

İşaret dili bilmeyen iki sağır ve dilsizin iletişimine döndü
bugünkü ilişkiler. Başlayamamış olanlar dahil. Sessiz çığlıklar var, belli
belirsiz jestler, mimikler... Ama kimin ne deyip ne hissettiği zaman-mekan
sonsuzluğunda saniyelerle geçmişe karışıp bir daha yaşanmamak üzere kaybolup
gidiyor. Ve işin acısı kimse hiçbir şey anlamadan; neler olup bittiği hakkında,
karşıdaki görüntünün elverdiğince kafada dönen duran tahminler, senaryolar
dışında kimsenin bir fikri olmadan öylece bırakılıyor, dağınık kalıyor.
Peki neden?
Çünkü kalbi vakti zamanda bir başkası için çarpmış olanlar
kalp kırıklarını henüz aldırmadığından.
Çünkü "acaba"lar,
"yoksa"lar, "nemelazım"lar, kafanın
içinde serbest uçuş yaptığından.
Çünkü yılların eskitemediği "kaçayım kovalasın"lar, asırlık öğreti "ağır olayım molla desinler"ler
hala geçer akçe zannedildiğinden.
Çünkü "beni
anlasın"lar "beni böyle
kabul etsin"ler fütursuzca kutularından çıkarıldığından.
Çünkü kaderi batasıca "kardan"
insanlarla "ateşten"
insanların temasının nihayeti, aşkın değil fiziğin kurallarına paralel
olduğundan.
Çünkü "gurur"
kalelerini, değil bu insancıklar; Fatihler, Makedon İskenderler gelse
yıkamayacağından.
Çünkü "açık
sözlülüğün" yerini "üstü
kapalıcılık" alalı çok zaman geçtiğinden.
Çünkü bir kere iyice bir kırılıp ağzının payını almış
kalplerin bir dahaki sefere ne cesareti ne de mecali kaldığından.
Çünkü klavye icat olduğundan mertlik bozulduğundan.
Çünkü gençlik ateşiyle kavrulurken hayat sonsuz, seçenekler
sınırsız gibi geldiğinden (Mungan'ın kulakları çınlasın).
Çünkü "saplar"la
"samanlar" “kurtlar”la çakallar” birbirine karıştığından.
Çünkü günü kurtarmak koca bir ömrü kurtarmaktan daha
zahmetsiz olduğundan.
Çünkü "sevilmeden
de sevebilmek" ile "ne
istediğini bilmek" uzun zamandır bizle aynı gemide denk gelemeyip ayrı
ayrı limana ulaştıklarından.
Çünkü çünkü çünkü, böyle uzaaar gider bu liste. Halbuki
konuşabilsek, dertleşebilsek...
Ne çıkar bundan... Korkacak, kaybedecek neyimiz kalmış
yerlerde sürünen "tercihli
yalnızlığımız"dan başka...
Huzur ve umut dolu bir tatil günü diliyorum...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: