

asırdır Türkiye’nin batısı İzmir’de ikamet eden bir kişiyim.
Terör olaylarının
başladığı ilk günlerde Van’da askerlik görevimi komando olarak yapmaktaydım ve PKK
ya karşı yapılan operasyonda ilk şehitlerden biri bizim birlikten verildi. Ama
o günün yöneticileri olaya birkaç çapulcu bir avuç şaki diye bakıp olayı doğru
temeller üzerine oturtmayıp adeta kan davası güder gibi yaklaştılar olaylara.
Hep bir inkar ve yok sayma vardı ama uluslar arası çalışan örgütler ve
Avrupalılar olayı doğru analiz edip örgütün eylemlerinden ve bölgede oluşan
boşluktan çok iyi faydalandılar.
Önce masum sınır
kaçakçılığı gibi başladı olaylar ama uluslararası bir kara para uyuşturucu
trafiğine dönüştü. Devlet yetkilileri resmi söylemden çıkmadan olaylara askeri
çözümler ararken sürekli bölgede huzursuzluk tetiklendi. Çünkü düzenli
orduların dağdaki terör örgütü mensuplarına karşı şansı yoktu. Garı nizami
harbi bilmiyorlardı.
Önce olağan üstü hal ilan
edildi, Bölge Valiliği kuruldu, korucu sistemi gibi yollar denendi. Fakat her
tedbir olayları bir kat daha karmaşıklaştırdı. Vatandaş örgüt ve devlet
arasında kaldı adeta. Tercih yapmaya zorlandı. Köyler boşaltıldı araziye
çıkamayan köylü şehirlere göçe zorlandı memleketin dağları bombalandı ve
ormanları yakıldı ama kimse bu olayı araştırmak ve doğru teşhisler koymaya
çalışmadı hep olaya militarist bakıldı.
Siyasetçilerde boş
durmadı tabi ölen her kişinin cenazesine sahip çıkıldı fakat sadece karşı
tarafı suçlamak ve yarayı sıcak tutarak kendi menfaatlerini devam ettirmek
için. Şehit cenazeleri üzerinden rant sağlanmaya çalıştı politikacılar. Çünkü
kimse hayat damarını kesmek istemiyordu bu paradoks üzerinden nemalanıyorlardı.
Bu arada birkaç STK
ve vatanını seven kişiler ülkede akan kardeşkanını durdurmak için olayın iç
yüzünü anlamak ve anlatmak istedilerse de bunu yapamadılar. Yaftalandılar, vatan
haini ilan edildiler ve adeta bir linç harekatı yürütüldü barışı isteyenlere
karşı. Mecliste bulunan Kürt millet vekilleri meclisten alınarak ceza evine
konarak hem Türkiye Cumhuriyeti hem de vekiller cezalandırıldı bu vekilleri
meclise taşıyan siyasi irade ise vekillerine sahip çıkmayarak ötekileştirme ve
yok sayma politikalarına hizmet etti. Örgütte bunları kullanarak yandaş ve
sempatizan sayısını hep arttırdı.
Süreci anlamaya çalışan
devlet adamları veya bölge halkından ileri gelenler hep bir şekilde ortadan
kaldırıldı ya faili meçhul ya kaza ya zehirlenme ya da farklı yollardan süreç
hep kesintiye uğratıldı ve taraflar arasında güvensizlik hep sıcak tutuldu. Her
barış konuşulduğunda gizli bir el olaya müdahil olup masumların canı yakıldı ve
sabote edildi barış
Nihayet önce açılım
Sonra Oslo görüşmeleri
Ve İmralı süreci
Aslında bölgenin sorunu
gibi çözümü de içinde
Mesela Mardin her dinden insan var ama kimse kimseye karışmaz varlığı ve kimliği ile kabul eder,
kimse kimsenin dini ve mezhebi ile uğraşmaz. İnsan olarak sever birbirini.
Mesela Urfa her milleten insan vardır. Ama kimse diğerine öteki muamelesi yapmaz Türk, Kürt, Arap, Zaza,
Türkmen, Çerkez birbirin tanır bilir kız alır verir evlilik yapar, kirve olur,
düğününde oynar cenazesinde ağlar ve olduğu gibi kabul eder. Yani onu kendi
kalıplarına sokmaya çalışmaz. Onu yok saymaz başkalaştırmaz. Ötekileştirmez.
Hükümetin yaptıkları
cesurcadır. Muhalefete rağmen kolay yolu bırakıp içeride ve dışarıda barışa
karşı güçleri karşısına alarak, barış görüşmelerine başlaması, irade koyması,
barışın tarafı olması bu yolun önündeki bir çok engeli kaldırmıştır. Halkın
görüşlerini anlamak için; Başbakan bölgeye yaptığı gezilerde kanaat önderleri
ile görüşmesi halkın nabzını tutması ve kararlı duruş sergilemesi Hükümet
politikaları ve atılacak adımlar için halka gitmesi ve Akil adamlar heyetini
oluşturması demokrasi için mükemmel adımlardır. Akil adamlar heyetinin tüm
Türkiye’yi baz alarak yedi bölgede başta STK’lar olmak üzere tüm vatandaşlara
hükümet politikaları anlattığı gibi halkında beklentilerini hükümete taşıyacak
olması katılımcılık ve demokrasi örneğidir.
Devlet resmi politikalarını halka zorla kabul ettirilmek yerine halkın
bulduğu veya hayal ettiği barışı halktan istemesi demokraside bu güne kadar göz
ardı ettiğimiz katılımcılık ve yönetimde söz sahibi olmanın gerçeğidir.
Ve şunu
unutmamalıyız anaların gözyaşlarının milliyeti ırkı ve din olmadığı gibi;
Savaşın
kazananı, Barışın kaybedeni olmaz.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: