CHP’de kongre süreci geçen hafta ilçe kongreleri ile başladı. Bugüne kadar 9 ilçe kongresi yapıldı. Kritik viraja yarın ve pazar(21-22 Aralık) günü yapılacak Karabağlar, Bayraklı, Konak, Gaziemir kongreleri ile delege dengesi kısmen de olsa şekillenmiş olacak. Zaten kentin kaderini “3 B-3 K” olarak değerlendirilen “Bayraklı, Bornova, Buca, Karabağlar, Karşıyaka ve Konak” altılısından seçilen delegeler belirliyor.
O nedenle bu 6 ilçede güçlü yapılar ya da partililer tarafından “delege ağası” olarak nitelendirilen isimler seçimin kaderini belirliyor. Bu pazarlıklarda ise destek isteyenlerin delege ağalarını ikna için masaya sürdükleri teklifler arasında “işçi alımı”, “il yönetim kurulu üyeliği”, “il disiplin kurulu üyeliği” ve “kurultay delegeliği” var. Hele de işin içine belediye başkanları girince birinci öncelik “işçi alımı” oluyor.
İşte bu tekliflerden daha çok yararlanmak için ortaya öyle hesaplar çıkıyor ki 417 delegesi olan bu 6 büyük ilçede herkes delegeleri kendine yazdığı için delege sayısı bir anda 800-900’u buluyor. Tabi bu mümkün olmadığından pazarlık için nasıl argümanlar kullanıldığını daha net anlıyorsunuz.
Neresinden bakarsanız bakın siyaseti esir alan bu pazarlık anlayışında çıta o kadar yüksek ki ne iş için ayrılan kadrolar yetiyor ne de parti görevi için teklif edilen kadrolar yeterli kalıyor. İşte bu yaşanan mücadele “kalemin kimin elinde olacağı” için yapılıyor. Neticede “kalem sahibi” listeleri yazıyor. İşin vahimi örneğin ayrılan “işçi kadrosu”nun en az 3 katı kadar kişinin özgeçmişi toplandığından sandık başında listeler arasında keskin dönüşler de yaşanıyor. Herkes bir birini sözünü yemekle itham ediyor.
Olay sadece bununla bitmiyor. Seçimlerin sonunda gücü eline alan “kalem sahipleri” bu kez Kurultay’da parti üst yönetimine girmek için pazarlık masasında başka “kalem sahibi”nin önüne delege ağası etiketiyle oturuyor. Bu döngü böyle sürerken siyasi partileri bekleyen asıl tehlike ortaya çıkıyor.
Bu tehlike de verdiği oy karşılığı işe girenlerin sahada çalışmak yerine büroda masa başında çalışmayı istemesi. Geçmiş kongrelerden gelen bakiye o kadar ağır ki birçok belediye de saha çalışması sayılan ve bu çalışmalara göre vatandaşın oy verdiği, Park ve Bahçeler Müdürlüğü, Fen İşleri Müdürlüğü ile Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde çalışan sayısı büroda çalışanların yarısı değil. Bu da belediyelerin ana işlerinin aksaması anlamına geldiğinden “belediyeler çalışmıyor” algısını oluşturacağından siyasi olarak geri dönüşümü ağır olacaktır.
Netice itibari ile vatandaşın umut gördükleri “siyasi ikballeri” uğruna çalışınca kentin belediyelerinin de el değiştirmesi gayet doğaldır.
Eline sağlık kalemine sağlık
eline diline kalemine sağlık