Her seçim dönemi olduğu gibi 2019 yerel seçimleri süreci de; seçim-sandık güvenliği, sahte-ölü seçmen sayısı, seçim hilesi yapılma olasılıkları ve yöntemleri üzerine sürüp giden tartışmalarla başladı. Üzerine bir de partilerin aday belirleme yöntemlerinin nasıl ne şekilde olacağı konusu eklendi. İttifaklar kuruldu, pazarlıklar yapıldı, listeler öyle ya da böyle şekillendi.
Demokrasinin özü; çoğunluk oyuyla seçilmiş olanın yönetime gelmesidir. Fakat bu kural bizde pek işlemez. Biz aile içi sorunların çözümünde bile son noktayı babanın koymasına alışmış toplumun bireyleriyiz. O nedenledir ki içinde “demokrasi” sözü geçen bir cümle kurduğumuzda demokrasiyi hayata da dahil ettiğimizi sanıyoruz.
Demokrasinin “mış” gibi yaşandığı ülkelerin, siyasetçileri de demokrat"mış” gibi yaparlar haliyle… AKP, MHP gibi partilerde tartışma çıkmasına pek izin verilmez. Tartışma çıksa da pek dışardan sesleri duyulmaz. Tek gürültü çıkan yer CHP.
CHP daha “demokrat” olduğundan olaylar mutlaka yetkili kurullarda tartışılır.
Mesela seçim süreçleri sırasında aday belirmelerde ön seçim bir lütuf gibi üyeye sunulur ya da esirgenir.
Yetkili kurullar tartışadursun, ekipler desteklediği aday adayını “aday” yapmak üzere kılıçlarını çeker ve bıçaklarını biler, savaşa hazırlanır. Çünkü “Parti içi demokraside her şey mübahtır!”
Demokrasinin gereği olarak son noktayı tabi ki lider koyar.
Liderin sözünün üstüne söz söyleyenin, söz söylerken yanında olanın, o sözü tekrar edenin ve tüm yakınlarının üstünü de boydan boya çizerler… Ki siyasetin içinde beklentisi olan hiç kimse böyle bir çizikle yaşamak istemez… Doğal olarak aday belirleme sürecinde hiçbir aday adayından şimşekleri üzerine çekecek bir söz bir davranış beklenmez.
Oysa ki; CHP aklını kullanmayı, yapıcı eleştiriye açık olup yanlışa yanlış demeyi bilenlerin partisi olmak zorundadır. Liderler değişir, kadrolar gelip geçer. Asıl olan Cumhuriyetin temel ilkelerine ve demokrasiye sahip çıkmaktır...
Adaylığını tehlikeye atmamak için en temel parti içi demokrasi hakkını dahi kullanmaktan çekinenler listelerde isimlerini göremeyince “emek” vurgusu yapıp adam kayırmadan ekipçilikten şikayet eder oldular. Ki artık şikayet etmek için vakit çok geç…
Yani demem o ki;
"15 Temmuz demokrasi şehitleri meydanı"nı alkışlamayı içinize sindirdiyseniz...
Ozan Arif gibi birinin Pir Sultan Abdal gibi, Mahzuni Şerif gibi, Neşet Ertaş gibi isimlerle aynı kefeye koyulması içinizi sızlatmadıysa...
Ön seçimsiz aday dayatmalara ses çıkarmadıysanız...
Kadın emeğinin görmezden gelinip cinsiyet kotasına uyulmayışına susuyorsanız...
Neden diye sorulduğunda "aman seçim var bölünmeyelim aykırı ses çıkarmayalım, birlik beraberlik" vs diye geçiştiriyorsanız...
Listelerde adınızı görmediğinizde şikayet etme hakkınız olup olmadığını kendinize sormalısınız!!!
Yetkili kurullar hangisi demokratik adil dedinizmi işte şu bu menfetit örnekler verilir bu derece safmı bu insanlaryetkili kurullarda tartışma yok itiraz var nedir itirazın ana sebebi senin tercihin yanlış benim tecihim doğru. Kısacası Cumhuriyet var yani halk oyu ile seçilmek var halk oyuna sunulacak adil sistem yok yani ne yok demokrasi yok fırsat eşitliği yok gırdat eşitliğinin olmadığı yerde konuşacsk bir şeyde yok.