Dertten uyutmayan ülke yaptılar…
Ne yana dönsek bir başka kabusun bilmem kaçıncı tekrarına yakalanıyoruz.
Çocukluğumuzda bize cennet vatan olarak belletilen bu ülke, gözleri kan çanağına dönmüş zombiler misali yaşamaya çalıştığımız bir cehenneme dönüştü.
Hayat pahalılığından, asgari ücretten, emekli maaşlarından, işsizlikten, gecekondu üniversitelerden, içi tamamen boşaltılan eğitim sisteminden, hiçbir derdimize dermen bulamadığımız sağlık kurumlarından, ağzını açanın hapse atıldığı baskıdan söz etmiyorum…
Devran döner hepsine bir çözüm bulunur.
Derdim içten içe çürüyen kokuşan iğrençleşen halimiz.
Hepimizin derdi olması gereken, bir türlü sahip çıkamadığımız çocuklar!
Bu ülkede en son iki hafta önce güzeller güzeli bir Narin kız, avuç içi kadar köyünün içinde sır oldu.
Kuran kursundan çıktıydı, annesi şunu dedi babası bunu dedi, amcası tutuklandı, yayın yasağı geldi bilmem ne!
Küçücük köyde, kim bilir ne tür çarpık ilişkilerin içinde kalıp yok edilen, dirisinden haber alınamayan muhtemelen ölüsü de uzun zaman bulunamayacak kaçıncı çocuk!
Dertten uyutmayan için için çürüyen bu ülkenin istatistik kurumu TÜİK’in her ne kadar bazı konularda güvenilirliği tartışılırsa da bu konuda yaptığı en son araştırma verileri şöyle;
Türkiye’de 2008 - 2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kaybolmuş.
Zaten sonra da bu konuda hiçbir istatistik yayınlamamış TÜİK.
Son 8 yıla dair hiçbir veri açıklaması yok…
104 bin 531 çocuk.
Yani yılda ortalama 10 bin kayıp çocuk.
Yani günde ortalama 32 kayıp çocuk…
Son sekiz yılda veri açıklanmadığına göre 104 bin 531 sayısını ikiyle çarpacağız.
İnsanın aklı kaçıracak sayılar!
Peki ya depremde kaybolan çocuklar? Onların kaçı bulundu da ailesine teslim edildi?
Bu çocukların başına ne geldi?
Günlerdir ölüsüne dirisine ulaşılamayan Narin kız, ilk değil, korkarım son da olmayacak.
Kayseri’de bayramda şeker toplamak için çıkıp bir daha haber alınamayan Türkan, Ahmet, Dilruba gibi…
Mersin’de günlerce dağlarda arandıktan sonra cesedi bulunan, dedesinin katlettiği ortaya çıkan Müslüme gibi, ki Müslüme daha üç yaşındaydı…
Bir de kayıp olmayan ama katledilen çocuklarımız var. Daha bir kaç gün önce boşanma aşamasında olduğu eşine acı çektirmek için babaları tarafından öldürülen üç küçük çocuğu hangi istatistiğe koyacağız?
Bilmiyoruz…
Bir de bitmek bilmez cinsel açlığın, sapkınlığın kurbanı olan çocuklarımız var.
Resmi rakamlara göre sadece 2022 yılında 31,890 çocuk cinsel istismara uğramış.
Resmi olmayan rakamı düşünmeye korkuyorum.
Dertten uyutmayan ülke yaptılar dedim ya…
Hayata dair her şeyi bir kenara koyalım, her zorun bir kolayı bulunur.
Ama biz çocuklarımıza sahip çıkamıyoruz!
Bir düşünün,
Son 16 yılda 200 bin çocuk daha kaybolmuş...
Bir küçük kent, bir büyük ilçe nüfusu kadar kayıp çocuk!
Aklımı kaçıracağım!
Biz hala iş, güç, para, ev, bark, araba, seçim iktidar vs konuşuyoruz.
Allah cezamızı versin!
Çocuklarını koruyamayan bir ülkenin geleceği olsa ne olur olmasa ne!
Narin’in sokakta bulundu denilen terliğinin izinde yok olalım hepimiz!
Dipnot:
“Vatanı korumak çocukları korumakla başlar”
Mustafa Kemal Atatürk
Gerçekten üzücü, hem de gerçeklerin aktarıldığı trajik bir yazı...