31 Mart seçimlerinde yaşanan kayıplar ardından 24 Haziran tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde yaşanan hezimet sonrası Ak Parti içinde tartışma başlattı. Başlayan tartışmalar 58. ve 59. hükümetlerde ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı yapan Ali Babacan’ın istifası ile doruğa çıktı. Bu sürece eski Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı olan Ahmet Davutoğlu’nun ardı ardına yaptığı ve teşkilata da değinen açıklamalarla tartışma farklı bir boyuta taşındı.
Bu tartışmaların son boyutu ise teşkilat içinde yaşananlar. Görünen o ki parti resmen “Ak Partililer ve AKPliler” olarak başlayan kamplaşma keskin ayrışmaya doğru gidiyor. Teşkilatın temel sorunu “omurgalı bir yapı”nın olmaması. Bunun dışında önde gelen şikayetlerden biri de parti üst yönetiminin halktan kopması olarak önümüze çıkıyor. Teşkilat mensupları 2013 yılına kadar yapılacak çalışmalar hazırlanacak programların halka sorarak yapıldığı bu tarihten sonra “Fildişi Kulelere” çekildiğinden yakınıyorlar. Halktan bu kopuşun ve iletişimin kalmamasının ardından partinin ittifaklara mecbur kaldığını ifade eden teşkilat üyeleri seçimden seçime düzenlenen programlarla halkla yakınlaşma sağlanmayacağını dile getiriyor.
Tabanda; Ak Parti’nin asıl sorununun ihtiyaç duyduğu 2002-2011 arasındaki ruh olduğu görüşü hakim. Parti tabanında kötü gidiş ve bu ihtiyaç; “Partinin yeniden yükselişe geçmesi için ihtiyaç duyduğu kadrolar yerine, bir yerlere gelmek ve rant elde etmek için Ak Parti’ye ihtiyacı olanların aktif görevde olması” şeklinde tarif ediliyor.
Bu iddiadan sonra; “Ak Parti’ye ihtiyacı olanlar kimler konuyu biraz daha aç derseniz”, Binali Yıldırım’ın son İzmir ziyaretine bakın derim. Hiçbir unvanı olmayan Sayın Yıldırım’ı “Son Başbakan” unvanı ile onore etmek ve mesaj bombardımanı, afişler ve ayaklı panolarla bugüne kadar görülmeyen bir şekilde teşkilatı karşılama ve programlara çağırmanın altında yatan tek gerçek gelme ihtimali olan “Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı” koltuğundan başka bir şey olmasa gerek. Gelecek dönemde parti üzerinden bir şeyler yapmak isteyenler iyi sınav verdi.
“Kim bunlar?” diye boşuna bana soru sormayın. Haber fotoğraflarında net olarak göreceksiniz. Özellikle İzmir Ticaret Odası’ndaki yemek fotolarına bakın. Yemekte bir tane gerçek Erdoğancı yok gibi. Çok büyük çoğunluğu eskiden merkez sağda siyaset yapmış, halen de o kimliklerini koruyan isimler.
Neyse gelelim “bir yerlere gelmek ve rant elde etmek için Ak Parti’ye ihtiyacı olanların aktif görevde” iddiasını savunanların haklı çıkma tarifine. Bu isimler öncelikle davaya inancı olan, dava için karşılıksız mücadele eden insanlarının göreve gelmesi gerektiğini savunuyorlar. 2002’de İzmir’de yüzde 17 olan oy oranı bu isimler sayesinde 2011’de yüzde 37’ye çıktığını ileri süren bu grup süreci; “Kadro değişikliği ile davanın ihtiyaç duyduğu nefer yerine partiye ihtiyaç duyan kadroların görevlendirilmesi ile bugün yüzde 25’e kadar geriledik. Bu kirliliğe dur denilmezse; ehliyet ve liyakata önem vermek yerine sınırsız biat ön plana çıkarılmaya devam edilirse 2015 yılında başlayan duraksama dönemimiz şu an ufaktan başlayan gerileme dönemini hızlandırıp çöküşe götürecektir” şeklinde anlatıyor.
Önümüzdeki süreç yeni partilerin kurulması ile daha da sert çekişmeye sahne olacak gibi. Ak Parti’nin ihtiyaç duyduğu şeyi tabanı yukardaki gibi anlatıyor. Karar yukardakilerin buna bakışı olacak.
3’te 1 kalırız
Öte yandan Ali Babacan’ın kurma çalışmalarını hızlandırdığı partisi kadar Ahmet Davutoğlu’nun kurması muhtemel parti için Ak Parti İzmir Teşkilatı’nda ciddi bir gözlem süreci var. Kopuşun büyük boyutta olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu konuda konuştuğum çok sayıda partili, Ak Parti’nin durumdan şikayet sonrası; “Parti 3’e parçalanır. Babacan ve Davutoğlu birer parça alır. Bize de 3 paydan biri kalır” şeklinde yorumladıkları sürecin sonucunu herkes merakla bekliyor.
Şükür gerçekleri gören biri oldu. Kaleminize, yüreğinize sağlık
Abi merkez sağda siyaset yapmış dediklerin sadece anavatandaki Anadolu illerindeki kardeşlerimiz Bş içlerine beş adet DYP Li say DYP siz izmir olmaz olmadığını görüyoruz olmadığıda görülecek biz çok burnunda kıl aldırmayanların burnunun düştüğünü gördük bazıları ise ayni partideki taraftarı ürkütüyor Suriyeliler oy hakkı alınca ilelebet iktidarız diyor abi bu el altı laflar bu partiyi ne yapar düşün