Merhaba sevgili okur. Bir çoğunuzun farkında olduğu gibi bir takım sebeplerden dolayı uzunca süredir kalemimi susturmak zorunda kalmıştım. Düşünceler özgür ya hani, o bakımdan!
Bu süreçte yüzlerce konuşulması gereken olay vuku buldu evet ve her zamanki gibi sürekli gündem de değişti durdu bir yandan. İçim fesat olsa troller bilinçli yapıyorlar diyeceğim ama neyse ki hin fikirli değilim!
Bu yazımda Sokak Hayvanlarını Uyutmak adı altında çıkarılan yasadan bahsetmek istiyorum. Tabii yasayı onayanlar her ne kadar bunun adını Uyutmak adı altında güzelleme yaparak sunsalar da yüzbinlerce kişi bunun aslında bir katliam olduğunun farkında.
Neyse, konumuza dönelim:
Bildiğiniz üzere son günlerde Türkiye’de sokak canlarına yönelik belirlenen yasa dahilinde gelişen tartışmalar ve gözetilen kararlar hayvanseverlerin endişelerini arttırdı.
Bir yasa teklifi üzerinden sokaktaki canlıların uyutulması gündeme gelmiş, bu konu sosyal medyada büyük bir tepkiye yol açmış ve birçok konuda olduğu gibi insanları fikren yine ikiye ayırmıştır.
- Evet, tehlike saçıyorlar. İtlaf edilsinler!
- Hayır, bu vicdansızlıktır. Her canlının yaşam hakkı vardır!
Benim elbette bu husustaki fikrim nettir, ki ne düşündüğüm yazımın içeriğinde anlaşılacaktır.
İlk etapta çok derinlere inmeden bu konuda Avrupa ülkelerinin tutumu nedir, neler yapılıyor, izlenen politikalar nelerdir biraz bahsetmek isterim. Gelişmiş ülkelerde ele alınan ve fakat bizim uzunca süredir vitesi R’ye takmış bodoslama giden ülkemizde mümkün olmayan o prosedürler nelermiş bir göz atalım.
Avrupa ülkelerinde sokak hayvanları konusunda uygulanan politikalar ülkemizde olması mümkün olmayan türdedir. Zira; İnsanı, çocuğu, kadını ve hatta doğayı koruyamayan bu ülke sokaktaki dostlarımızın yaşam hakkına mı saygı duyacak, sahip çıkacak?
Avrupa’nın birçok ülkesinde sokaktaki canlılar hayvan hakları konusunda kapsamlı yasal korumalara sahiptir ve bu korumalar daha insani ve hayvan dostu yaklaşımları yansıtmaktadır. Bittabi her canlının yaşam hakkı olduğu söyleniyorsa uygulamalar da bu yönde olmak zorundadır!
Bu ülkelerde sokaklarda hayvanlar başıboş gezemez, barınaklara alınıp kısırlaştırılır ve gerekli aşıları da yapılarak sağlık kontrolleri sağlanır! Yani bizim ülke barınaklarında olduğu gibi bir deri, bir kemik kalmaz, hastalıkla ve dahilinde açlıkla ölüme terk edilmezler!
Ayrıca, gönüllü kuruluşlar ve hayvan severler tarafından desteklenen sokaktaki canlar için besleme ve bakım programları düzenlenmektedir. Bu yaklaşım, hem insanların güvenliğini sağlamak hem de sokaktaki canların yaşam haklarını korumak amacıyla geliştirilmiştir. (Bizim ülkemizde de belli oranda gönüllülük esası ile mevcuttur)
Türkiye’de ise Avrupa ülkelerinin tersine sokaktaki canların sorunu uzun yıllardır devam etmektedir. Çeşitli nedenlerle sokaklarda yaşayan dostlarımızın sayısı giderek artmakta ve bu durum, toplumda çeşitli endişelere neden olmaktadır. Ancak sokaktaki canların uyutulması gibi radikal ve insani olmayan çözümler yerine, uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler üzerinde durulmalıdır.
Bir vatandaş olarak, sokak hayvanlarının uyutulmasını vicdansızlık olarak görüyor ve yaşam haklarını sağlamak için atılması gereken belli başlı bazı adımlar olduğunu düşünüyorum. Örneğin:
Kısırlaştırma ve Sağlık Kontrolleri: Sokaktaki canların (kediler dahil) popülasyonun kontrol edilmesi için belli başlı oranda kısırlaştırma programları düzenlenmelidir. Ayrıca, düzenli sağlık kontrolleri yapılmalı ve gerekli aşılar sağlanmalıdır.
Eğitim ve Farkındalık: Toplumda hayvan hakları konusunda farkındalık yaratılmalıdır. Sokak hayvanlarının insanlarla olan etkileşimleri ve potansiyel riskleri konusunda eğitimler düzenlenmelidir.
Barınak ve Rehabilitasyon Merkezleri: Sokaktaki dostlarımızın güvenli ve sağlıklı ortamlarda barınmaları için uygun barınaklar ve rehabilitasyon merkezleri oluşturulmalıdır. Bu merkezler, gönüllülerin ve hayvanseverlerin desteğiyle de yönetilmelidir.
İdare ve Yerel Politikalar: Belediyeler ve yerel yönetimler, sokakta yaşayan dostlarımız konusunda etkili politikalar geliştirmeli ve uygulamalıdır. Hayvan hakları koruma birimleri oluşturularak, sokak hayvanları için acil durum müdahale planları geliştirilmelidir.
Sokakta yaşayan patili canların itlaf edilmesi, büyük bir vicdansızlıktır ve toplumun ileriye dönük bir yaklaşımı olarak kabul edilemez. Hayvanların yaşam haklarına saygı göstermek, sadece insanlık değerlerimizin bir yansıması değil, aynı zamanda toplumumuzun sağlıklı ve empatik bir yapıya sahip olmasını sağlar.
Türkiye’nin bu konuda Avrupa ülkelerinde olduğu gibi insani ve sürdürülebilir çözümler üzerinde yoğunlaşması gerekmektedir. Sokakta yaşayan canlarla ilgili acil önlemler alınmalı, yaşam hakları korunmalı ve toplumun bu konuda duyarlılığı artırılmalıdır .
Hayvanların yaşam hakkını korumak, insanlığın en temel görevlerinden biridir. Ve ben bu düşüncede yalnız değilim! Bakınız:
Yeşim Ergüngör – Avukat
“Tarih boyunca bu topraklar kedi ve köpeksiz olmadı, olmamalı! Ayrıca bu da önemlidir ki sokaktaki canların sadece fiziksel varlıklar olduğunu düşünmüyorum. Bence onların yaşadığımız topraklara kattığı ciddi bir maneviyat /ruhsal enerji de söz konusu. Eğer bu çocukları toplar ve uyutursak, sadece içinde yaşadığımız beş duyu ile hissedilir, fiziki alemde güzel olan bir şeyleri kaybetmekle kalmayıp, bunun daha da ötesinde bulunduğumuz coğrafyanın ruhsal enerjisinde de onarılması çok ama çok güç gedikler açarız. Ve bu bir çok şeyi geri dönülmez biçimde değiştirir!”
Fatime Gül Akkartal – Ev Emekçisi
“İstanbul Esenyurt’ta yaşıyorum ve düzenli şekilde yürüyüş yapıyorum. Yürüyüş yaptığım parkur boyunca ve neredeyse her yerde toplum tarafından “sokak köpeği” diye adlandırılan canlarla karşılaşıyorum. Sabah saatleri veya gece geç saat fark etmiyor. Bugüne kadar hiçbir sıkıntı yaşamadım. O canlar sizin nasıl yaklaştığınızı hissediyor. Onlara siz sevgiyle yaklaşırsanız onlar da öyle, siz korku ve nefretle yaklaşırsanız onlar da agresifleşiyor. Dünya sadece insanlar için bir yaşam alanı değil, tüm canlılar içindir ve kimse kimsenin yaşam hakkını elinden alamaz. Sokak hayvanlarının uyutulması diye yumuşatılan katliama karşıyım. Her canlının yaşam hakkı kutsaldır!”
Bahar Akdemir – Tur Rehberi
“Yerleşik hayata geçtikleri andan itibaren, ilk evcilleştirdikleri hayvanlardan biri de köpeklerdir. Şimdi işlerine yaramayı bıraktılar diye, hiçbir alan tanımadıkları, beslenme, barınma olanağını kendilerinden aldıkları hayvanların yaşam haklarını hiçbir koşulda ellerinden alamazlar. Bunu hiçbir yasa yapamaz! Bu yasayı kimse kabul etmemeli çünkü bu bir katliamdır. Düzenli, gayet sürdürülebilir onlarca olanak varken, yaşam haklarına vahşice el atılması, kabul edilemez!”
Behiye N. – Finans Uzmanı
“Lütfen bir karıncaya can versinler önce bu kararı alanlar! Söyleyecek çok şeyim olsa da, kelimelerim kifayetsiz kalacak. Teşekkürler Gülcan söz hakkı için.”
Evet sevgili okur, unutmayalım ki hayvan sevgisi ve saygısı gösteren toplumlar, daha iyi bir dünya ve gelecek inşa ederler! Sokaktaki canlar için alınan bu kararın karşısında susmamalı ve tepkimizi dile getirmeliyiz.
Bir başka yazıda görüşmek üzere. Sağlıcakla!
Gülcan Pandora
Köpekler yılda bir kaç kez döngü yapabiliyor buda köpek sayısının kontrolsuz şekilde çoğalmasına neden oluyor.burda yapılacak pek bişey yok en azından bu saatten sonra ' bütün sorumlulukları belediyelerin üzerine attılar ve siyrildilar.bu hayvanlar sürü halinde çok tehlikeli oluyorlar ve örneklerini görüyoruz bu durumda istemesekte canimizida acitsa bazı zorunlulukları yapmak gerek