5 Aralık 1934 de Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verildi...
"Verildi" diyorum çünkü hakikaten öyle...
Cumhuriyeti kuran zihniyet öyle aydınlıktı ki, bu hakkı elde etmek için Avrupalı kadınlar gibi savaşmak ve direnmek zorunda kalmadık. Hazır bulduğumuzdan olsa gerek değerini bilmiyoruz.
Bu hakkın bize verilişinin 82. yıldönümünde şu anda başımızdaki mevcut zihniyet tarafından eklenen diğer haklarımıza! bakıyorum...
Sırf kadın olduğumuz için işyerinde mobbinge maruz kalma hakkımız var!
Aynı işi yapan erkeklerden daha az maaşla çalışma hakkımız var!
Yaptığımız işi bir erkekten çok daha iyi yapsak da terfi sıralamasında erkeklere öncelik verme hakkımız var!
Çocuk gelin olma, babamız yaşında adamdan her yıl çocuk doğurma, doğururken ölme "annelerin ayağı altında" olduğu söylenen cennete bir an önce kavuşma hakkımız var!
Koca, eski koca, abi, baba, sevgili, herhangi bir erkek yakınımızdan (hatta hiç tanımadığımız herhangi erkekten) her daim dayak yeme, hastanelik olma, hatta sakat kalma hakkımız var!
Ve yine koca, eski koca, nişanlı, sevgili, baba, abi tarafından "boşanmak istedi, ona buna yan baktı, yön baktı namussuzluk etti, aile şerefine leke getirdi" gibi gerekçelerle öldürülme hakkımız var!
Başı açık, makyajlı mini etekli, hele de akşam hava karardıktan sonra sokağa çıkıyor hatta bir de utanmadan işveli cilveli gülüyorsak, istisnasız her erkek tarafından taciz edilme, tecavüze uğrama hakkımız var!
Başı kapalı, makyajsız, gece sokağa çıkmıyor, gündüz bakkala giderken de kimsenin yüzüne bile bakmıyorsak da istisnasız her erkek tarafından taciz ve tecavüz edilme hakkımız var!
Tecavüz sonucu hamile kalırsak kürtaj yaptırma hakkımız olmasa da doğurup devlete baktırma hakkımız var!
Tecavüzcümüzle evlenme ve şiddete ömür boyu katlanma hakkımız var!
Ha bi de seçimlerde kocamızın istediği yönde oy kullanma hakkımız var!
"Kadın hakları" kavramının sürekli ihlal edilmesine göz yumma hakkımız var!
Bize haklarımızdan özgürlüklerimizden sözedene, sahip olduğumuz hakları savunmamızı önerip yol gösterenlere " yürü git evinde hanım hanımcık otur, eski köye yeni adet getirme başımıza iş açma" deme hakkımız var!
İkinci sınıf vatandaş olma hakkımız var!
Başta Ata'm olmak üzere çağının çok ötesinde düşünen aydınlık beyinlerin kurduğu ülkeyi maalesef, Arap özentileri, hırsızlar, dinci yobazlar, parasını pul edenler, dünyaya maskara edenlerin eline teslim etmişiz de utanmamışız, bize altın tepside sundukları kadınlık onurunu evdeki kocaya babaya teslim etmekten mi utanacağız, hadi canım...
"Dünyada herşey kadının eseridir" diyen Ata'mın bize verdiği hakkı, "kadının asli görevi analıktır" diyen adamların eline teslim etme hakkımızı kullanarak;
Tam da hakettiğimiz yere, dört duvar arasına doğru, bodoslama hızla yol alma hakkımız da var...
Unuttuklarımı ekleyiverin gari...