Günler uzadı, katmerleşen dertlerimize belki çare olur diye iliklerimiz biraz güneş emsin dedik; dedik de bu sefer de karşımıza sandık çıktı. Sandık dedim de öyle çeyiz sandığı falan sanmayın. Bu sandık başka sandıktı. Seçim sandığı… Neyse ki oylarımızı attık içerisine de çekildi yolumuzdan. Çekilmekle kalmadı beraberinde getirdiği görüntü ve gürültü kirliliğini de sırtladı. Şükürler olsun; gözlerimizle kulaklarımız kurtuldu!
Seçim de ne seçimdi; tüm çamurlar çimdi. Paralelin sarmalında yamuklar rengârenk biçim biçimdi. “Efendim, isterseniz uzuneşek oynayalım!” “Nereden mi çıktı bu uzuneşek”, demeyin; siz, siz olun boyunuzdan büyük de nane yemeyin. Anlamadınız mı hâlâ; anlaşılan, siz çıkanın farkındasınız da gireni göremiyorsunuz. Bakın! Mızrak çuvala girdi, vatandaş kazığa alıştı. Çorba kaşığı pilava savaş açtı. Gidenler, gelenlere şaştı. Vaatler meydanlarda unutuldu. Nefesler tutuldu. Uçtu, uçtu kuş uçtu. Körebe oynayanlar saklanacak yerleri kırıştı, şimdi kaykay rağbette.
İşte böyle cancağızım; öyle bir devri âlem ki parsayı kaptı tilki. Kokusu, aman Allah’ım! Burnumun direğini sızlatır derinden. Yaş getirir gözlerinden. “Ulan senin çarkına da çıkarına da çıkınına da!”, diyemezsin. Korku, devenin hörgücünde... La havle çekmek kim, biz kim. Çene zımbalı… Sükût ikrardan diyeceğim ama ikrar nerede? Tescilli hırsızlığı oylamak mı? Yahu dur hele! Vurgun yemişleri buza bele. Bele ki bir başka zaman diliminde “vay be biz farkına varmadan ne kötülükler yapmışız bu millete”, desinler. Ya öyle kin, kibir, küfür… Keyfiyet haramzade. Fitil lambada mahzun… Sonuç; sonuç en uç. Seviye; ayvayı dişliye yiye yarıladık yolu. Taş büyüklüğünde dolu. Müstahak kardeşim sana. Haber yolla anana birlikte gelin meydana. Meydan da meydan ha! Dolmuş taşıyor. Bayraklar bir biri ile yarışıyor ve de konfetiler havada uçuşuyor.
Kürsü, ne kürsüsü canım o gördüğünüz seçim otobüsü… Ne güzel de süslemişler mereti. İçi soğan, sarımsak, üstü kızılcık şerbeti. Havada buzdolabı, yatak örtüsü, çamaşır sepeti… Rüşvet mi yok be anam! Seçim bereketi. Vergi dolaylı, dolaysız… Feda olsun cancağızlarıma. Hatip kürsüde pardon yani otobüsün üstünde… Hatip de hatip hani, ciğer şişkin, cep şişkin, çene düşük, yüz pişkin; üfürük güçlü. On parmağında on kara. Çalıyor sağa sola. Ve gülüyor bıyık altından; kananlarla, andavallara. Yok, soran: çaka senin de para kimin? Yaşların günahı, kuruların yüz karası. Kınalı kekliğim benim. Ne de güzel ötüyor. Hem ötüyor hem sekiyor. Altında uçak, emrinde devletin hazinesi emre amade… Serde külhanbeylik de var! Dinle oğlum, bak ne diyor: “Heeeyt ulan! Kimmiş o benimle yarışan! Kimmiş benim külahlımın püskülüne karışan!” Maraz mı maraz, hem üçkâğıtçı hem de kurnaz. Kalabalığa bak kalabalığa! Alıştık kabalığa! Her biri… Hemen hepsi… Hayal bu ya! Baklava, börek; yanında kek… “Şimdiki oyunumuz ne?” “Sek sek…” “Hani uzuneşekti?” “ Öyleydi de şimdi değiştirdim.” Başka oyun bilmez misin?” “Bilmez olur muyum mirim? Sende bu algı, bende bu pişkinlik olduktan sonra… Oyunun adı mı? İstersen değiştirelim.”
“Önceleri kızıyordun hani! Bu da bize yapılır mı diye. Şimdi sulh yaptın karşı çıktıklarınla anlaşılan.”
Parası devletten renkli iki reklam, iki kelam, üç selam; bir de küçük hediye; balık akıllı n’olacak kandırmak zor değil ki “Rambada rumba.” “O da ne?” “Samba…” Bir tatlı ahenkli tepinme ki sorma. Hani diyorum bu yıl şöyle Rio’ya uzanıversek… Bu ekiple katılsak Rio karnavallarına… Hiç değilse bir uluslararası birinciliğimiz olur. Sahi nerde kalmıştık? Devleti küçültmede mi? Küçült küçült, küçült ki cebe kolay girsin. “Sen adam olmazsın oğlum. Bak cambaza ders al ders.” Burası Türkiye… Sen de iştirak etsen ya bu türküye. Bak ne diyor: ‘Sen Allah’ın bir lütufsun, seni sevmeyen kurusun.’
Kantar topu, APS, kolalı gömlek; Mercedes araba, olmadı uçak… Öyle ya bu milletin sırtı havalimanı, kolları otoban. Gelme üstüme şekerim! Atış serbest. Kurtuluş yok! Yakaladım, öperim. Oh be! Halay çekelim halay. Sürüye bereket! İşimiz kolay. A-B-D arada kaynadı “C”. Borç yiğidin kamçısı, vatandaş çıplak! Dava, bu ya; uzun hava, hoyrat, maya; fasulye soya, çuval kafaya.
“AB’ye uyum, sıktı vallahi! Yahu anlayın işte ben buyum!” Sahilde kokoreç, yalıda skeç. Geç onları bir kalem! Büyük düşün büyük; hayal kur! Anlamazsan anlayamayana sor. “Düşünüyorum, düşünüyorum da kalan iskelet… Sana saray, bize 2+1odalı ev; o da banka kredili… Zaten ülke bir baştan bir başa faiz bulutuyla örtülü… Kaldır tülü. Bak, balık bulanık suda; güneyde unutuldu ada.” “Karnın mı ağrıyor evladım? İç acılı bir soda.” Sodanın acılısı… Bir adım ötede, kim mi dümende. Yahu hâlâ göremiyorsan; vallahi o numarada gözlük de icat edilmedi daha… Ha gayret! Gemi tek. Battı batacak. Fareler kaçmaya hazır. Yetiş enişte!
Piyango milli, süperde büyük ikramiye… Haydi, oğlum sıraya! Şansa bak! Ya çıkarsa? Dönsek artık konuya… Kimlik, ne kimliği kardeşim. Tüh be! Ne oldu yine? Ne olacak geldi dubara. Kayıplardayız. Niye? Türban mı çarptı? Ben dedimdi: “Alma mazlumun âhını!” Bak işler dolaştı çarşafa. Adı neydi? Açılım… Sevsinler senin açını da açılımını da! Akiller işe yaramadı mı? Olmadı, çark edersin. Seni gidi köftehor! Nasıl da kıvırıverdin birden. Sanki yer yarıldı da… Hani neydi o düğün, sürecek sandıydın kırk gün. Bak işte, seni tanımlıyor bu bilmece. Haydi, o zaman hep birlikte: “Vay be!” “Ah be!” “Vah be!”
Sana gelince ey millet; düşündüğün şeye bak: İşsizmişsin, iş bul. Açmışsın, aş bul. İşte sana duble yol. Git gel ara! Bak yola, kaymak gibi… Bırak şikâyeti! Mühür elde değil miydi? Yürü şimdi, ense tıraşını görelim. Usturanın modası geçti; jilet moda şimdilerde. Türlü boyda hem de. Dört bıçaklısı da var. Bu gidişle enseyi tıraş edeni de çıkar. Sende bu ense varken. Sap keser, dere akar, bizde töre, yere kapaklanman yetmez.
“Batı batar. Borç gırtlakta! Soygun vurgun… Hırsız yavuz… Ateş yüksek, çaresi buz..”. “Ne yapalım, yazgımız bu, başa gelen çekilir. Ne demişti eskiler: “Akılsız başın cefasını…” “Hop dur orada!” “Niye?” “Ben tamamlayayım diye ‘Akılsız başın cefasını seninle birlikte bütün ülke çeker. Bak! Ne akide kaldı ne pamuk şeker. Sen hala uykudasın. Uyanacağın da yok. Ne dedin? Ninni mi lazım…”
“Hadi! Eee… Eeee… Eeee.
İyi uykular cancağızım!
İyi uykular Türkiye”