

Dombey'nin makalesi şöyle: "Uzun yıllardan beri
Türkiye hakkında sorulan başlıca soru, kendisini Orta Doğu'da evinde mi
hissedeceği, yoksa Avrupa istikametinde adım atmaya devam edip etmeyeceğiydi.
Şimdi ortada yeni bir cevap var: İkisi de değil. Zira Türkiye'nin
iki tarafla da ilişkileri zor bir halde.
Türkiye'nin frenlenemeyen başbakanı Recep Tayyip Erdoğan
en son Birleşmiş Milletler koridorlarında 2011 yılında yürüdüğünde o yıl Mısır,
Tunus ve Libya'da kendisine sevgi gösterilerinde bulunulmuştu.
Ama o zamandan bu yana çok şey değişti.
O sıralarda Türkiye, Orta Doğu'yla artan ticaretin
Avrupa'ya olan bağımlılığını azalttığını söylüyordu. Ama bu yılın ilk yedi
ayında Türkiye'nin Orta Doğu ve Kafkaslara ihracatı %13 oranında düştü.
Ağustos ayında da Birleşik Arap Emirlikleri, Ankara'nın
yıllık 60 milyar doları bulan enerji faturasını düşürmesi için planlanan bir
kömür termik santraline yapacağı 12 milyar dolarlık yatırımı askıya aldığını
açıkladı.
Santralin Türkiye'nin ağır cari hesap açığına da yardımcı
olması planlanıyordu. Enerji Bakanı Taner Yıldız, BAE'nin kararının siyasi
olmadığını umduğunu söyledi.
Ama karar aynen bu olabilir. Türkiye'nin vaktinde
heveslerini yansıttığı Orta Doğu artık Erdoğan için çözümsüz dertlerle dolu
gibi görünüyor. Suriye düşman. İran ve Irak da onun ardından geliyor.
İki Türk Hava Yolları pilotunun kaçırılmasının ardından
Lübnan da gidilmesi yasak bölge ilan edildi.
Dahası, Mısır'daki darbenin ardından bir cephe daha
açıldı. Müslüman Kardeşler'in destekçisi Türkiye daha önce devrik cumhurbaşkanı
Mursi'nin hükümetine 2 milyar dolarlık yardım paketi verileceğini açıklamıştı.
Ama Suudi Arabistan ve Katar şimdi halefi General Sisi'ye
destek çıkıyor.
Sisi hükümeti de Türk pembe dizilerinin artık Mısır'da
yayınlanmayacağını açıklayınca Türk ihracatçılarının hayatı zorlaştı.
Böyle bir durumda BAE'nin 12 milyar dolarlık Türkiye
yatırımını askıya almasına şaşırmamalı.
Avrupa'ya yönelik görünüm de karamsar. Türk polisinin
Haziran ayında protestoları bastırma yönetimini Angela Merkel eleştirdiğinde
Türkiye'nin AB'den sorumlu bakanı Egemen Bağış, Alman başbakanın siyasi
varlığını çantada keklik sanmaması gerektiğini söylemişti.
Merkel'in rahatlıkla yeniden seçilmesine bakılırsa Bağış'ın
tahmini hatalı çıkmış gibi…
Aynı zamanda Bağış yakınlarda Avrupalıların
önyargılarının Türkiye'nin AB'ye girmesini engelleyeceğini söyledi. Ama Bakan'a
göre ülke aynı dönemde Avrupa standartlarına da erişebilecek.
Bazı Türk yetkililer ayrıca 2020 Olimpiyatları'nın
Tokyo'ya verilmesini Avrupalıların saygısızlığı olarak niteledi (Bu ülkeler son
turda oylarını Madrid'den İstanbul'a değiştirmedi).
Bu gelişme, İstanbul'u yeniden tasarlama hayallerinin
kabinde yatan Olimpiyatlar'ı almak için Buenos Aires'e bir uçak dolusu
işadamıyla uçan Başbakan Erdoğan için büyük darbe oldu.
Ne Arap devrimleri, ne de Avrupa'nın içine dönmesi Türk
başbakanın başının altından çıktı.
Baktığı topraklar yakın geçmişte bu kadar çok değiştiyse
bunların nedenlerinin başka yerlerde aranması lazım.
Suudi Arabistan'la iş görüşmeleri devam ediyor. Bu sırada
Ankara üç yıldan sonra gelecek haftalarda Avrupa Birliği'yle görüşmelere devam
etmeye hazırlanıyor.
Ama Erdoğan'ı eleştirenler, hem yurtiçinde hem de
yurtdışında düşmanı sandığı kişilere davranışları yüzünden kendisinin sorunlarının
şiddetlendiğini söylüyor.
Ama ufukta değişim belirtileri de var. Erdoğan, azınlık
haklarını arttıracak ve yurt içinde ve AB'yle gerginlikleri rahatlatabilecek
bir "demokratikleşme paketi" sunmaya hazırlanıyor.
Türkiye ayrıca 2015'de BM Güvenlik Konseyi üyesi olabilme
çabalarına devam ediyor. Bunun oylamanın sonucu ülkenin uluslararası konumunu
gözler önüne serecek.
Ama Türkiye'nin dış siyaset olarak bir kenara atamayacağı
bölgesel sorunları bitmek bilmiyor. Türkiye yarım milyon Suriyeli mülteciye ev
sahipliği yaparken savaş bariz bir şekilde 900 kilometrelik sınırdan taşıyor.
Erdoğan'ın askeri müdahaleden vazgeçen Amerika Birleşik
Devletleri'nin kendisini yüzüstü bıraktığını hissetmesine şaşmamalı.
Buna ek olarak, kendisinin, geçmişte daha iyi anlaştığı
liderlerle görüşebileceği toplantıların yapıldığı New York'a gitmemesine de
şaşmamalı."BBCTÜRKÇE
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: