddiasını öne süren Ahmet Nesin, "Fenerbahçe bana yaptı yapacağını. Benim adamım Abdülkadir Selvi'yi benden aldı. Bir de hırpalamışlar. Evet çok fena hırpaladılar. Erdoğan bugün çok suratsızdı ama. Ve ilk konuşması adaylardan önceki konuşması ciddi sertti ama o sert sadece muhalefete değildi. Anladığım, hissettiğim kadarıyla. Evet çünkü MHP Ali Yerlikaya olmayınca hep son dönemde yaptığım programlarda da belirtiyorum. İstanbul Ankara'da AKP'yi desteklemeyecek gibi bir his var. Yani Ekrem İmamoğlu'na oy verir mi bilemem ve sandığa gitmemesi AKP'ye kaybettirir" diye ifade etti.
Serdar Öztürk de "Geçen hafta konuşmuştuk. MHP Erdoğan'ı satacak mı diye? Şimdiki görünüşte bu bu mümkün görünüyor. Hatta bugün ben sağ başta yani o İstanbul adayı açıklandıktan sonra herkes çağırıldı sahneye Sahnenin en sağ başında Tevfik Göksu vardı. En sol başında da Süleyman Soylu var. MHP'yle AKP arasını gerdirecek ya da MHP'yle AKP arasındaki gerginliğin ne noktada olduğunu bize gösterecek resmi açıklama var. Gayriresmi olarak biz dünden beri Murat Kurum'la ve Keçiören Belediye Başkanımız Turgut Altınok Ankara'da Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu gayri vesile olarak açıkladılar. Bu açıklama biraz da belki öfkeyi dindirmek içindi. Birkaç siyasi partiye gitti benim bildiğim. Saadet'e de gitti. Diye biliyorum. Yani Saadet dediğim eski Refah Partisi. Ama MHP ülkücü kökenliydi yani. Ama şu anda MHP tarafından çok sevildiğini söyleyemem. Yani MHP'liler şu anda Turgut Altınok'u sevmiyorlar. Aynı şekilde Ankara'nın eski belediye başkanı Melih Gökçek de pek sevmez Turgut Altınok. Onun için Turgut Altınok ismini böyle bir hafta önceden açıklamış olmalarının acaba diyorum biraz kamuoyunu yatıştırmak için mi ya da alıştırmak için mi yapıldı diye düşünüyorum. Zaten dikkat ederseniz belediye başkanlıklarını açıkladıklarında özellikle MHP İl Başkanı'nı da çağırıyorlardı sahneye. Ve çoğunda da MHP'nin il başkanı katıldı O yüzden sanki bir çatlak yokmuş gibi gösteriyorlar ama belli ki AKP'yle MHP arasında bu yerel seçimlerde bir güç bir bilek güreşi olacak. Ve MHP AKP'nin çok da güçlenmesini istemiyor. Ama Erdoğan'ın da yerel seçimlerden sonra bu nikahı bozmak için mahkemeye gitme olasılığı var. Hangi mahkemeye gideceğini bilmiyoruz. Anayasa Mahkemesi'ne giderse farklı sonuç çıkar. Yargıtaya giderse farklı sonuç çıkar. Bu nikah nasıl olacak onu bilmiyorum yani" dedi.
"MHP'yle AKP'nin çok birbirlerine sürtünmeden bir siyaset yapacaklarını düşünüyorum"
AK Parti'nin aday açıkladığı bazı bölgelerde MHP'li yöneticilerin olmadığına dikkat çeken Ahmet Nesin, "Peki Şimdi ona da dikkat ettim. Bazı il başkanı il belediye başkanlığı, büyükşehir belediye başkanları açıklanırken MHP'li İl Başkanı çağrılmadı. Bazılarında çağırıldı. Hepsine de çağrılmadı. O çağrılmayan belediye başkanlıklarında aday mı gösteriyor? Çünkü öyle iller de var" şeklinde konuştu.
Serdar Öztürk de, "Evet kimisinde var ama o illerin hangisi anlaşamadıkları ya da karşılıklı aday çıkaracakları yerler onu bilmiyorum ama mesela MHP'nin de henüz bir aday tanıtımı öyle resmi olarak Olmadı. Muhtemelen önümüzdeki günlerde o da yapacaktır ama onun zaten belli. Mesela Manisa'da AKP aday çıkarmıyor. MHP'nin adayını destekleyecek. Ama AKP Manisa'nın ilçelerinde aday çıkaracak. Onun için bugün Manisa'nın yani büyükşehir Ya da il belediyesi olarak açıklamadı ama ilçeleri olarak muhtemelen önümüzdeki hafta yapılacak Ankara'daki toplantıda. Onları da açıklayacaktır. Yani o konudaki MHP'yle AKP'nin çok birbirlerine sürtünmeden bir siyaset yapacaklarını düşünüyorum. Açıktan aşağı ikisi de siyasi bir kavgayı şu anda göze alacak durumda görünmüyor bana göre." dedi.
Ahmet Nesin ise , "Peki şimdi bekadan dine doğru geçmesi milli görüş ve özümüze dönüş bu milliyetçilik bize pek yaramadı anlamına geliyor olabilir mi?" diye sordu.
Serdar Öztürk de "Bu Saadet Partisi'nin çok da onayladığı bir dine dönüş değil. Erdoğan'ın kullanmaya çalıştığı şey hilafet üzerinden daha önce bunu konuşmuştuk. Yani ılımlı bir şey daha doğrusu ateist bir halife olabilir" diye ifade etti.
Ahmet Nesin ise, "Refah'tan belediye başkanıyken televizyona çıkıp şeriat istediğini söyledi. Yani Erbakan da böyle bir açıklama yoktur ama Erdoğan bu açıklamayı Erbakan'ın başkanlığı altında söyledi" diye cevapladı.
"Erbakan'ın Erdoğan'ı en çok eleştirdiği yönü budur"
Serdar Öztürk, "Erbakan da geçmişte Erdoğan'ı en çok eleştirdiği yönü budur. Yani Milli Görüşçü Değil. Biraz daha şeriatçı olduğu yönünde ki Erdoğan'ın vakti zamanında bu Afgan din adamıyla falan el ele diz dize resimleri çok yayınlandı. Hikmetullah mıydı? Himetullah mıydı? Ona siyasi olarak daha yakın olduğu belli. Mısır'da Sisi olaylarında takındığı tavır belli. Hah Sisi'den demişken bak şimdi. Geçen seçimde Erdoğan ne demişti seçimlerden önce? Ya Sisi'yi seçeceksin ya. Binali'yi seçeceksiniz demişti. Şimdi Binali gitti. Barıştılar o arada. Öpüştüler koklaştılar. İsrail'in başbakanı Netanyahu kaldı." dedi.
Ahmet Nesin ise, "Bu biraz siyaset dışı mı değil mi bilmiyorum. Spikerin orada anons yapan adamın, her kimse beceriksiz belediye başkanı gidecek diye konuşması bu siyaset mi bu? Çok ayıp bir şey değil mi ya?" diye ifade etti.
"Hem AKP'nin hem CHP'nin işinin zor olduğunu düşünüyorum"
Gazeteci Serdar Öztürk, CHP ve AK Parti'de yaşananlara dikkat çekerek şöyle devam etti:
"Erdoğan değil ama bunu söyleyen oradaki spiker söylüyor. Erdoğan'ın yanında dura dura o da o Erdoğanlaşıyor ya yapacak bir şey yok. O da başkanımın hoşuna giderse; dediğim gibi A Haber'den seyrettim. Hiç Cumhurbaşkanı kelimesi duymadım. Başkan Erdoğan diyorlardı yani. Onlar kendilerini başka bir dünyada konumlandırdıkları için söyledikleri şey bu. Ama Erdoğan'ın işte geçen seçimde ya da Cumhurbaşkanlığı seçiminde demek ki yanına HÜDAPAR'ı ve yeni yeniden Refah Partisi'ni almasının tek nedeni bir oy bir oydur demesi değilmiş. Erdoğan hem iki bin yirmi dört yerel seçim hem de iki bin yirmi dört yerel seçimlerden sonraki anayasa değişikliğinde kafasında kurguladığı bir plan var Erdoğan'ın. Ve dediğin gibi Erdoğan sadece yerel seçim üzerine hikayesini yazmıyor şu anda. Evet bugün çok kötü görülebilir. Erdoğan'ın morali bozukmuş gibi görünebilir, suratı asıkmış gibi görünebilir. Ya da çok heyecan yokmuş gibi görünebilir ama tek başına Erdoğan zaten partinin içinde bu kaynama olduğunu biliyor. Yani Erdoğan için yeni bir şey değil bu. Belki de sizin söylediğiniz gibi işte Murat Kurum'un önüne geçebilen anketlerde damadı. Siyaset siyasetin içine atmamasının, atmak istememesinin nedeni belki de bu. Yani damadını henüz kullanmak istemiyor. O argümanın belki başka bir bir şeye saklıyor, başka bir güne saklıyor. O yüzden Erdoğan şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nin özellikle içinde bulunduğu bu karmaşa nedeniyle hem fikri hem adaylık karmaşası nedeniyle yani ideolojik olarak da Cumhuriyet Halk Partisi şu anda biraz sıkıntıda gibi görünüyor. Tam yerini bulamamış yeni yönetim tam bir yer gibi görünüyor. Bir taraftan DEM Partiyle birlikte olmak istiyor ama öbür taraftan müthiş bir korkusu var. Sanki oradan ağır eleştiriler alacak ve bunun bedelini ödeyemeyecek gibi. Ve biraz yine yarım ağız konuşmaya başladı. Önümüzdeki hafta işte Ankara'da Tandoğan'da bir miting düzenliyorlar. Şimdi bu miting önemli. Bu mitingteki kalabalık bu mitingde söylenecek sözler kurulacak cümleler. Cumhuriyet Halk Partisi için ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin yerel yönetimlerle ilgili yeni tavırları için de önemli. Çünkü yani ne yaparsak yapalım son birkaç gündür o Ekrem İmamoğlu'yla Özgür Özel arasındaki tartışmadan bahsediliyor. Gerçi perşembe günü açıklamama nedeni yeni adayları başka bir gerekçe olarak söylendi ama herkes biliyor ki perde arkasında müthiş bir yarış var. Müthiş bir gruplaşma var. O grupların kendi adaylarını aday adaylarını aday yapma şeyleri var. Mesela bugün bunlardan biri Erdoğan şu anda mevcut Aydın milletvekilini aynı zamanda büyükşehir adayı olarak açıkladı. Yani onun açıklanmasının en büyük nedenlerinden biri yapılan anketlerde CHP'nin karşısında en güçlü aday ismi olmasından kaynaklanıyordu. Ama Cumhuriyet Halk Partisi de Aydın Büyükşehir belediye başkanını adayını açıklamayı erteliyor sürekli. Şimdi önümüzdeki hafta yeniden anket yapacaklar mı? Bu anketlerden nasıl sonuç elde edecekler ? Buna karşı nasıl bir tavır takınacaklar? Aday değiştirecekler mi? Yeni bir adayla mı yola çıkacaklar? Buna hepsi belirsizlik içinde Ben her iki siyasi partinin de yani iddialı görünen her iki siyasi partinin de hem AKP'nin hem CHP'nin işinin zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu aday tercihleri sonuçta örgütleri küstürüyor."
"MHP ile ilişkiler çok da iyi yürümüyor'
AK Parti ile MHP arasındaki iddialara değinen Ahmet Nesin, "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde o onu desteklemedi falan filan. Muharrem İnce adayken partinin şu grubu desteklemedi. Bu grubu desteklemedi. AKP'de bunu yaşayacak gibi gözüküyor." dedi. Serdar Öztürk de, "AKP'de bu işler genelde su yüzüne çok sonra çıkıyor. Yani yaşansa da hep içeride kalıyordu ve sonuçta reisin dediği olduğu için" şeklinde cevap verdi.
7 Haziran sonrası AK Parti'nin kaybedişine değinen Ahmet Nesin, "Neden yaşanmadı? Yani çok güzel siyaset yapıyorlar. Hayır hep kazandığı için sonuçta kazanan olduğu için yaşanmadı. Ama kaybetmeye başlayınca yedi Haziran'la beraber sonra da belediye başkanlıkları o her zaman bizim adayımız daha iyiydi diye yapılır" şeklinde konutşruç
Serdar Öztürk de "Sonuçta son Cumhurbaşkanlığı seçiminin de ilk turunda yüzde elli bir alamadınız. Siz de alamadınız yüzde elli bir. Tabii. İkinci turda iki adaydan birinin yüzde elli bir alması kaçınılmazdı zaten. Yani ben onu seçim sonucu olarak değerlendirmiyorum ama ilk turda öyle aranızda bir fark yoktu ve şunu herkes biliyor. Artık reisin eğer anayasa değişmezse reisin son dönemi. Her açıdan siyaseten son dönemi. Yüzde elli bir barajı duruyor. Ciddi bir sorun. MHP'yle ilişkiler çok da iyi yürümüyor" dedi.
"Bahçeli atasözleri ile kurgu yapmayı seviyor'
Gazeteci Serdar Öztürk, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarındak sözlerine dikkat çekti. Meral Akşener'i de Bahçeli ile kıyaslayan Serdar Öztürk, "Ben bunun böyle çok net bir biçimde dillendirileceğini sanmıyorum. Çünkü Devlet Bahçeli'nin genel siyaset tarzının çok uygun değil bu. Devlet Bahçeli genelde biliyorsun böyle atasözsözleriyle kurgu yapmayı seviyor. Ceviz bence on yıl falan siyasi hayatımızda bu ceviz ve yuvarlak hikayesi devam edecek. Daha önce çünkü Bahçeli'nin bu tür literatüre geçmiş sözleri çoktur. Şimdi Devlet Bahçeli'yle Meral Akşener'i birbirinden ayıran önemli özellik bu. Meral Akşener'le Devlet Bahçeli'nin politika yapışı arasındaki en büyük fark bu. Meral Akşener biraz daha paldır küldür politika yapıyor. Belki de o misyonda ya da o çizgide. Ama Devlet Bahçeli biz bildik bileli. Çok sakindir. Üslubuk kolay değişmez. Ama kurduğu cümlelerin içinde ne demek istediğini kırk saat düşünürsünüz. Bir hafta sonra ortaya çıkar. Şimdi biz hala Devlet Bahçeli'nin genel seçimlerden sonra kurduğu cümlenin ne anlama geldiğini daha çözemedik. Yani inşallah Türkiye bir bölünme yaşanmaz derken ne demek istediğini anlayamadık. Onun üzerine kaç tane cümle kurdu? Şimdi en son geldi yuvarlak ve cevize takıldı. Biz daha geçen sene söylediğini çözememişken şimdi ceviz ve yuvarlak üzerine dünya kadar sohbet konusu çıkar yani Ben sosyal medyada görüyorum yani dönen geyikleri. Ama Milliyetçi Hareket Partisi'nin tavrı bu. Erdoğan'ın da tavrı bu. Yani Erdoğan da sanmıyorum Milliyetçi Hareket Partisi'ne karşı ve çok net bir tavır aslında." diye ifade etti.
"Türkiye'nin kaderini çok partili dönemin en zayıf iki partisi belirtiliyor"
Ahmet Nesin, "Hulki Cevizoğlu Eski MHP kökenli. Yani o görüşe yakın Şimdi AK Partili ayrılma olasılıkları var yani bilmiyorum. Evet ya yani iyi bir televizyoncu olarak girdi yaşantımıza. Sonra MHP kökenli olduğunu biraz iyi yazılarından, programlarından. İYİ Parti'ye yanaşır gibi oldu ama ondan önce Ecevit'e yanaştı. Ecevit partinin başkanı oldu ya. E şimdi bunlar doğru siyasetçiler böyle oluyor. Tamam mı? MHP kökenli oluyorsun. Sonra demokratik sola geçiyorsun birdenbire. MHP'den demokratik sola. Sonra İYİ Parti fena mı acaba derken AKP'den milletvekili oluyorsun. Sonra her programa çıktığında ben tabii bir sosyoloji doktoru olarak diye başlıyorsun konuşmaya Yani işte bu sonra da işte ceviz, yuvarlak olayı ortaya çıkıyor. Çözemiyorsun sen.Evet ya yani iyi bir televizyoncu olarak girdi yaşantımıza. Sonra MHP kökenli olduğunu biraz iyi yazılarından, programlarından. İYİ Parti'ye yanaşır gibi oldu ama ondan önce Ecevit'e yanaştı. Ecevit partinin başkanı oldu ya. E şimdi bunlar doğru siyasetçiler böyle oluyor. Tamam mı? MHP kökenli oluyorsun. Sonra demokratik sola geçiyorsun birdenbire. MHP'den demokratik sola. Sonra İYİ Parti fena mı acaba derken AKP'den milletvekili oluyorsun. Sonra her programa çıktığında ben tabii bir sosyoloji doktoru olarak diye başlıyorsun konuşmaya Yani işte bu sonra da işte ceviz, yuvarlak olayı ortaya çıkıyor. Çözemiyorsun sen" şeklinde konuştu.
Hulki Cevizoğlu isminin tartışmalarına değinen Serdar Öztürk, "Yani Huki Cevizoğlu siyaseten buralara gelebilir miydi? Bana bunu tartışıyorlar ama geldi artık. Yapacak bir şey yok yani. Hani biz istemeden nasıl cevizle yuvarlak hayatımıza girdiyse ceviz oldu. Öyle hayatımıza girdi yani. Bundan sonraki benzetmelere dikkat etmek gerekiyor demek ki Çünkü boşuna söylenmiş bir şey değil. Murat Kurum da Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı açıkladıktan sonra bir açıklama yapmış. Şöyle demiş. İstanbul Belediye Başkanı tarihe saygısızlık etmeyecek. Fatih'in karşısında ellerini bağlayacak, boynunu bükecek demiş. Bu Fatih Terim mi Fatih Erbakan mı acaba? Şimdi işte hangisi yani diyorum ya hangisi ne demek istiyor? Şimdi Fatih Terim gitti Yunanistan'a. Bizim hiç bir ilgisi yok. Bir tek seçim kızımızın o dosyasından takip edebiliyoruz hocayı. Fatih Erbakan'ı kastettiyse bu biraz Erdoğan'a haksızlık olmaz mı? Yani benim bildiğim AKP'liler sadece Erdoğan'ın karşısında ellerini bağlarlar, boynunu bükerler. Şimdi Fatih'in karşısında elini bağlayacak, boynunu bükecek. Ne demek bu? Herkes bir siyasi mesaj verir oldu. Çok da anlayabilmiş değilim açıkçası. Ne demek istediğini" dedi.
Ahmet Nesin de, "Ya bu siyaseti nasıl anlayacağız Serdar? Yani Türkiye siyasetini konuşurken MHP'den ayrılan partileri Milli Selamet Partisi'nden ayrılan Erbakan'dan Türkeş'ten ve Erbakan'dan ayrılanları konuşuyoruz. Türkiye'nin kaderini çok partili dönemin en zayıf iki partisi belirliyor şu anda. Farkında mısın? Dört milletvekili, beş milletvekili çıkartıyordu" şeklinde yanıt verdi.
"Hiçbir siyasi partinin adayını önemseyen yok"
Gazeteci Serdar Öztürk, ilk kez halkın siyasetten kopuk bir vaziyette olduğunu söyleyerek Serdar Öztürk, "Herhalde Türkiye'de ilk kez bu kadar halk siyasetten kopuk vaziyette Aday açıklanması kimin olduğu işin sokakta seçime dair." dedi. Ahmet Nesin de "Sokakta İzmir adayını çok önemseyen var mı? Eskiden önemserlerdi ben İzmir'de yaşadım" ifadelerine yer verdi. Hiçbir siyasi partinin adayının önemsenmediğini söyleyen Serdar Öztürk, "Hiç önem yok. Hiç Hiçbir siyasi partinin adayını önemseyen yok" dedi.
Murat Kurum'un adaylığına değinen Ahmet Nesin de, "İstanbul'un yüzde kaçı Murat Kurum için aaa çok iyi oldu diyordur. Ya da Ekrem İmamoğlu için fark etmiyor yani. Taraf tutarak söylemiyorum" şeklinde konuştu.
Fatih Mehmet Maçoğlu'nun Kadıköy Belediye Başkanlığı adaylığını da tartışan gazeteciler, "Bir laf daha var. Taş yerinde ağırdır diye. Bu taşı aldınız götürdünüz" dediler. Serdar Öztürk, "Katılıyorum. Murat Kurum için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önünde toplanıp protesto gösterileri yapanlar varmış. Bu eskiye dönük bakanlığı döneminde mağdur ettiği birtakım bu ne derler ona? Dönüşüm projelerinde haksızlığa uğradıklarını söyleyenler protesto ediyorlarmış. Yani siyasetin siyasetin halkın içinde olması gibi bir şey söz konusu görünmüyor şu anda. Çok değil hiç ilgisi yok. Maçoğlu'nun Tunceli'den Kadıköy'e gelmesi bizim dışımızda bizim sonradan haberimiz oldu diyorlar. Bunu işte bileşenler kendi aralarında karar vermişler. Biz henüz değerlendirme aşamasındayız. Ne yapacağımız konusunda diyorlar ama sonuçta o da başka bir uyanık. Burada bileşen diyor ki demesinin nedeni işte bileşen deyince işin içine giriyor zannediyor insanlar. Hiç ilgisi yok. Şu anda eli rahatlamış en şey siyasi parti. Tunceli konusunda özellikle. Yani bu sol bileşenlerin çok da keyfini bozmamak için DEM ya da daha önceki HDP olabilir. Çok bu işe girmek istemiyorlardı. Saygı duyuyorlardı. Kenarda duruyorlardı bence. Şimdi Tunceli için de çok iddialı bir adayla Tunceli'yi alabilir gibi geliyor bana. Alır gibi geliyor bana yani. Sol birlikteliğin çok da oyun bozanı olmamak için direnmemişti. Ama şimdi Kadıköy'e getirdiniz. Ne olacak ki Kadıköy'de? Yani hem bir taraftan lider sultasına karşı çıkacaksınız. Siyasi partiler lider partisi değildir. Özellikle de sol ve sosyalist partiler, program partisidir diyeceksiniz. Ama ta Tunceli'den alıp Kadıköy'e aday getireceksiniz. Bir laf daha var. Taş yerinde ağırdır diye. Bu taşı aldınız götürdünüz. O zaman gelecek dönem nerede olacak ki acaba? Türkiye'nin nasıl olacak bu? İstanbul'a nasıl yansıyacak? Kadıköy'e nasıl yansıyacak? Büyükşehire nasıl yansıyacak? En azından Maçoğlu gibi birinin bugüne kadar yaptıklarıyla en azından örnek gösterilen birinin şimdi hiçbir seçilemeyecek olması ya da seçilmemesi sonucu ne olacak bu? Kimin yararına daha doğrusu? O zaman niye İYİ Partilileri eleştiriyoruz gibi bir bir şey geliyorum ben yani. Niye İYİ Partilileri eleştiriyorum? Onların da en doğal hakkı diye düşünüyorum yani." dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: