Uzun süre İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan daire başkanlığı, genel sekreter yardımcılığı ardından da Genel Sekreterlik görevi yapan ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı olan Buğra Gökçe görevden ayrılarak adaylık için İzmir’e geri döndü. Dönmesi ile birlikte “İthal aday” tepkisi ile karşılaştı.
Bu tepki siyasette “İzmirli aday mı? İzmir için çalışacak aday mı?” tartışmasını yeniden gündeme getirdi. Bu sığ tartışmayı bıraya taşımadan direk “İzmir’in milletvekilleri ve mevcut belediye başkanlarının kaçı İzmirli?” sorusunu ortaya bırakarak konuyu kapatıp asıl gözden kaçan kısma girelim.
Bu aday adaylığına “İthal Aday” açısından bakmak yerine “Profesyonel Başkanlık” olarak bakmak en doğru yoldur. Bunu derken başta partiyi Saraçhane’den yönettiği iddia edilen kişi ve 12’nci Kat maliki olmak üzere CHP’nin yeni kadrolarında var olan anlayışı ifade edelim. Bu saydığımız isimlere göre; “CHPli büyükşehir ve ilçe başkanlarının siyasi iç yarışlar, kurultay dengeleri sonucu koltuklarını ve korumak ve muhaliflerini kırıp geçmek için parti içine dönük siyaset üretmekten vatandaşa belediyecilik hizmetini aksatınca çok oy kaybedildiği fark edildi. Bu nedenle partinin en üst seviye belediye bürokratı, kent yönetimine dönük akademik ünvan sahibi, devlet kurumları ile ilişkileri sıcak, Ankara, İzmir, İstanbul’da hem yerel AKP bürokrasisi hem de devlet kurumları ile diyalog geliştirebilen, İzmir’de işlemeyen tıkanan belediye bürokrasisini hızla çalıştıracak eğitimli profesyonel başkan getirilmesi planlandı.”
İşte bazılarının “ithal aday” diyerek eleştirmeye kalktığı olayın “Saraçhane ve Söğütözü"ndeki karşılığı aynen bu şekildedir. Bakmayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Adaylık isteyen veya siyasete girme arzusu olan belki 100’e yakın büyükşehir bünyesinde hukuken istifasını verme konumunda olan arkadaşımız var. Buğra Bey bizim deneyimli genel sekreter yardımcımız. Aynı makamda yada benzeri makamda arkadaşlarımız da var bu sürece dahil olmak isteyen… Herkese aynı cümleyi söyledim; Karar size aittir. Siz yolunuzu çizeceksiniz ve istifa etmek zorundasınız. Değerli hizmetleriniz var ve bu yolcuğu kendiniz tariflendireceksiniz. Ben hamilik yapmıyorum, böyle bir tarzım ve üslubum da yok” dediğine.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in geçtiğimiz günlerde ifade ettiği “ankette oyunu arttıranlarla devam etme” ve “kazanacağımız yerlerde aynı başkanlarla devam etmek zorunda değiliz” ifadeleri de başta dediğimiz belediye başkanlarının parti içi siyasete müdahale edenlere ve kurultayda karşısında yer alanlara çok net mesajdır. Ki CHP Kurultayı’nı yakından takip eden herkes biliyorki eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun en büyük destekçisin İzmir kenti ve bu kentin Belediye Başkanı Tunç Soyer’di..
Umarım 12’nci Katta yaşananları ve hayata geçirilmek istenen projeyi net anlatabilmişizdir!..
Son not olarak şunu da anlatmakta fayda var; Buğra Gökçe için dile getirilen; "CHP Örgütü onu tanımıyor o örgütü tanımıyor. Örgüt onu desteklemez" sözlerine cevap olarak dile getirelim CHP İzmir Örgütü'ne en soğuk olan ve örgütünde en çok eleştirdiği isimler Deniz Yücel ve Murat Bakan değilmiydi? Şimdi herkes ya arşivden bu iki isimle olan fotoğrafını paylaşıyor ya da resim çektirmek için yarışıyor. 5 Aralık Günü Buğra Gökce'nin adaylık açıklamasında hepimiz bu sorunun cevabını göreceğiz.