Türkiye'de siyaset son dönemlerde çok hızlı seyrediyor. Özellikle parti kuran kurana. Son bir yılda Ahmet Davutoğlu liderliğinde Gelecek Partisi, Ali Babacan liderliğinde DEVA Partisi, CHP'li vekil Öztürk Yılmaz'ın liderliğinde Yenilik Partisi kuruldu. Bunun dışında son bir kaç yıldır Çoban Ateşi Hareketi'ni oluşturan ve liderliğini yapan eski bakanlardan Rıfat Serdaroğlu Doğru Partisi ile bir parti kuracağı konuşuluyor.
Sadece bu değil Deniz Baykal ile yarıştığı kurultayda CHP Genel Başkanı olamayınca uzun zaman önce Türkiye Değişim Hareketi(TDH)'ni kuran ve bir dönem sonra hareketi uyuyan hücrelere çevirerek CHP'den siyaset yapan daha sonra yeniden aday gösterilmeyince DSP'den Şişli Belediye Başkan adayı olan kaybedince de uyuyan TDH hücrelerini DSP içine yerleştiren Mustafa Sarıgül'de parti kuracağını açıkladı.
Bu isimler içinde en dikkat çekeni ise Muharrem İnce. CHP'den Cumhurbaşkanı Adayı olan ve seçim gecesi yaşananlarla halen çokça partilinin suçladığı isim bir dönem CHP Genel Başkanlığı için yarıştı ama fark yiyerek kaybetti. Kurultay için imza kampanyası da başlatan bunda da başarısız olan İnce için DSP'nin başına geçerek UDSP(Ulualcı Demokratik Sol Parti) ismini alarak siyaset yapacağı konuşulurken kendisi ülkeyi geçerek “CHP'yi kurtaracağım” şeklinde açıklama yaptı. Buna rağmen siyaset kulislerinde yeni bir parti kuracağı halen konuşuluyor.
Neticede eğer yasalara göre siyasi yasaklı değilse ve kanuni kriterleri sağlıyorsa herkesin parti kurma ve siyasette yol yürüme hakkı var. Var var olmasına da bu iş ekonomik olarak ciddi ekonomik külfeti olan bir iş. Siyasi Partiler Kanunu'nun “Siyasi Partilerin Seçimlere Katılması ve Aday Belirlenmesi”ni belirleyen Yedinci Bölümü'nde yer alan ve 31 Mart 1988'de değiştirilen 36'ncı maddeye göre; “Siyasî partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması şarttır. Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir” der.
Yani bu hesaba göre en az 42 ilde örgütlenme yapması ve bu illerin ilçelerinin üçte birinde yönetimlerini oluşturması gerekiyor. Oda yaklaşık 450 ilçe eder. İl ve ilçe başkanlıklarını yeni kuran partilerin başkanları ile yaptığım görüşmeye göre il ve ilçenin büyüklüğü rakamların değişmesine neden oluyor. İl Başkanlığını kurmak için 200 bin TL para gerekiyor. Bu para kira, mobilyalar, beyaz eşyalar, tabelalar ve bina içi giydirme ve süsleme çalışmaları için gerekiyor. İlçe başkanlıkları ise 50-150 bin TL arasında bir maliyet getiriyor. Yani bir parti seçime girmek için kurulum sonrası 6 ay süreci doldurmuşsa 53 milyon 400 bin TL harcaması gerekiyor.
“Parti vermiyor ki, başkanlıklara talip olanlar ödüyor” diyeniniz çıkacaktır. Bunu diyenlere “Bir insan iktidar hedefi yoksa ve makam ve mevki beklentisi yoksa neden bu kadar para harcasın?” diye soruyorum. Hatta siz sevgili okurlarım için soruları arttırayım; “Siz olsanız yeni kurulan bir partide bu riski göze alırmısınız?”, “Yeni kurulan partilerin hangisinin iktidar olacağını düşünüyorsunuz?”, “Başka partilerde umduğunu bulmayan ve o partilerin tabanı ve vatandaşlar tarafından bir makama layık görülmeyenlerin ülke yönetimi için gerekli desteği alacağını düşünüyormusunuz?”
Yoksa siz de ben gibi düşünüp “Nerden geliyor bu değirmenin suyu?” sorusunu mu soruyorsunuz.
GönderMe1: Dikaktimi çeken bir konu var. Güzelbahçe'de yapılması planlanan ve ucu Ak Partli bir vekile dayanan Go-Kart pisti için CHP'liler ve çevre örgütleri hareketlenirken, bunun için çokça belediye başkanı gelerek destek verirken İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Sözcüsü olan ve Güzelbahçe Belediye Meclisi kontenjanından orada bulunan Nilay Kökkılınç'tan bir tepki duyan oldu mu? Hatırlanacağı üzere Nilay Hanım'ın adı MYK'da Güzelbahçe Belediye Başkan Adayı olarak PM'ye inerken son anda karar değişmişti. Eğer isim değişmeseydi Nilay Hanım yine böyle sessiz kalırmıydı?
GönderMe2: Son günlerde Ak Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli'nin değiştirileceğine dair çok sayıda dedikodu dolaşıyor. Başkan Sürekli'nin yerine ismi geçenler her dedikodu döneminde adı konuşulan kişiler. Ak Parti ilk kez İzmir'de bu kadar uyumlu bir başkan ile çalışıyor. İzmirlilerin en az tepkisini çeken isimlerden biri olan ve pandemi süreci ve sonrasında yaptığı muhalefetle dikkat çeken Sürekli'nin tartışılması Ak Parti'nin İzmir'de kendi ayağına sıkmasıdır diye düşünüyorum.
K.Ali ALİ düsturu ile devam,alt takımında değişiklik yaparak yoluna devam