Ülkemizde haksızlıklara, adaletsizliğe, demokrasi karşıtı uygulamalara, giderek derinleşen yoksulluğa, emeğin sömürüsüne, kadın şiddetine, tecavüzlere, çocuk istismarlarına ve çocuk yaşta evliliklere, uzayıp giden bu sorunlar sarmalına karşı oluşturulan toplumsal ve siyasal örgütlenme yapıları, her tür baskı ve engellemelere karşı mücadele vermeye devam ediyor.
12 Eylül Darbe yasalarından kurtulamamışken iki yıldır yaşadığımız Başkanlık Sisteminin getirdiği “tek adam rejimi” ile demokrasiden, hukuk devleti ve adaletten iyice uzaklaşmış, ekonomik kriz altında devasa sorunlara boğulmuş, yönetilemeyen savrulan bir ülke haline getirildik.
Güçlüklerin ve her türlü zorluğun üstesinden gelme mücadelesinin en büyük silahının toplumsal dayanışma olduğunu tüm bu sorunların üzerine yaşadığımız pandemi günlerinde gördük. Emeğin değerini anladık ve dayanışma olmadan zorlukların üstesinden gelmenin mümkün olamadığını acı da olsa test ettik.
Bazı gerçekler yaşanarak görülüyor. Toplumların uyanışları belki de acı tecrübelerle gerçekleşiyor.
Bir ülkede sorunların derinleşmesi, o ülkedeki örgütlü yapılara daha büyük sorumluluklar yüklüyor. Sendikaların, meslek kuruluşlarının, odaların, sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin toplum dinamiklerindeki önemini ve bu kurumlara duyulan ihtiyacı daha görünür kılıyor.
Mevcut iktidarın 18 yılda Türkiye’yi getirdiği durum ve çözüm üretmekten çok uzak olduğu gerçeği Cumhuriyet Halk Parti’sine pek çok kez olduğu gibi bu dönemde de büyük bir sorumluluk yüklemekte.
18 yıldır olduğu gibi bugün de iktidarın hedefindeki parti CHP. Partililer hedef gösteriliyor, gözaltı ve tutuklamalar için gerçek dışı bahaneler üretiliyor.
“Toplumun güvenini, saldırılara karşı korunmasını, çatışmaların yönetilmesini, iç düzenin sürekliliğini sağlayan kurumlar ve düzenler”, olarak tanımlanan siyasal örgütlenmelerin güçlenmesi ve aynı amaca hizmet eden siyasi partilerin bu güce yön vermesi gerekiyor.
Yıllardır Cumhuriyet Halk Partisinde çalışmış, mücadele vermiş bir kadın arkadaşınız olarak, “kadın gücünün örgütlenmesi” konusunu çok önemsiyorum.
Yapılacak bir genel seçimde seçmen sayısının 60 milyona ulaşacağı söylenmekte. Nüfusun yarısının hatta biraz fazlasının kadın olduğu ülkemizde 30 milyon kadın seçmen erken ya da zamanında yapılacak bir seçimde sandığa gidecek.
30 milyon kadın seçmenin, ülkenin geleceğini belirleyecek bir güç olduğu gerçeğine sıkıca tutunmalıyız. Bu güç de yaratılacak bir farkındalığın sandıklarda yaratacağı sonucu hayal etmeliyiz.
Çocuklarının geleceğinin karartıldığını fark eden bir kadına hiçbir güç yanlış yaptıramaz. Çocuklarının canıyla sınandığını gören bir anne bile bile gidip o anlayışa “beni yönetmeye devam et” demez, diyemez.
Bu gerçeğin farkında olan iktidarın yıllardır kadını gündemde tutarak, yurttaş kimliğinden uzaklaştırması ve etkisizleştirmeye çalışması boşuna değildir. Kadın cinayetlerinin ve her türlü kadın şiddetinin yüzde 1400 artması yürütülen politikanın sonuçlarından biridir ve evet kadın cinayetleri siyasidir.
İktidara yürüyen partimizin en önemli gücü biz kadınlarız. Mevcut kadın gücümüzü artırmak ve çok iyi örgütlemek zorundayız. Sistemli ve planlı çalışmalı, uygulanacak sosyal projelerle çaldığımız kapılardan içeri girmeli acılarına, sıkıntılarına ortak olmalı, eğer yapabiliyorsak bir nebze de olsa merhem olmalıyız. Kendi sorunlarının çözümünün ortağı olmalarının yolunun yine kendileri olduğunu anlatmalıyız.
Ülke genelinde yapılacak çalışmalar için, bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurularak örgütlenme modelleri geliştirilmeli, nihai hedefimizin iktidar olmak olduğu unutulmamalıdır.
Oluşturulacak Kadın Örgütü Modelini her şeyden önce çok önemsemeli, mevcut yapımızı doğru okumalı, hata ve eksikler belirlenerek yeni örgüt modelini dizayn etmeliyiz.
Doğu ve Güneydoğu bölgesine ayrı bir çalışma sayfası açmalı, kadın üye sayımızın hiç olmadığı ya da çok az olduğu ilçelerde kadın kollarını acilen oluşturmalıyız.
Çalışmaların sonuç üretmesi için her çalışma projelendirilmeli ve sonuçlarını ölçebilmeliyiz. Sürdürülebilir ve tekrarlanabilir çalışmalar ancak doğru tasarlanmış, planlanmış ve eksiksiz uygulanmış projelerle gerçekleşebilir. Bunu organize edecek, yol haritasını çizecek ve denetleyecek olan şey ise oluşturulacak örgüt yapısı olacaktır. Güç kontrol edilmiyor ve örgütlenmiyor ise ortak bir amaç için bir araya gelen insanların hedefleri de gerçekleşemez.
Amacımız; iktidar olmak ise en öncelikli hedefimiz seçmen sayımızı arttırmak olmalı.
Bu amaç için çıktığımız yolda uygulayacağımız projeler bizim rehberimiz olacak. Nasıl bir Türkiye istediğimizin somut örnekleri ve göstergeleri olacak. Bunlardan en önemli olan çalışmalardan biri eğitim diğeri ise değerlendirilmeyen kadın emeğinin kooperatif çatısı altında örgütlenmesi olmalıdır.
Parti Programımızda Kooperatifçilik konusu ele alınmış, iktidar olduğumuzda bu konuda neler yapacağımız gayet açık anlatılmış. Sivil Toplum Örgütleri başlığında ele alınmış olan kooperatifçilik bugünden farklı olarak üreticilerin bir araya gelip örgütlendikleri alanlar olacak ve ekonomide ciddi yerleri olacak.
İktidar olmadığımız şartlarda yapılacak bu çalışmada hiç şüphe yok ki; en etkili dayanağımız CHP’li yerel yönetimlerin bu alanda vereceği destek olacaktır. Bizler saha çalışmalarında topladığımız bilgililer ve ihtiyaçlar ışığında kadın kooperatifleri projelerini yerel yönetimlerimiz ile paylaşacak, sadece sorunlar ile değil sorunların çözüm önerilerini kapsayan projelerle ortak çalışma alanları yaratacağız.
Başarılı olmuş kadın kooperatifleri ile bu ihtiyacın olduğu bölgelerimizdeki kadınları buluşturmalı, tecrübe ve deneyimlerini paylaşmaları sağlanmalı, “kardeş kadın kooperatifçiliği” dayanışması ile kadınlarımızı üretken yapılarda buluşturmalıyız.
Siyasi Partiler yasasına göre siyasi parti olarak ticari faaliyette bulunamayacağımız için yerel yönetimlerimiz kadın kooperatiflerinin oluşturulması konusunda en güvendiğimiz partnerlerimiz olacak. CHP’nin yerel iktidarının olmadığı yerlerde karşımıza çıkan engelleri hep birlikte nasıl aşacağımızı çalışacak, mücadele edeceğiz.
Mevcut sistemin engellemelerine rağmen çalışacak, bu engellerin nihai çözümünün iktidar olmakla mümkün olabileceği gerçeğini her daim canlı tutacağız.
Ez cümle; bizleri bir araya getiren güç birliği amaca ulaşmak ve hedefi vurmak için şart ama bu güç örgütlenemiyorsa hedefin şaşması da kaçınılmaz.
Örgütlenmemiş güç, güç değildir. Çünkü sonuç üretmez.
Saygı ve sevgilerimle,
Sibel PARMAKSIZ