CHP'de 24 Haziran Seçimleri sonrası başlayan değişim taleplerinde ayrışma gittikçe belirginleşirken, ortaya atılan iddialar ve parti kulislerinde konuşulanlar o kadar çok ki hani amiyane tabirle "at izi it izine karışmış" durumda. Dün başka safta olanlar bugün başka saftalar.
Öncelikle değişim talebinde ilk günkü heyecan yok. Neden heyecan yok derseniz, Muharrem İnce'nin söylemleri tutarlı olmayan açıklamaları CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun elini her geçen gün daha da rahatlatıyor. Buna değişim taraftarlarını, bundan önceki seçimlerde listelerde yaşanan değişimin gücünü elde tutmak isteyenler, güç olmak isteyenler, yerel seçimlerde aday olmak isteyenlerden oluşması da bu heyecanın azalmasında önemli katkısı var.
Değişim talep eden İnce taraftarları, Genel Merkezi yetersiz bulup oylar arasındaki farkı gündeme getirirken, diğer taraf ise 6 ay önce kaybedilen kongreye rağmen İnce'nin aday gösterilmesini, İYİ Parti'ye gönderilen milletvekilleri hamlesi ve Millet İttifakı (ki CHP buradan dolayı asgari 11 vekil fazla çıkardı) oluşumunu siyasal başarı ve parti içindeki adaletin tecellisi olarak sunuyor.
Bu arada Muharrem İnce için İzmir, Ankara ve İstanbul'da toplanan kalabalıkları ne İnce'ye ne de CHP'ye artı olarak yazmasın. Bu kalabalık mevcut iktidardan bıkkınlık kadar umut arayanların katılımı olarak değerlendirilsin. Bu kadar kalabalık topluyor isen ve sandığa yansır alırız diyor isen ama hile olmadığını beyan ettiğin seçimde bu sonucu alıyorsan burada da ayrıca düşünmek lazım gelir.
Değişim talebinde bir de ilginç bir taraf var ki gülmemek elde değil. Hani o Ziya Paşa'nın meşhur şiiri Terkib-i Bend'de dediği gibi; "En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun, Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?" misali, yapılanlar ortaya çıkmayacakmış gibi kapalı kapılar ardından verdikleri mesajlar ile İnce ve Kılıçdaroğlu arasında mekik dokuyan koltuk sahipleri olduğu iddiası var. Bu iddia bile bu değişim talebinin maneviyatını zarara uğratmaya yeter artar bile.
Zaten üyelere ve partiye üye olmadan oy verenlere bakarsanız herkes koltuk mücadelesi için mücadele ediyor ve değişim talepleri bu nedenle samimi değil. Bu yapının son açıklamalardan sonra düşündüğü şey, "Ben yerimi koruyayım, değişim de benim yerimi korumama yarayacaksa hemen olsun" ya da "Ben bir yerlere geleceksem bu değişim hemen olsun" boyutundadır.
Hatta CHP içinde maalesef ki; "Birilerinin eteğine yapışarak ve yaranmaya çalışarak siyaset yapan çok sayıda kişi var. Ülkeye katkıdan çok içinde oldukları ekip, oluşum, güruh adına ne derseniz deyin bu yapıya katkı sağlamak için siyaset yapılıyor. Bu bakış açısında ekip liderine yaranmak öncelikli görevdir." Ondandır ki delege seçimleri ve il-ilçe kongreleri ateşler basan bir heyecan içinde yapılırken seçim süreçleri sönüktür. Hatta birçok yerde seçim sonuçları için büyük önem arz eden ıslak imzalı tutanakları bulamazsınız.
Ezcümle; CHP'de değişim şarttır. Ama bu değişim tabandan tavana olmalıdır. CHP sol parti ise-ki sol partiyiz diyorlar- diyalektik felsefenin temel doktrini olan "Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir" sözü hayata geçmelidir. Amaaaa... İşte bu ama çok önemli. Bu yapıdaki CHP değişmeli önce. Lider değişikliği tek başına kurtarmaz. Üyelik yapısından, yıllardır iktidar olduğu yerel yönetimlere, parti içinde yıllardır hiç bir başarısı olmadan oturulan koltuklara kadar bir değişim şart. Son Kale CHP diye söylemde bulunanlar bu kalenin içerden ve dışardan aldığı darbelerle ne kadar zayıfladığını artık görmelidir!..
Güzel tesbitler yapılmış.