“Egemenlik kayıtsız şartsız babamın olacaktır; hani bu baba biyolojik baba olur maddi baba olur; işin o yanı o kadar da önemli değil. Yeter ki bizim götürü çarkımıza çomak sokulmasın. Bunun için ne gerekirse yapılmalıdır. Seçim mi yenilenecek: ‘yenile!’ Bir seçim yenilenmesi yetmezse arkasından bir seçim daha…”
“Yahu daha mazbataların mürekkebi kurumadı…”
“Olsun, bak ne diyor muhterem ve muhteşem Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu, ‘Milletimizde bu beş haftada bunu gördü, baktı ki bunlardan bir cacık olmaz. Yeniden şimdi milletimiz diyor ki ‘herhalde yeniden erken seçim olsa benim için daha iyi olacak’. Bizi gören vatandaşlarımız diyor ki ‘şu partiye oy verdim ama yanlış yapmışım.”
“Kim diyormuş bunu”
“Vatandaş, yani millet.”
“Yahu hangi millet?”
“Hani büyük projelerin verildiği iş adamının a…koyduğu millet var ya; işte o millet!!!!!
…
Cacık meselesine gelince vallahi kusura bakmasın muhalefet, ben de aynı görüşteyim. Yani bu muhalefetten bir cacık olmaz. Cacığın temel maddeleri biliyorsunuz ayran, hıyar, sarımsak ve tuzdur. Cacığın afiyetle yenilmesi için de ayranın taze, hıyarın nazik; sarımsak ve tuz ayarının yerinde olması çok önemlidir. Kokmuş ayrana nazik hıyar doğrarsanız o cacık yenmez. Tohuma kaçmış hıyarı kokmuş ayrana doğrarsanız onun yanına yaklaşılmaz. Sarımsak ve tuzun ölçüsünü kaçırırsanız yine o cacığa kaşık sallayan çıkmaz. Sonuçta ulaşılması hedeflenen afiyetle yemek değil mi?” Hani atalarımız boşuna; “asil azmaz, bal kokmaz; kokarsa yağ kokar çünkü aslı ayrandır.”, dememişler.
“Yağ nereden çıktı şimdi”
“Hani Şair Rusatî; “Kaymağın torunu, yağın öz oğlu/ Alçak mertebeli yüce boz ayran”, demişti ya. Ne zaman ayrandan bahsedilse benim aklıma bu atasözü gelir. Ama haklısın yağı bir tarafa bırakalım. Şimdi işin içine yağı karıştırırsak birtakım yağdanlıklar üzerlerine alınırlar; n’olur n’olmaz biz yine cacığa dönelim. Ne demişti muhalefet için muhterem ve muhteşem Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu; “bunlardan bir cacık olmaz” Doğru vallahi! “Hıyarın” nasıl soyulacağını dahi bilmez bunlar. Kaldı ki 13 yıl içerisinde165 defa değiştirerek taraftarlarına rant sağlayan 4734 sayılı Kamu İhale Yasası vardı ya ona dahi tavır koyamayanların hıyar soyma seansına katılmalarını beklemek tam bir ham hayal. Bunlara soygunun, vurgunun inceliklerini sorsan; “ağzı açık ayran delisi” gibi yüzünüze bakarlar. Tuzun ve sarımsağın ölçüsüne de akılları yatmaz. Öyle ayran tulumunun sınırına seyyar mahkeme kurdurmak; davul, zurna ve zılgıt eşliğinde sarımsak affına girişmek, akil adam” görevlendirerek yapılan cacığın içilir olmasına halkı ikna etmek, sonra yaptıkları cacığı dünya piyasalarına sürmek için Oslo’da, Dolmabahçe’de tanıtım toplantıları yapmak, akıllarının ucundan bile geçmez. Sonra efendim terörist, cani devlet olarak ilan edilen İsrail’le TUİK verilerine göre 2009’da olan ticaret hacmini yüzde elli artırarak 2014 itibari ile 5 milyon 600 bin dolara çıkarmanın hesabını da yapamazlar. Bu cacık davetlileri şeytanın aklına dahi gelmeyen tuzak, kumpas, dijital dosya sahtecikleri, ayakkabı kutularına para istiflemek, altın kaçakçılarına yardım ve yataklık etmek, mühimmat ve silah kaçakçılığı, polisi, hırsız diye hırsıza yakalatmak akıllarının ucundan dahi geçiremezler. Kuran’la alay edeni koruma altına almak, Allah’ı Allah’la aldatmak az mı hüner gerektirir. Sonra…
“Canım o kadarını ben de biliyorum. Onun için diyorum ya bunlardan cacık olmaz. Sen, Bahçeli’den nasıl cacık yapacaksın! Adam, Nuh diyor da peygamber demiyor. Bırakın cacık olmayı; “sizin kokuşmuş ayranınızı içmektense ölürüm daha iyi”, diyor. Kılıçdaroğlu; bu cacığın ayranı ekşi, hıyarı da tohuma kaçmış benim bu cacıkta tuzumun olmasını istiyorsanız şartlarım var. Şu kokuşmuş cacığı dökelim, taze ayranla yeni bir cacık yapalım, salatalık da benden olsun” diyor. Yahu bu mümkün mü? Tam rant, pardon ayran çeşmesinin gözesini ele geçirmişken… Yani bu, bize yapılır mı? Bakmayın öyle Genel Başkan Yardımcımız Numan Kurtulmuş’un: “Bizim derdimiz koltuk moltuk değil. Yani kenara çekilip sütlü kahve içmek de var.”demesine. Biz alıştık bir defa israfın doruklarında saltanat sürmeye.”
“Bir de HDP var sizin yanlışlarınızın meclise taşıdığı”
“Yok, biz iktidarımız devam etsin dedik; onun için de yol açtık onlara; ama gelip tepemize çıktılar. Şimdi diyoruz ki bu partiye Karayılan, Cemil Bayık ve Apo’nun gölgesinden kurtul o zaman seni de hesaba katarız.”, diyoruz.
“İyi de mirim bunları muhatap kabul eden, Diyarbakır’a ayrı bir statü kazandırmak için eyalet sisteminin ilk adımı büyükşehir kanunu çıkartan, Kandil-İmralı arasında köprüler inşa eden siz değil miydiniz?”
“Karıştırma, milletin kafasını da bulandırma. Biz ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz. Yol yapmadan, yolsuzluk yapılmaz. İşte sizin anlayamadığınız bu. Kalıcılık için de egemenlik kayıtsız şartsız babamın olması şart. Ben, bunu bilir bunu söylerim. Gerisi teferruat.”