Yine iç karartan bir yazı ile karşındayım sevgili okur. Bu yazımın konusu son yıllarda artan özellikle genç intiharları olsun istedim. Üzüntü ve de yerleşik öfkeme nazaran düşüncelerimi sade bir dille sizlere aktarmaya çalışacağım.
Bildiğiniz üzere Türkiye’de son yıllarda özellikle gençler arasında artan intihar vakaları, toplumsal ve ekonomik sorunların bir sonucu olarak dikkat çekiyor. Her bir intihar vakası, ardında derin acılar ve kayıplarla toplumun her kesimini derinden etkiliyor aslında ve fakat “Vah vah, tüh tüh” dedikten hemen sonra her birimizin hayatı yine kaldığı yerden devam ediyor! Sorun nedir, ne yapılabilir kısmına ise neredeyse hiç değinilmiyor.
İntihar nedenleri arasında ailevi sorunların haricinde belki de ilk sırada “Ekonomik Baskı ve İşsizlik” geliyor. Gençlerin iş bulma umuduyla çıktıkları yolda işsizlik oranlarının yüksek olması büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor elbette. Ülkemizde üniversite mezunu gençler bile iş bulmakta zorlanırken, ekonomik belirsizlikler ve geçim sıkıntısının gençlerin üzerinde nasıl bir baskı yarattığını anlamak çok da zor olmamalı diye düşünüyorum! Borçlar, gelecek kaygısı ve ailelerinin geçimini sağlama zorunluluğu, birçok genci umutsuzluğa sürüklüyor. Oysa tek düşünmeleri gereken sadece eğitimleri ve gelecekleri olması gerektiği yerde!
Bir diğer konu da bana göre gençlerin, toplumun onlara yüklediği beklentilerin altında eziliyor olmaları. Mükemmeliyetçilik, başarı baskısı ve sosyal medya üzerinden yaratılan belki de çoğunlukla ‘uydurulan’ ideal yaşam standartları, kendilerini yetersiz hissetmelerine neden oluyor. Bu platformlarda sürekli olarak başkalarının başarılarını ve mutlu anlarını görmek maalesef gençlerde kıyaslama yapmalarına ve kendilerini değersiz hissetmelerine yol açıyor.
Yanı sıra ailelerin, çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını anlamakta zorlanmaları, gençlerin yalnızlaşmasına, aile içi iletişim eksikliğine ve ebeveynlerin çocuklarına yeterince destek olamamasına, (ki burada da ekonomi ve eğitim devreye giriyor) gençlerin iç dünyalarında yaşadıkları sorunları paylaşamamalarına yol açıyor. Bu durum, intihar düşüncelerinin ve eylemlerinin artmasına neden oluyor ki gerçekten de oldukça korkutucu ve de çok ciddi bir sorun teşkil ediyor!
Ülkemizde hala kırılamayan: ‘Deliler, ruh hastaları psikoloğa, psikiyatriste gider,’ inanışının cehaleti ise ruh sağlığı hizmetlerine erişim hususunda birçok genç için hâlâ zorlayıcı bir konu halinde.
Günümüzde halen Stigma (damgalanma) ve önyargılar, gençlerin psikolojik destek almaktan çekinmelerine sebep oluyor. İçten içe yardıma ihtiyaç duyarlarken, diğer yandan hem sicile işleme korkusu hem de üzerine yapışma ihtimali olan etiketin korkutuculuğuna inanmalarından mütevelli destek alma fikrine uzak duruyorlar! Ayrıca, ruh sağlığı hizmetlerinin yetersizliği ve maddi engeller de gençlerin yardım almasını engelliyor ve bakınız burada da yine yeniden ekonomik sorunlar devreye giriyor!
Genç intiharlarının son yıllarda çokça artmasına nazaran basına yansıtılmaması konusu ise açıkçası bende çelişki yaratıyor! Bu haberler servis edilmeli mi, edilmemeli mi diye düşünürken içinden çıkamıyorum.
Bunun tabi birkaç önemli sebebi bulunuyor. Öncelikle, medyada intihar haberlerinin yayımlanması, uzmanlar tarafından genellikle intiharı teşvik edici bir etki yaratabileceği endişesiyle eleştiriliyor. Bu tür haberlerin, özellikle hassas durumdaki bireyler üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceği düşünülüyor. Bu kısma kadar haklılık payları var... Ayrıca, intihar vakalarının detaylarının verilmesi, acılı aileler üzerinde ek bir baskı ve travma da yaratabilir. Gelin görün ki toplumda intihar hakkında konuşmaktan kaçınılması, bu konunun yeterince ele alınmasını ve çözümler üretilmesini de üzgünüm ki zorlaştırıyor. Yani ne derler, aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!
Her ne olursa olsun, artan intihar sorunun çözümü için acilen harekete geçmek gerek diyeceğim de, sonrasında ülkenin hali ve gündemi gelecek gözümün önüne, yine kırılacak umutlarım!
Son olarak eklemek isterim: Sevgili ebeveynler, bırakalım toplumsal ya da ekonomik sorunları bir kenara. Bitmez bu ülkede ne ekonomik ne de toplumsal sorunlar, bitmez... Lakin gözümüzü çocuklarımızın üzerinden ayırmayalım lütfen! Sonrasında o vah vahlar, tüh tühler hiçbir işe yaramaz zira!
Sağlıcakla!