İnsan aslında iki kişiden oluşuyor. Biri olduğumuz kişi, diğeri ise olmak isteyip olamadığımız kişi. Bu iki kişi arasındaki mesafe ne kadar fazla ise insanın huzursuzluğu da o denli fazla oluyor. Olmak istediğimiz sakin bir kasabaya çekip gitmek istiyor içimiz… Çoğu zaman da gecenin derinliklerine ve yıldızlara gitmek… Ve çok zaman o gecelere sığınıp, kayan yıldızlara tutunuyoruz dileklerimizle...
Yıldız kayması insanlık tarihi boyunca mucizevi bir olay olarak görülmüştür. İnsanlar anlamlandıramadıkları bu gök olayına çeşitli anlamlar yüklemişlerdir. Çocukluğumdan hatırlıyorum her yıldız kayışında birisi ölür derlerdi, ya da hemen bir dilek tut derlerdi, ama aslı esası yoktur elbette. Çocuk aklımla dileklerimi heybeme doldurup, bir yandan dilek tutma telaşı öte yandan biri mi öldü huzursuzluğuyla karmakarışık olduğum zamanlar çoktur. Bir de bazen öyle bir anınıza denk gelir ki ister istemez bunu gökten gelen bir işaret olarak algılarsınız. Sanki her şeyin yolunda gideceğine dair bir emare… Olumsuz yanlarını hiç düşünmek istemem, hala da düşünmem. Belki de o nedenle çok severim gece gökyüzünü izlemesini. Sesimi duyuramadığımı düşündüğüm çaresiz birçok gecede istenen işaret çok zaman yetişmiştir imdadıma. Ve yine çok zaman o yıldız beni de alıp götürsün istemişimdir.
İşin aslına gelecek olursak; astronomi biliminde yıldız kayması diye bir olay yoktur. Bu olay aslında meteor yağmurudur. Uzayda dünyanın çekim alanına girerek çekilen meteorlar, sahip oldukları muazzam hızla atmosferimize girer. Hava moleküllerine çok hızlı bir şekilde sürtünen meteor, çok yüksek sıcaklıklara ulaşarak yanmaya başlar. Meteor olarak tabir edilen cisimlerse, uzayda dolaşan kuyruklu yıldızların yüzeylerinden kopan parçacıklardır. Kuyruklu yıldızın gidiş hızına sahip bu parçacıklar, kuyruklu yıldızın etrafında onunla beraber yol alır. Ancak dünyamızın güneş etrafındaki yörüngesine yaklaşan bu küçük parçacıklar, dünyanın çekim alanından etkilenerek atmosferimize doğru yönelir. Meteor olarak adlandırılan bu cisimler aslında birer kuyruklu yıldız parçasıdır.
1992 yılından beri görülen Perseid Meteor yağmuru bu yıl 12 Ağustos Cumartesi günü başladı ve en yoğun olarak Kapadokya’da gözlendiği açıklandı. Yıldız kayması şöleni 13 Ağustos’ta da devam etti. Bu şölen Swift-Tuttle kuyruklu yıldızından arda kalan kalıntılardan oluşuyor. Benim gibi bir yıldız düşkünü iseniz, mümkün olduğu kadar ışık kirliliğinin olmadığı bölgelerde gözleriniz gökyüzünün karanlığına alıştığı zaman bu şölene şahitlik etmişsinizdir. Çünkü şehrin ışıkları yıldızları görünmez yapar. Sokak ve dış mekan aydınlatmaları nedeni ile gecenin açan çiçekleri olan yıldızları göremeyiz. Öneri olarak belki de gökyüzünün güzelliğini seyretmek isteyen yıldız tutkunları için İzmir’de yüksek bir rakımda, ışık kirliliğinden uzakta uygun bir yer belirlenerek, bir gökyüzü parkı açılabilir. Gökyüzünü seyretmek ve fotoğraf çekmek isteyenler bu parkta buluşarak gözlemlerini yapabilirler.
Ve tabii bir de meşhur bir kişi öldüğü zaman “sanat dünyasından bir yıldız kaydı” deyimi kullanılır. 2017 başından bu yana bir çok değerli sanatçımızı kaybettik. Şöyle bir bakmak gerekirse Tarık Akan, Emre Saltık, Bülent Kayabaş, İbrahim Erkal, Harun Kolçak ve daha birçok isim… Ve bir gün gelecek bizim yıldızımız da kayıverecek… Ve birileri hep güzel dilekler tutacak yarınlara dair… Ve bizler hep yeni umutlarla gözlerimizi açacağız güneşli günlere… O zaman ne duruyoruz her şeye rağmen içimizdeki eylemsizliği aşıp şiirler okuyalım yine… İçimizde tükenmeyen umutlarla, yumruklarımızı havaya kaldırıp, şiirler okuyalım avuçlarımıza doldurduğumuz yıldızlarla, Nazım Hikmet’ten.
“Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
o «an»
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!”
GİRİŞ GELİŞME AMA SONUÇ HARİKA
Güzel bir makale olmuş kaleminize sağlık
Konuda bahsedilen iki kişiliğin mesafasinin kısaltması dileğiyle Farklı değişik bir çözümleme olmuş