CHP'de yaklaşık bir aydır devam eden imza sürecinde sonuç çıktı. Uzun zamandır sosyal medya üzerinden karşılıklı atışmalara neden olan partiyi bölünmenin eşiğine getiren süreç başarısızlıkla sonuçlandı. Peki; ilk günden beri toplayanlar tarafından "imzalar tamam" diye lanse edilmesine rağmen imzalar neden toplanamadı? Şu satırbaşları altında toplayabiliriz.
Yerel seçimlere yönelik vaatler
Öncelikle samimi gelinmedi. Vaatler ve pazarlıklarla imza toplandığı ortaya çıkınca niyetin CHP'nin iktidar olması değil, kişilerin iktidarı olduğu, yerel seçim sürecinde belirleyici olmak isteğinin ön planda olduğu gözlemlendi. Özellikle haklarında bir daha aday gösterilmeyecek denilen Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz ile Kadıköy Belediye Başkanı Aykut Nuhoğlu'nun sürece büyük destek vermesi buna yorumlandı. Birçok isim bu tavırdan dolayı imza vermekten imtina etti.
"Düşman Kardeşler"in kardeşliği irrite etti
Parti içinde düşman kardeşleri oynayan ve yıllardır birbiriyle kanlı bıçaklı olan ekiplerin, "düşmanımın düşmanı benim dostumdur" mantığıyla bir araya gelmesi de delegelerde rahatsızlık yarattı. Hatta bu ekiplere yakın olan ve imza vermesine kesin gözüyle bakılan bazı isimler bu ilişkiden rahatsız olup imza atmadı.
Her türlü pazarlığa açık olma görüntüsü
İmzacıların delegeler ile yaptıkları görüşmelerde imza almak için çerçevesi çok geniş vaatlerle pazarlık yapması delegeleri de daha fazla taleple pazarlığa oturmaya şevketti. Hatta özellikle bazı isimlerin "imza verin ama teslim etmeseniz de olur" ifadesi bazı delegelerin imzasını ceplerinde tutarak pazarlık yapmaları ve buna göre tavır sergilemeleri rakamı düşük tuttu. İmzacıların "daha teslim edilmeyen 50 imza var" sözleri bu durumu teyit etti.
Listelerde yer almayanların imzacı olması
24 Haziran seçimlerinde milletvekili listelerinde yer almayan Parti Meclisi üyelerinin ve bir daha aday gösterilmeyecek denilen belediye başkanlarının sürece ölümüne destek vermesi ve Genel Merkeze yönelttikleri ağır eleştiriler ters tepki verdi. Özellikle bu kesimlerin söylemlerini partililerin "Yandaş Medya"da denilen basın yayın organlarına vermesi imza verme ihtimali olan kesimleri rahatsız etti ve geri adım attırdı.
Senkron bozukluğu
İmza cephesinde çok fazla grubun olması senkron bozukluğuna yol açtı. Bu da ortak akıl ile hareket edilmesini engelledi. Bu çok seslilik çok fazla vaat verilmesine de neden oldu. Aynı isimlere farklı farklı sözler verilmesine neden oldu. Bu yüzden ekipler içinde bölünmeler oluştu. Parti içinde "Sol Kanat" olarak bilinen yapının başını çeken Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner imza verirken bir diğer önemli isim Orhan Sarıbal'ın bu yapının tavrına katılmayarak karşı açıklama yaparak imza vermemesi bu bölünmelere en net örnek olarak verilebilir.
Bu nedenlerle süreç başarısızlığa uğrarken CHP'de yeni bir dönem başladı. Süreç sonunda var olan en temel gerçek CHP içinde artık çok sayıda ekip var olduğudur. Bunun dışında süreç devam ederken söylemlerden dolayı parti içinde tabanın yönetim kademesine karşı bir düşmanlık oluştu. Bu düşmanlık sosyal medya üzerinden çok net ortaya konulurken Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na çok ağır hakaretler edildi. Bu nedenle AK Partililerin yaptığı hakaretlere karşı yargı yoluna gitmeyen Kılıçdaroğlu avukatı aracılığıyla yapılan hakaretler için yargıya gideceğini ifade etti.
Süreç öncesi seçimlerde aldığı oylar nedeniyle adeta kahraman ilan edilen Muharrem ince söylemleri ile gitgide antipati kazanırken partide görev yaptığı sırada sert eleştirilere maruz kalan ve uzun süredir köşesine çekilen Önder Sav yeniden güçlendi. Sav'ın toplanan imzaların büyük çoğunluğunu getirdiği iddiası kulislerde çok konuşuldu.
İzmir özelinde her ne kadar Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun kaybeden olduğu iddia edilse de partinin idari kadrosunda ve milletvekili listelerinde yer alan "manevi evlatları" olarak değerlendirilen isimlerin imza vermemesi nedeniyle gücünü yitirmediği aşikar. Bu yapının kaybeden mi kazanan mı olduğu yerel seçim sürecinde daha net ortaya çıkacaktır.