Yerel Seçimlere 2 haftadan az süre kaldı. Bu süreçte adaylar tempolarını arttırıp dinlenme saatlerini azaltarak çalışmaya devam ederken yeniden aday gösterilmeyenler ve beklentileri karşılanmayanlar 1 Nisan sonrası için çalışmalarına devam ediyor. Değişim mottosu ile yola çıkanlara karşı şimdi karşı değişimci bir süreç başladı. Ama kimse bunun nedeninin altını doldurmuyor.
Öncelikle şunu bilmek lazım. Değişim ve dönüşüm bir rahatsızlığın gereğidir. Görünen o ki mutlaka bir değişim olacak. Asıl sorular şunlar; “Neden rahatsız olundu da değişim ve dönüşüm yapıldı ya da yapılacak?” ve “CHP neye dönüşecek?”. Bu konularda tek açıklama yok. Partinin tarihsel bağlarına, siyasi duruşuna, ilişkilerine ve parti değerlerine atıfta bulunan tek söz yok. CHP ideolojik olarak nereye gidiyor o bile belli değil. CHP’nin en büyük doktrini “Atatürkçülük”. Bunu da amblemindeki “6 Ok” ile anlatıyor. Şimdi bu değişim ve dönüşüm sürecinde hangisinden vazgeçeceksin? Hadi vazgeçmeyeceğim diyorsan hangi oku ya da okları ekleyeceksin. Kısacası değişim ve dönüşüm adına altı doldurulamayan boş siyaset yapılıyor.
Şu an yapılan bir hırsızlık yönetimi olan “tantanacılık”tan öte bir şey değil. Hani hırsızların kendi arasında kavga çıkarıp yoldan ayırmaya gelenleri soydukları yöntem gibi duygular, hırslar ve beklentiler ile duyguları sömürülüyor. “Nisandan sonra hesap soracağız” diyerek aday gösterilmeyenler ve beklentileri karşılanmayanları, “Nisandan sonra bütün meydanlara çıkacağız” diyerek seçmeni kandırıyorlar. “Bu gidişatın sonu ne olur?” derseniz, bence “Sefillik” olur. Bu sefaletten çıkmanın tek yolu olan taban ile barışıp, seçmenin güvenini yeniden kazanıp sorunlara eğilmezseniz şu an başlangıç safhasında olan “Fetret Devri”nden çıkamazsınız.
Peki “CHP bu saydıklarını nasıl başaracak?” diye sorarsanız ise cevap çok net; “CHP önce kendi siyasi duruşunu belirlemeli” derim. Partililere sorarsak “CHP sosyal demokrat bir parti” derler. Yani Avrupa’da bile en son 2007’de İngiltere’de Tony Blair ile iktidardaydılar. Avrupa’da son dönemlerde komünistler, faşistler ve liberaller hep iktidar oldu. CHP komünist değil. Faşist yada liberal hiç değil. Avrupa’da bile lafta kalan ve iktidar şansını gün geçtikçe yitiren bir ideolojide olduğunu dile getiriyor. Bunu derken de merkez sağdan hatta ve hatta muhafazakar kesim ile milliyetçilerden medet uman transferler yapıyor.
Daha ötesi bitik bir ideolojinin en üst temsil edilen yapısındaki konum için CHP mücadele ediyor. Bu çerçevede 25 Şubat’ta CHP Genel Başkanı Özgür Özel Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı seçildi. Bu yapı bir dönem AK Parti’yi üye almayı planlıyordu. Gerisini varın siz düşünün.
Ezcümle; “CHP’de bir değişim ve dönüşüm yaşanacaksa bu şahısları değişmesi ile değil, taban ile barışıp, seçmenin güvenini yeniden kazanıp sorunlara eğilme ile olmak zorundadır.”
GönderMe: Geçtiğimiz yazıda CHP’de mevcut belediye başkanlarının partinin kaybedilmesi için yapılan çalışmalardan bahsetmiş bunun kendilerini tarihin sayfalarına gömeceğini dile getirmiştim. Bu çalışmalarda dozaj artarak büyüyor. Partisinin rakiplerini belediyede gezdirmek bir yana çalışanlarına kendi yerine atanan adaylara destek vermemesi konusunda yapılan baskı mobbingi aştı. Hatta bazıları öyle ileri gitti ki bu işi etnik kimlik siyasetine kadar getirip rakibin seçimi kazanması için çalışıyor. Hatta yardımcıları kendi balkonlarına rakip parti adayının posterini dahi asıyor.
GönderMe2: Bu etnik siyaset öyle bir hal aldı ki AK Parti’de babasının memleketini yok sayan başkan adayı ile bile karşılaştık.