• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • İZMİR
  • GÜNDEM
  • SİYASET
  • ASAYİŞ
  • SPOR
  • EKONOMİ
  • VİDEO HABER
  • Köşe Yazarları
  • SAĞLIK KÜLTÜR-SANAT EĞİTİM MAGAZİN
  • Ara
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Serdar Öztürk
  3. Erdoğan'ın aday olmama olasılığı ortaya çıkarsa: Yedeği Arınç mı?
Yayınlanma: 20 Haziran 2022 - 10:42

Erdoğan'ın aday olmama olasılığı ortaya çıkarsa: Yedeği Arınç mı?

20 Haziran 2022 - 10:42
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Erdoğan'ın aday olmama olasılığı ortaya çıkarsa: Yedeği Arınç mı?
Serdar Öztürk
Serdar Öztürk

Erken ya da zamanında.
Artık seçim yılına girdik.
Bir yanda altı siyasi partinin bir araya gelmesiyle oluşan millet ittifakı, diğer yanda ise şimdilik AKP ile MHP’nin oluşturduğu cumhur ittifakı.
İlgili herkes altılı masanın adayını tartışıp büyük bir merakla “isim” beklerken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dahil adaylık konusunda sır vermiyorlar.
Cumhur ittifakında ise MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ardından ilk kez geçtiğimiz günlerde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da “kendisini” sahaya sürdü.
Erdoğan’ın adaylığı her ne kadar Anayasa engeline takıldığı söylense de çok şaşırtıcı bir gelişme değil.

Gazeteci büyüğüm Ahmet Nesin ile birlikte Youtube kanalında Cuma günleri birlikte benim de çok eğlendiğim, öğrendiğim ve zevk aldığı sohbetler ediyoruz.
Bu sohbetlerin neredeyse tamamında ve diğer programlarında Ahmet Nesin’in Tayyip Erdoğan’ın yeniden adaylığı konusunda ortaya attığı önemli bir teori var.
Erdoğan aday olmayacak…
Bunu da şöyle açıklıyor:
“Seçimi kazanamayacağını anlayan Tayyip Erdoğan bir yolunu bulup aday olmayacak ya da daha ilerisi aday olsa bile seçime doğru sağlık sorunlarını gerekçe göstererek adaylıktan çekildiğini açıklayacak.”
Pek çok kişi gibi şaşırarak ve şüpheyle yaklaştığım bu teorinin ilk kez Bülent Arınç’ın Demokrasi Vakfı’ndaki konuşmasıyla ciddiye alınması gerektiğini düşündüm.
Çünkü ben de pek çok kişi gibi tanıdığım/bildiğimiz Erdoğan’ın kendisinden başka hiç kimsenin tek adam olmasına fırsat vereceğini düşünmüyordum.

Bülent Arınç’ı 1980’li yılların ortalarından bu yana tanırım.
Refah Partisi’nin Manisa İl Başkanı olarak mütevazi kadrosu ile her seçime girer, aday bulamazsa genellikle kendisi aday olur, çarşı pazar dolaşır oy ister, günün sonunda da Refah Partisi bilindik oyunu alır ama o kaldığı yerden siyasete devam ederdi.
Tıpkı göründüğü gibi kibar, sözünü ölçen/biçen, hatipliği olağanüstü ve Erdoğan’a benzeyen “kindarlık” özelliği ile o zamanların Bülent abisiydi.
Demem odur ki Bülent Arınç Türkiye’de tanınmadan önce Manisa’da epey seçim kaybetmiştir.

Bülent Arınç çekirdekten yetişen milli görüşçülerdendir.
70’li yıllarda Milli Selamet Partisi Manisa Gençlik Kolları Başkanı olarak görev yapmıştır.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tanışıklığı da o yıllara dayanır.
Erdoğan da aynı yıllarda MSP Beyoğlu, ardından da İstanbul İl Gençlik Kolları başkanıdır.

Refah Partisi’nin 1980 askeri darbesinden sonra çekirdek kadrosunu oluşturan isimler ne garip bir rastlantıdır ki bugün CHP’nin kalesi diye tanımlanan İzmir’in Hatay semtindeki Akevler sitesinin içinden yeşermiştir.
Bülent Arınç da bu çekirdek kadronun önemli isimlerindendir.
Bülent Arınç’ın yukarıda saydığım özelliklerinin yanında bir başka özelliği daha vardır.
Arınç durup durduk yere konuşmaz, belden aşağı siyaset yapmaz, siyaseti de inceliklerini bilecek kadar sabırla yapar.
Refah Partisi’nden 1995’e ilk kez milletvekili seçilen Bülent Arınç, Fazilet Parti ve AKP’li dönemleri de eklediğinizde aralıksız on dokuz buçuk yıl milletvekilliği yapmıştır.
Aynı dönemde Başbakan Yardımcılığı ve TBMM Başkanı görevlerini üstlenmiştir.

Bütün bunları Bülent Arınç’ın siyasi kariyerini anımsatmak için yazdım.
Nedeni de gayet açık.
Arınç geçtiğimiz hafta Türk Demokrasi Vakfı’nın düzenlediği toplantıya katıldı.
Burada yaptığı konuşma bir anda Türkiye’nin en önemli gündem maddesi oldu.
Ben de konuşmasını çoğu kişi gibi televizyon haberlerinde dinledim.
“Tatlı su balığı siyasetçileri var. Majestelerinin gazetecileri var. Öksürmenin, bağırmanın zamanıdır. Kral çıplak demenin vaktidir” sözleri öne çıkarıldı ve tartışıldı.
Sözlerinin iktidara ve doğal olarak Erdoğan’a “uyarı” olduğu yazıldı/söylendi.

Kafamdaki soru işaretleri bir anda arttı.
Siyasi tavırlarını bildiğimi sandığım Arınç beni de şaşırtmıştı.
İşin doğrusu nedir acaba diyerek Bülent Arınç’ın Türk Demokrasi Vakfı’nda yaptığı konuşmayı bularak baştan sona izledim.
Yanılmamıştım aslında, tam da bildiğimi düşündüğüm Bülent Arınç konuşmasıydı.
Baştan sona bir kez bile Recep Tayyip Erdoğan’ın adını ağzına almadı.
AKP’nin yönetim kadrosunu eleştirdi, televizyona AKP adına çıkarılar isimleri eleştirdi, AKP adına gazetecilik yapanları eleştirdi ama bütün bunlara neyin neden olduğunu söylemedi.
Neden böyle bir konuşma yapmıştı acaba?

Aklıma 2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri geldi.
O dönem bir gecede Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yayınlanan e-muhtıralar, siyasi gerginlikle dolu günlerdi.
29 Kasım 2021’de Bülent Arınç BBC’den Ece Göksedef’e verdiği röportajda o günleri şöyle anlattı:
“2007’de cumhurbaşkanı adayımız kim olacak diye istişareye geldi. Ben dedim ki siz beş senedir başbakansınız, çok başarılı oldunuz. Eğer gönlünüzden cumhurbaşkanlığını geçiriyorsanız hiç konuşmayalım, benim adayımsın, arkandayım dedim. Ben kendim düşünmüyorum dedim. Bana cevabı şu oldu, (Ben istişare etmeye geldim, henüz karar vermedim.) İstişaremizi yaptık, Abdullah Bey üzerinde karar verdik. 23 Nisan’da bu konuşma, 24 Nisan’da bu açıklamayı yaptı. Tayyip Bey bu konuları çok iyi düşünen, çok iyi hesaplayan bir insandır. Dolayısıyla önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi ne zaman olacak, hangi şartlarda olacak, siyaset nasıl şekillenmiş olacak, buna karar vermesi için bugün çok erken…”
24 Kasım 2020’de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’ndan istifa etmiş Bülent Arınç bir yıl sonra aynen bu cümleleri kuruyordu.
İşte bildiğim Bülent Arınç buydu.
Röportajın tamamı okuduğunuzda Bülent Arınç’ın siyaset yapma şekliyle birlikte aslında Türk Demokrasi Vakfı’nda söylediklerinden pek de farkı olmadığını da görürsünüz.

Bülent Arınç’ın “olay yaratan” konuşmasından sonra ne AKP yönetiminden ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan eleştirel bir söz ya da parti disiplin kuruluna verilme gibi bir yaptırım duymadık.
Sadece AKP eski Milletvekili Mehmet Metiner tepki gösterdi, çabucak kapandı.
Sıcağı sıcağına yaşananları ve sözlerini soran gazeteci İsmail Saymaz’a Bülent Arınç’ın verdiği yanıt ise daha da ilginçti:
“’Ben AK Parti’de kalacağıma söz verdim. Cumhurbaşkanımın yanında da olacağıma söz verdim. Bu sözüm hala devam ediyor. Ama bu sözün yanında ben bir bireyim ve siyasette 50 yılımı doldurmuş bir insanım. Toplumun bana dair bir kanaati var. (Bu adam namusludur, bu adam vicdanlıdır, muhakeme sahibidir) şeklinde bir kanaat var. Ben bu yüzden bildiklerimi söylemek zorundayım. Bildiklerimi söylerken de partime ve cumhurbaşkanına zarar vermeyi düşünmem ama isterim ki vicdanlar harekete geçsin, yanlışlar da yanlış işlerde doğruya dönsün. Tek arzum budur…”
Yanlışların ne olduğunu anlatmadı elbette.
Bülent Arınç’ın Türkiye Demokrasi Vakfı, BBC’ye ve İsmail Saymaz’a verdiği yanıtları alt alta koyun, siyaset yapma şekli en net şekliyle ortaya çıkar.

Siyaset yapma şeklini az buçuk kavradığımız Bülent Arınç böyle bir konuşmayı özellikle bu dönemde neden yaptı?
Asıl soru da bu.
Bu sorunun yanıtını ararken Ahmet Nesin’in Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili teorisi aklıma geldi.
Her şeyin kendi kontrolünde olmasını isteyen ve son on yıldır da bunu yapan Erdoğan gibi bir siyasetçi neden aday olmayacaktı?
“Kaybedeceği seçime girmeyeceği” gibi basit bir yanıtı vardı bu sorunun.

Öyleyse Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedeceği, kaybedeceği bir seçime girmeyeceği ve kendi girmeyecekse kimi aday göstereceği sorularını kapsayan üçlü bir denklem var karşımızda.
Bir dördüncü olarak da Cumhurbaşkanlığının yanında bu seçimlerde TBMM’deki milletvekili dağılımı da yeniden belirleneceği.
Yani Cumhurbaşkanlığının yanında partilerden seçilecek milletvekili sayısı da önem taşıyor.

Ahmet Nesin’in Erdoğan’ın adaylığı konusundaki teorisi kimi çevrelerden kabul gördü, kimileri ise Erdoğan’ın asla böyle bir şey yapmayacağını savundu.
İkinci seçeneği eleyerek Nesin’in teorisi üzerine yoğunlaştım.
Erdoğan değil ise kim?
Eski Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak?
Çarşı pazar ekonomik olarak bu kadar karışırken Erdoğan’dan bile az şansı olur.
Numan Kurtuluş?
Erdoğan’ın “tam olarak” güvendiği bir isim değil.
Öyle olsaydı AKP genel başkan vekilliğini Binali Yıldırım ile paylaştırmazdı.
Binali Yıldırım?
Hem İzmir hem de İstanbul’da belediye başkanlığını kaybetmiş, özellikle aile çevresiyle çeşitli iddialar olan Yıldırım da Erdoğan’ın istediği kişi değil.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu?
Seçimin son bir ayında Sedat Peker’in yasağı kaldırılırsa iki haftada tuş olur, bu yüzden Erdoğan’ın böyle bir riske gireceğine kimse gibi ben de inanmıyorum.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar?
Siyasetçi yönü yok denecek kadar az, böylesine sert bir seçimi kazanması pek olası değil.
Öyleyse Tayyip Erdoğan’a “kendi adına” katılacağı seçimde hem Cumhurbaşkanlığını hem de mecliste çoğunluğu sağlayacak bir isim lazım.
Kim olabilir, kim olabilir derken tanıdık bir isim geldi aklıma.
Bülent Arınç…

Hem Erdoğan’ın 70’li yıllardan gençlik arkadaşı.
Hem AKP’yi kuran dört isimden biri.
Hem abi hem de “Bildiklerimi söylerken de partime ve cumhurbaşkanına zarar vermeyi düşünmem” diyecek kadar sırdaş.

Peki bu formül nasıl işleyecek?
Gazeteci büyüğüm Ahmet Nesin’in teorisinden yola çıkarak Erdoğan ya aday olmayacak ya da aday olduktan bir süre sonra “sağlık sorunlarını” bahane ederek adaylıktan çekilecek ve Bülent Arınç aday gösterilecek.
Arınç da tıpkı Türk Demokrasi Vakfı, BBC röportajı, gazeteci İsmail Saymaz’a söylediği gibi; “Toplumun bana dair bir kanaati var. Bu adam namusludur, bu adam vicdanlıdır, muhakeme sahibidir. Ben bu yüzden bildiklerimi söylemek zorundayım. Yanlışlar da yanlış işlerde doğruya dönsün. Tek arzum budur…” söylemiyle yola çıkacak.
Hatta muhalefetin “tek adam” söylemlerine hak vererek bunu müzakere yoluyla TBMM’de çözebileceklerini savunacak.
Hatta parlamenter sisteme dönüş konusunun da mümkün olabileceğini, o olmasa bile meclisin yetkilerini artırarak denetim mekanizmasının güçlendirileceğini, Anayasa değişikliklerini “birlikte” ve Türkiye sevdası etrafında “dış güçlere karşı” birlikte hareket ederek aşacaklarını anlatacak.
Hatta güçler ayrılığının belirginleşeceği, belki de Başbakanlık kurumunun yeniden hayata geçirmenin doğru olacağını savunacak.

Hayal olarak görünen bu gelişmeler yaşanırsa ne olur?
Bülent Arınç, Saadet Partisi’nin büyük bölümünü, üzerine Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’dan da hatırı sayılı oy alacak.
Üzerine da HDP’nin “dindar” tabanından alacağı oylarla kendini Cumhurbaşkanı seçtirir, AKP’yi de TBMM’nin en büyük partisi yapacak.
Altılı masa da CHP-İYİ Parti’li millet ittifakı olarak kalacak.

Peki Erdoğan’a ne olacak?
Onun da formülü var elbette.
Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilen Erdoğan’a tıpkı Deniz Baykal’a yapıldığı gibi “vefa” gösterilerek, istifa eden bir AKP milletvekili adayı yerine aday gösterilerek meclise girecek.
En büyük parti, onun genel başkanı ve milletvekili olarak “dokunulmazlık” kazanacak.
Üstelik muhalefet “parlamenter sistem” diye ısrar ederse ilk Anayasa değişikliği ile yeni Başbakan olarak Türkiye’nin karşısına çıkacak.
Bülent Arınç da siyasette görüp görebileceği en üst noktada “yetkisiz” de olsa cumhurbaşkanı olarak son görevini yapacak.

Nasıl teori ama?
Olmaz olmaz demeyin.
Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi:
“Siyasette bir gün çok uzun zamandır…”

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • 2023'e doğru CHP içindeki ekiplerin medya savaşları: Lider kim olacak? - 16 Eylül 2022
  • Sadece tarih değişti: Kirli paranın dünyadaki turu durmaksızın sürüyor… - 13 Eylül 2022
  • Duvardaki delik: Levent Göktaş'ın Türkiye'ye iadesi ile neler değişecek? - 08 Eylül 2022
  • Milyonluk zafer: Geçmişi anlayabilmek için "itibardan tasarruf" olmaz mı? - 05 Eylül 2022
  • Tesadüfler zinciri: Kızı için Hollanda'dan gelip İzmir'de televizyon satın almış - 01 Eylül 2022
  • "Başkanın adamları": İhaleden başlayıp radyo devrine uzanan ilginç rastlantılar - 29 Ağustos 2022
  • Çim, rock ve rap: İzmir Fuarı kapılarını 91'inci kez açarken tartışılan İHALE - 24 Ağustos 2022
  • Yürü ya kulum: Erdoğan'ın en yakınındaki isme desteği her gün artıyor - 19 Ağustos 2022
  • 121 milyon liralık yatırımdan sonra vatandaşa verilen tavsiye: B.kunuzda boğulun! - 15 Ağustos 2022
  • Aşkla kahve: Sürekli festival düzenliyoruz, sorun bakalım niye? - 08 Ağustos 2022
  • Kredili şampiyon: Aysu Türkoğlu'nun sevindiren başarısının perde arkasında ne var? - 02 Ağustos 2022
  • Avukatlarının Levent Göktaş hakkındaki teşhisi: Tahliye koması - 29 Temmuz 2022
  • İktidarıyla muhalefetiyle el ele verdiler: Levent Göktaş'ı Gladyo kaçırdı - 26 Temmuz 2022
  • Menderes'ten çıkan ittifaktan Diyarbakır kayyumuna ince hesaplar… - 20 Temmuz 2022
  • Menderes başkan vekilini bugün seçecek ama: Torbada neler var - 18 Temmuz 2022
  • KSK sevgisini anlarız belki: Tutuklanan Erdal Acar konuşur mu? - 15 Temmuz 2022
  • Al gülüm-ver gülüm: CHP Genel Merkezi'nin Cengiz İnşaat sessizliği - 13 Temmuz 2022
  • İki yüzlülük bu: AKP yapınca ballı, CHP yapınca haklı olunmuyor… - 11 Temmuz 2022
  • Narkotik operasyonun şüphelisi AKP'li yönetici çıktı: Pudra şekeri mi? - 08 Temmuz 2022
  • Çuvala sığmaz: Menderes Operasyonu'nun ortaya çıkardıkları… - 06 Temmuz 2022
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 9
Köşe Yazarları
BAŞKAN VE BAŞKAN
Sgül Ç
BAŞKAN VE BAŞKAN
MESELE SADECE SEÇİM REKABETİ DEĞİL
Selma NALBANTOĞLU
MESELE SADECE SEÇİM REKABETİ DEĞİL
Cem Şeker
Cem Şeker
Emekli Kooperatifi
Gülcan Pandora
Gülcan Pandora
Deprem Felaketinin Gölgesinde: Fırsatçılık ve Vurdumduymazlık
Adem NAKÇI
Adem NAKÇI
CHP'nin "Hal-i pür melali"
Acil İlçe Başkanı Aranıyor!..
Delinin Zoru
Acil İlçe Başkanı Aranıyor!..
Ayıbını hüner sanan Başkan(!)
İZMİR KAZANI
Ayıbını hüner sanan Başkan(!)
'Profesyonel Başkanlık' dönemi
12. Katın Gözcüsü
'Profesyonel Başkanlık' dönemi
HADİ UTANMADAN  KUTLAYALIM  ÇOCUK HAKLARI GÜNÜNÜ
Filiz BAHÇIVAN
HADİ UTANMADAN  KUTLAYALIM  ÇOCUK HAKLARI GÜNÜNÜ
OMG: OH MY GOD! 2
Nüans
OMG: OH MY GOD! 2
Işıldamak Gerek…
Ayşegül Tezcan
Işıldamak Gerek…
SONUÇ ASLINDA NE OLDU ?
Kemal ERİM
SONUÇ ASLINDA NE OLDU ?
Çok Okunan Haberler
Ali Koç 'Türkiye'nin en iyisi' demişti: Fenerbahçe'de sürpriz ayrılık!
Ali Koç 'Türkiye'nin en iyisi' demişti: Fenerbahçe'de sürpriz ayrılık!
Yiğit Bulut'un hastaneye kaldırıldığı ortaya çıktı: 'Durumu ağır'
Yiğit Bulut'un hastaneye kaldırıldığı ortaya çıktı: 'Durumu ağır'
Çeşme'de Yürek Yakan Tahribat: Orman Yangını Ardında Kül Olmuş Bir Doğa Bıraktı
Çeşme'de Yürek Yakan Tahribat: Orman Yangını Ardında Kül Olmuş...
Ana Sayfa
İZMİR
GÜNDEM
SİYASET
ASAYİŞ
SPOR
EKONOMİ
VİDEO HABER
SAĞLIK
KÜLTÜR-SANAT
EĞİTİM
MAGAZİN
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Üye Paneli
Günün Haberleri
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
  • ASAYİŞ
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • İZMİR
  • KÜLTÜR-SANAT
  • MAGAZİN
  • Röportaj
  • SAĞLIK
  • SİYASET
  • SPOR
  • Teknoloji
  • VİDEO HABER
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım