Kocaoğlu’nun “çifte standart” isyanı
Yayınlanma :
19.04.2013 20:28


Belediyesi’ne çeşitli gerekçelerle 493 bin TL ceza kesen Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlüğü’nün, son olarak Büyük Kanal Projesi’nde meydana gelen ve İZSU Genel
Müdürlüğü’nün vakit kaybetmeden gerekli çalışmaları başlattığı arıza yüzünden
Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmasına sert tepki gösterdi.
İzmir
Büyükşehir Belediyesi’nin dev bütçelerle gerçekleştirdiği yatırımlarla çevre
konusunda Türkiye’nin “parmakla
gösterilen yerel yönetimi” olduğunu hatırlatan Başkan Kocaoğlu, “Yaptığımız çevre yatırımları nedeniyle
takdir beklemiyoruz ama böylesine bir muameleyi de hiç hak etmediğimizi
düşünüyorum” diye konuştu.
Basın toplantısında Çevre
ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün çifte standart olarak adlandırdığı
uygulamalarını sıralayan Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, bu suç duyurusunun
“bardağı taşıran” son damla olduğunu söyledi. Çevre İl Müdürlüğü’nün,
Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmadan önce de, son 6 ay içinde,
sadece İZSU Genel Müdürlüğü’ne 493 bin liralık idari para cezası kestiğini
hatırlatan Başkan Kocaoğlu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü’ne şu soruları yöneltti:
Hasmane tavrın nedeni ne?
- İlçe ve
beldelere kurduğu arıtma tesisleri ile Gediz, Nif ve Küçük Menderes havzalarını
kirlilikten kurtaran, sahillerimize kirlilik akmasını önleyen;
- Türkiye’deki toplam ileri biyolojik
arıtma kapasitesinin tam dörtte birini İzmir’de kurarak çalıştıran,
- “Yüzülebilir Körfez” için bilim
insanlarıyla yıllardır birlikte çalışarak bu uğurda milyonlarca liralık harcama
yapan,
- Çamur
Çürütme ve Kurutma Tesisi ile Türkiye’nin en önemli çevre projelerinden birine daha
imza atmaya hazırlanan bir yerel yönetime karşı, bırakın teşekkür etmeyi,
böylesine “hasmane” bir tavır sergilemenizin altında yatan neden nedir?”
İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün
çevre konusundaki hassasiyetinin kendi sorumluluk alanlarında neden
göstermediğini de sorgulayarak, cevaplanmasını istediği konuları şöyle
sıraladı:
Gediz’deki kirliliğe karşı neler yaptınız?
“Gediz havzasında dereye
deşarj yapan sanayi kuruluşları hakkında hangi yaptırımları uyguluyorsunuz? Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasının arazisi zehrini
kusmaya devam ederken, “bu kentin çevreden sorumlu 1 numaralı ismi” olarak
lütfen söyleyiniz: Tehlikeli atıkların uzaklaştırılması konusunda ne
yaptınız? Oradaki işletme faaliyetteyken denetlediniz mi? O atıklar bunca yıl
kentin göbeğinde nasıl durdu? Sanayi tesislerinin tehlikeli atıkları için ne
yapıyorsunuz? Nasıl bertaraf ediyorsunuz? İzmir’in Çandarlı sahili mavi bayrak
aldıktan 2 ay sonra 1500 ton petrol çamuru ile kaplandı. Siz burada hangi
işlemi yaptınız? Kirliliğin kaynağını tespit ettiniz mi? Kime hangi cezayı
kestiniz? Söküm tesislerindeki asbestli ve tehlikeli atıklarla ilgili gerekli
denetimleri yaptınız mı? Karaburun’da, Seferihisar’da kurulmak istenen balık
çiftliklerinin oluşturduğu kirlilik tehditlerine karşı ne yaptınız? Mevcut
çiftliklerin yasal uzaklığa taşınması için hangi adımları attınız? Çevre
kirliliği yaratan taş ocaklarına karşı ne yaptınız? İzmir kentinin içme suyunun
yaklaşık yüzde 40’ını karşılayan Tahtalı Barajı koruma alanı sınırında,
yaklaşık 300 bin kişinin içme suyunu karşılamak için planlanan Çamlı
Barajı bölgesinde kurulan altın madenlerinin çevreye zararı konusunda bugüne
kadar ne yaptınız? Bacalarındaki
filtreleri çalıştırmayan sanayi tesislerine karşı hangi yaptırımları
uyguladınız? Neden hala bu kirliliği önleyemiyorsunuz?”
Allah’tan reva mı?
İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu, yaşanan bu olayların kendilerini manen fazlasıyla
yaraladığını belirterek, “Hiç devletin işi yok, İZSU’nun işi yok, böyle
şeylerle uğraşacağız, mesai harcayacağız. Açılan soruşturmalar, bunlara verilen
cevaplar için harcanan kâğıdın parasına bile yazık” diye konuştu.
Yapılanların art niyetli
bir yaklaşımın sonucu olduğunu ifade eden Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti:
“İZSU Genel Müdürlüğümüz,
gece gündüz bu kente içilebilir su vermek, evsel atıkları arıtmak, dere
ıslahlarını yapmak, arıtmaları kurmak ve çalıştırmak için, ağaçlandırma
çalışmalarına destek vermek için canla başla çalışıyor. İZSU birimimize, İzmir
Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına teşekkür ediyorum. Her gün müfettişler,
savunmalar sağ olsunlar eksikliklerini görmüyoruz. Ama sayısı yüzleri aşan
soruşturmalardan, incelemelerden hep yüzümüzün akıyla çıktık. Biz çok büyük bir
sınavdan geçtik ve geçmeye de devam ediyoruz. Bizim Genel Müdürümüz DSİ’de
göreve başlamış, su konusunda yetişmiş, doktora unvanı almış, DSİ’nin en büyük
yatırımları yapılan yerde bölge müdürlüğü yapmış, devletin ve bürokrasinin çok
yakından tanıdığı bir arkadaşımız. Bu yapılanlar Allahtan reva mıdır? Ben niye
ceza yazıldı demiyorum. Bu pencereden, bu saydığım olaylardan hareket eden
kişinin sorgulanmasını istiyorum. Bu yapılanların art niyetli olduğunu, art niyetsiz
bir şekilde bunların hiçbirinin yapılamayacağını söylüyorum. Ben şunu da
istiyorum: Kendi görevi çerçevesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi nasıl
denetleniyorsa, Çevre İl Müdürlüğü de denetlensin. Ak koyun, kara koyun çıksın
ortaya. Dokunulmazlığı mı var? Bağımsız kuruluşlar tarafından denetlensin.
Kendi görevini yapmış mı? İl Müdürlüğü’nün görevi sadece İzmir Büyükşehir
Belediyesi’ne ceza yazmak mıdır?
Bıçak kemiğe dayandı
Para cezalarıyla başlayan
sürecin, artık savcılık boyutuna taşınmasından duyduğu rahatsızlığı dile
getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “İş para boyutu değil;
önce cezaları kesmiş, sonra işi bir boyut daha yukarı taşımış. Savcılığa suç
duyusunda buluyor. Yarın nereye taşıyacak bilmiyorum” diye konuştu. İl müdürlüklerinin
sadece hükümet otoritesini değil, devleti de temsil ettiğini vurgulayan Başkan
Kocaoğlu şöyle devam etti: “Belediye sadece hükümet kurumu değildir. Nüfus
idaresi, Tapu Kadastro, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Danıştay, Yargıtay, bağımsız
yargı, cumhuriyet savcısı aynı zamanda devlet kurumudur, devleti koruyan
kurumlardır. Şimdi bir yöntem uygulanıyor: Eğer bir açığınız varsa, hedefi
başka bir yöne çekiyorsunuz kendinizi kurtarmak için hedef değiştiriyorsunuz.
Çevre İl Müdürlüğü görevini yapmıyor. Büyükşehir’e topu atarak, Büyükşehir’e
ceza keserek, Büyükşehir’i savcılığa vererek kendini aklamaya çalışıyor. Biz
sorgulanmaya hazırız, ama bu Çevre İl Müdürü ne yapmış, ona da bir bakın. Burada
seçilmiş bir belediye başkanı olarak kimseyi yazı yazarak ihbar etmem. Bıçak
kemiğe dayandığı için çıkıp kamuoyunun önünde, bu arkadaşın incelenmesini,
irdelenmesini bütün kurumlardan talep ediyorum. Böyle bir hakkım olduğuna
inanıyorum. Biz ne hatamız varsa zaten çekmeye hazırız.”
Gaziemir’in hesabı soruldu mu?
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü’nün
Gaziemir’de kurşun fabrikasındaki olaylar yaşanırken ilk iki gün ne yaptığını
soran Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti:
“Önce işi İzmir Büyükşehir
Belediyesi’ne yüklemeye çalıştı. Bunun tutar yanı olmadığı için ortadan
kayboldu. Bugün Gaziemir’deki olayla ilgili kim ne yaptı, hangi makam hangi
yetkili kim ne tedbir aldı? Atıkların taşınma maliyetinin 12 milyon lira olduğu
söylendi ve orada bırakıldı. İnsan sağlığı 12 milyon lirayla mı ölçülüyor.
Yetkililer, etkililer, bu işten sorumlular; Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne
bu olayla ilgili ceza kesildi mi, İl Çevre Müdürü sorgulandı mı, savcılığa
verildi mi? Bu konuda tüm yetkililerden bu soruma cevap istiyorum. Biz devlet
terbiyemiz gereği, o konuda hiçbir açıklamada bulunmadık. Gerekli
sağlıklaştırmanın yapılmasını bekledik. Konuşmadık da. Oraya sebep olanlar
kontrol etmeyenler, çevre ve insan sağlığı açısından ihmali olanların hiçbir
yaptırıma tabi olmuyor. Büyük Kanal’da tıkanıklık oluyor, 20-25 gün içinde 3200
ton atık çıkarılıyor. Siz savcılığa başvuruyor ve kendinizi iş yapmış
addediyorsunuz. Eğer İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çevre konusunda ceza
kesiliyorsa, Sayın İl Müdürlüğü’nün baktığı pencereden diğer İl Müdürleri de
bakarsa kimin ne olduğu ortaya çıkar. Sanayi tesislerinin baca emisyonları, taş
ocaklarının ruhsatları vs. birçok konuda yetki bizden alınıp başka kurumlara
verilmiştir. Biz bir yere 1. sınıf GSM vermek için yasaların belirttiği şartları
arıyor, evrakları tamamlanınca veriyoruz. Evrakları tamam olmayanlara GSM
veremiyoruz. Ama 1 hafta içinde İl Çevre Müdürlüğü aynı belgeyi veriyor. 6 ay
içinde tamamlanamayan evraklar ya 1 haftada tamamlanıyor, ya da eksik evrakla
veriliyor. Sözün özü; kim bakarsa baksın, kim yetkiliyse yetkisini kullansın,
Çevre İl Müdürü’nün İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne karşı yaptığı davranışları,
ama yetkilisi ama bakanı bu sözlerimi ihbar kabul etsin, Cumhuriyet Savcılığı
sorsun, Büyükşehir Belediyesi’ne karşı hasmane tutum sergileyen bu vatandaşın,
görevihi sağlıksız kullanan bu adamın hesabını sorsun. Benim isteğim, talebim
budur. Onun görevi, çevre konusundaki başarımıza gölge düşürmek için kurgulamış
bir senaryoyu uygulamak değildir.”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: