Bu gün yine Kayseri'de izine çıkan silahsız askerlere yönelik alçak ve kahpe bir saldırı yapıldı. Son günlerde dikkatler Halep'te işlenen insanlık suçu katliamlara yönelmişken, bu saldırıların ardı ardına yapılması, şu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir ki, bunlar sıradan ve kör terör eylemleri değil aksine enine boyuna ince hesaplanmış, toplumu kamplaştırma ve yeni bir askeri darbeye zemin hazırlamaya yönelik ciddi eylemlerdir. Halep ile yaratılmak istenen Şii-Alevi/Sünni gerginliği ve İstanbul'da PKK'ya yaptırılan vahşi katliamla Türk-Kürt gerginliği bu planın uygulanmasının bir sonucudur.
Yine son günlerde Fetö çetesinin Ergenekon sürecini sulandırması sonucu hapisten kurtulan emekli cuntacı General Ahmet Zeki Üçok ve provakatörlüğü ile bilinen "Fabrikatör" Doğu Perinçek'in darbe tehditi içeren twetlleri bunun darbeci cuntanin darbe heveslerine hizmet ettiğinin en bariz göstergesidir. Durumdan vazife çıkartmaya çalışan bu darbecilerin bir kalkışma hazırlığı yaptıklarını ve bu konuda en büyük müttefiklerinin PKK olacağını göz ardı etmemeliyiz. Halep'te bir katliam olduğu kadar, Türkiye için hazırlanmış bir tuzak olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor.
ŞUNU BİLMEK GEREKİR Kİ, SORUN NE ERDOĞAN NE DE AKPARTİ'DİR. SORUN KURULDUĞU GÜNDEN BERİ İLK KEZ EKONOMİK VE SİYASİ BAĞIMSIZLIK SÖYLEMLERİYLE, BATI EMPERYALİZMİNE KARŞI DİK DURAN ONURLU TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ DİZE GETİRME SORUNUDUR. Bizlere düşen tam bu süreçte hamasi duygularla, fevri tavırlarla hareket etmek yerine, tüm bu olaylari sağlikli ve ferasetle yorumlayıp, hangi dinsel inanış ve etnik kökene mensup olursak olalım, tüm ihtilaflarimizi erteleyerek bu komployu boşa çıkartmak olmalıdır. Yoksa Allah korusun ikinci bir Endülüs faciasi yaşamamiz muhtemeldir. 900 yıl Avrupa'da medeniyet ve bilimin aydınliğini yaşatan Endülüs devleti, önce küçük beylikler haline getirildi ve daha sonra bütünüyle imha edildi. Son Endülüs Emiri gözyaşlarıyla şehrin yakılışını izlerken Annesinin "Erkek gibi savaşmazsan, kadın gibi ağlarsın, ağla bakalım" dediğini hatırlayalım ve bu sözlere tekrar muhatap olmamak için hep birlikte direnmeliyiz. Tek başına kurtuluş olmadiğina hep birlikte inanmamız şart...
Bu süreçte tarafsız olmak en büyük namussuzluk ve vebaldir. Unutmayalım, "Cehennemin en alt tabakası, kriz anlarında tarafsız kalanlar için ayrılmıştır." Ne diyordu bir Kürt atasözü "GER EM NEBIN YEK, EM Ê HERIN YEK BI YEK." Yani birlik olmazsak bir bir yok olacağız, asıl mesele bu!