Biz eskiden buğdayımızı kendimiz yetiştirirdik,
şeker pancarını, arpayı, samanı ithal etmezdik o zamanlar.
Köyler canlı idi.
Aileler hayvancılık yapardı.
Süt sağarlardı, tereyağı yaparlardı, köy peyniri, köy yumurtası, köy tavuğu vardı.
Tavukçuluk sektörü gelişmişti ülkemizde, kuş gribi dediler hepsini telef ettiler.
Hayvancılığı teşvik dediler yurtdışından büyükbaş, küçükbaş hayvan getirdiler de gelen hayvanlar, kimi hasta, kimi yaşlı çıktı ve çoğu öldü.
Hep merak etmişimdir ölen hayvanları ne yaparlar.
Sahi gömerler mi? Yoksa…
Ayşe Teyze 2 dönüm pancar ekerdi de Hasan’ı okuturdu üniversitede,
Pazarda domates, patates satardı da kızını okuturdu.
Biz eskiden askerimizi bu ülkenin topraklarında yetiştirdiklerimizle beslerdik.
Belki de bu yüzden kahramanlık destanı yazdılar. Kim bilir?
Biz eskiden gıda zehirlenmesi nedir bilmezdik. Kuru ekmek yerlerdi, soğana sarıp da kan olurdu can olurdu erlerimize…
Köyleri unuttuk, modernleştik de samanı ithal, buğdayı ithal, hayvanı ithal eder olduk.
Köyler boşaldı, tarım bitti de, ne yediğimizi bilemez olduk.
Biz eskiden...