100 yaşına gelmiş bir parti, çok partili döneme geçildiğinden bu yana ilk defa bu kadar büyük halk desteğini arkasına alarak iktidara yaklaşmıştı. Yakalanan mutabakat zemininde muhalefetin bir araya getirilmesinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun emekleri göz ardı edilemez. Seçimin kaybedilmesinde ise öncelikle Kılıçdaroğlu’nun yakın çalışma ekibinin ve ittifak ortaklarının kendisine inanmaması en büyük faktör olmuştur.
Şunu bir kenarda tutun: Kılıçdaroğlu’na ilk taşı atanlar ve onların arkasında saf tutanlar, seçim yenilgisinin gizli mimarlarıdır. Aylardır seçime hazırlanan Genel Başkanlarının arkasından meclis aritmetiğini düzenleme gayretinde olanlar, zaten seçimin kazanılacağına da hiç inanmamış olanlardır. Partinin kendi içindeki öz eleştiri sürecini bile işletmeyi beklemeden Kemal Kılıçdaroğlu'nun koltuktan inmesini istemek de yangından mal kaçırmaktan başka bir şey değildir.
Bu süreçte CHP'nin akil siyasetçilerinin devreye girip Partinin yıpranmasının önüne geçmesi beklenirken başta Karayalçın olmak üzere ateşi körüklemeyi ve kendilerini değişimin aktörü ilan etmeyi seçtiler. Demek ki CHP'nin kendi hainleriyle hesaplaşmasının yanında kendine akil adam rolü biçen aktörlerinden de kurtulması gerekiyor! Yaşananlar bunu da ortaya koymuştur. Bu isimleri bertaraf ederken de geçmişte yaptıkları hatalarla yüzleşmeleri sağlanmalıdır.
Haftasonu CHP'nin Balçova İlçe Kongresi'ndeki görüntüler A Haber ekranlarına kadar yansıdı. Bir dönemin sembol siyasetçilerinden Yüksel Çakmur, her zamanki sonu gelmez konuşmalarından birini yapıyordu ki dinleyenler için bu konuşmayı dinleme süresi İzmir’in tarihine yolculuk yapmaya yetti.
Dinleyenlerin akıllarına neler neler geldi... Örneğin Yüksel Çakmur; kendi İzmir Büyükşehir Başkanlığı döneminde uzun süredir alacaklarını ödemediği için eylem yapan 400 küsur işçiyi işten atmıştı. İşten attığı isimler arasında 2013-2018 yılları arasında DİSK'in genel başkanlığını yapan, ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nden 27. dönem İzmir milletvekilliği görevini de sürdürmüş olan Kani Beko, Belediye-İş Örgütlenme Sekreterliği yapan Ali Çelenk ve CHP Buca İlçe Başkanı Hacer Taş Gültepe de vardı. Sadece bu değil; döneminde, o çok övündüğü ve parti içinde yok diye kongre kongre dolaşarak anlattığı ve partililerin "öf yine mi aynı hikaye" diyerek dinlemediği demokrasiyi işletmediği (işletemediği değil) seçimi "Takunyacı" dediği Burhan Özfatura'ya kaybetti. İşçilere takındığı tavır; kentte, ben istedim yaptım, dediği uygulamalar (Halk otobüsü ve dolmuşlara yaptığı uygulamalar) sonucu 1989 yerel seçimlerinde yaklaşık 200 bin oy fark attığı rakibinden 1994 yerel seçimlerinde 13 bin fark yiyerek belediye başkanlığını adeta hediye etmişti.
Sayın Çakmur ilk aklımıza gelen isimlerden biri olsa da O'nun dışında, son dönemde kongrelerde ya da 3-4 partiliyi bir arada görünce nutuk atan "ön seçim" savaşçılarını da unutmayalım. Sanki parti içinde çok sağlıklı bir üye yapısı var, sanki kimse bu kentte oturmayanlar dahil köylerindeki eş dost akrabalarını partiye kaydetmiyormuş gibi, sanki hemşehri ve mezhep derneklerine gidip oylarına karşılık pazarlık edilmiyormuş gibi ve sanki delege ağalarına iş, aş ve para sözü verilmiyormuş, sonuçlar da çok adilmiş gibi bu nutukları atanlar son yapılan ön seçim sonuçlarını hatırlatmaktan bile acizler. O dönemde gazetecileri arayan hemşehri ve mezhep derneklerinin "... desteğimize karşı bize verdiği sözün karşılığı .... TL'yi ödemedi" sözlerini herkes biliyor. Tıpkı Leonard Cohen'in herkes biliyor şiirinde anlattığı gibi. Şiirin giriş cümlesi olan “Herkes biliyor, zarların hileli olduğunu” sözü gibi herkes biliyor ama yalancı demokrasi söylemleri için herkes bilmiyor gibi davranıp bir hikaye anlatıyor. Parti içindeki kendi başarısızlıklarına kılıf buluyorlar.
CHP örgütü ise olan biteni dikkatle izliyor. Kimin, kiminle, hangi şartlarda pazarlıklar yaptığını tek tek tespit edip not ediyor. Muhtemelen 29 Ekim’de yapılacak kurultaya kadar da not defterlerine ince ince yazacak. CHP yönetiminin, kurunun yanında yaşın da yanmayacağı bir uzlaşıyı da masaya koyarak gideceği kurultaydan safralarını atarak ve güçlenerek çıkması büyük ihtimal...
Ez cümle, CHP'nin iktidara yürümesi için öncelikle yukarıda saydığımız tiplerin Partinin yakasından düşmesi gerekiyor. Gerçek partililer, bu isimler partinin yakasından düşmezse onları tek tek tarihin çöplüğüne atacaktır.
GönderMe1: CHP'nin yakasından düşmesi gereken bir diğer konu ise "Sahip Siyaseti"dir. Özellikle ilçe kongrelerinin başladığı İzmir'de başkanlık için aday olanlar için ilk sorulan sorular maalesef ki "Kime yakın?, Kimin adamı?" oluyor. Durum böyle olunca temelde birlik beraberlik çatırdıyor. Bu çatırdama yerel ve genel seçimler sürecinde daha sert kavgalar nedeniyle ayrışma, bölünme ve derin çatlaklar oluşturduğu için sandığa da yansıyor. O nedenle parti içinde yapılan siyasetin tez elden "Sahip Siyaseti"nden "Dava Siyaseti"ne evrilmesi gerekiyor.
GönderMe2: Kongre süreci parti içindeki heyecanı ve çalışma şevkini diri tutar diye bilinse de CHP'de bu anlayış adamcılık ile maalesef hayata geçirilemiyor. Hele de fikri ve siyasi rekabetin yaşanması gereken ilçe kongrelerinde tek adayla gitme sevdası özellikle büyük metropol ilçelerde heyecanı düşürüyor kanaatindeyim. Tek aday yerine rekabetçi bir ortamda partiye heyecan katılması gerekiyor.
Tebrik ediyorum Adem cim detaylar ayrıca güzel ve bilgilendirici