31 Mart Yerel Seçimleri sonrası özellikle büyükşehirler başta olmak üzere Cumhur İttifakı’nın yaşadığı ağır yenilgi ve bu yenilginin rövanşı sayılacak 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yaşanan ağır hezimet sonrası siyasi dengeler allak bullak oldu. Özellikle Ak Parti’den 2 yeni Parti (Ali Babacan-Abdullah Gül yapısı ve Ahmet Davutoğlu yapısı) kurulmasına garanti gözüyle bakılması siyasi dili de sertleştirdi.
Aynı zamanda Ak Parti Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinden ayrılacak kişiler için kullandığı “ihanet” kelimesi ile başlayan açıklamalar teşkilatına yaptığı Kurban Bayramı konuşmasındaki; "Birçok ayrılıklar, şunlar, bunlar, vesaire gibi kampanyalar içine girenler olabilir ama unutmayın ki bayramlar bizim birlikte, beraberlikte, dayanışmada en üst noktalara tırmandığımız günlerdir. Kardeşliğimizi böldürtmeyeceğiz ve bu kardeşliğimizi güçlendirerek devam ettireceğiz" sözleri ile safları sıklaştırmaya çalıştı.
Erdoğan’ın ifadesi; 1980 öncesi MHP Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in ifade ettiği söylenen; "davadan döneni, ben bile olsam, vurun" sözleri kadar sert olmasa da “hain yaftası ve şeytanlaştırma” açısından yeterince başarılı olmuş gibi görünüyor. En azından parti içinden çıkacak yeni partiye gidecek olanların şimdilik sessiz kalmasını sağlamış ve kaosun büyümesi önlenmiş görülüyor. Peki, Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan, bu sert söylemlere neden başvuruyor?
Öncelikle şunu belirtelim ki oluşacak iki partinin alacağı oy oranları kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 12 ile 16 arasında görünüyor. Yüzde 12 rakamı sonuç olarak çıkan kamuoyu araştırmalarında bu oyun yüzde 7’si Ak Parti’den yüzde 3’ü MHP’den kayacak oy olarak karşımıza çıkıyor. Hele de; 24 Haziran 2018 tarihinde ilk kez yapılan Cumhurbaşkanlığı Sistemi seçimlerini kazanmanın şartının yüzde 50+1 oy olduğunu göz önüne alırsak Cumhur İttifakı’ndan yeni partilere kayacağı ifade edilen yüzde 10’luk oy oranının önümüzdeki günlerde ayrışmayı ve kutuplaştırmayı daha da derinleştirecek ağır söylemlere yerini bırakacaktır.
Birde madalyonun öteki yüzü var. Hainlikle suçlanan ve şeytanlaştırılan kesim ise parti içinde sıkça dile getirilen şikayet olan akrabalık ilişkilerini ve “Ak Partililer-AKPliler kavgası”nı sıklıkla dile getiriyorlar. Bunun üzerinden haklılıklarını dile getiriyorlar. Ak Parti’nin kuruluş sürecinde Refah Partisi’nden kopuş hatırlatılarak “parti kurmak için ayrılmak hainlik değildir” mesajını veriyorlar.
Görünen o ki erken seçim olmazsa 2023 yılında yapılacak seçimler için Ak Parti başta olmak üzere Cumhur İttifakı’nı sıkıntılı bir dönem bekliyor. Bu döneme Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı MHP şimdiden hazırlanmaya başladı. Bizzat MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından İYİ Partililere yapılan geri dönüş çağrısının temelinde de bu süreçte güçlenme çalışması var. İttifak olarak girdikleri yerel seçimlerden Cumhur İttifakı kaybederken kazanmaları ile edindikleri gücü böylece daha da arttırmayı hedefliyorlar.
İzmir’e gelirsek Ak Parti İl Teşkilatı içinde yeni parti sürecini bekleyen sessiz çoğunluk çok fazla. Binali Yıldırım ve ekibinin İstanbul seçimlerini kaybetmesinin ardından kentte yapmaya kalktığı gövde gösterisi bu sessiz çoğunluğu daha da arttırdı. Gazeteci olarak değil de dostane sohbet ettiğim isimlerin isyanı durumun vahametini çok net gösterdi.
Görünen o ki bu sonbahar ve kış İzmir’de siyasette hava çok sıcak olacak…