İlçe kongre süreci devam eden CHP'de kapalı kapılar arkasında matematik hesaplar ve bu hesaplara dayalı pazarlıklar son hızla sürerken temel argüman "ortak aday" ile seçime gitmek öne çıkıyor. Daha önce yazılarımda dediğim gibi "fikri ve siyasi rekabetin yaşanması gereken ilçe kongrelerinde tek adayla gitme sevdası özellikle büyük metropol ilçelerde heyecanı düşürüyor kanaatindeyim. Tek aday yerine rekabetçi bir ortamda partiye heyecan katılması gerekiyor." Bu nedenle kongrelerde fikirlerin mücadelesi için çok adaylı olmalı. O zaman CHP İzmir İl Örgütü'nün asıl sorunu da çözüm bulur.
Başlıkta dediğim gibi 25 yıldır İzmir'i yöneten CHP maalesef kentte "pusulası kırık" tek parti. Bu sorunu çözmek için de bir çabası yok. Partililer maalesef ki koltuk mücadelesi ve Alsancak semti ile sahil kesimine kendini anlatmakla vakit geçiriyor. Oysaki sokağa adam salsa, vatandaşlara dokunsa, kendileri ile ilgili görüşü sorsa ve kenti dinlese bu sorunu çözer.
Kent sokaklarında her gün dolaşan bir isim olarak açıkça diyorum ki; CHP'nin yapması gereken öncelikli şey kentlinin kendilerine nasıl baktığını öğrenmek olmalı. Kentin sorunlarını çözmek için Alsancak ve sahil kesimi ile değil kentin arka mahalleleri ile kucaklaşmak gerekiyor. Bu da sorunları arka mahallelerde kentteki iktidarın (CHP'li Belediyeler) nimetlerinden yararlanmak için yığma üyeler ile delege ağalıkları oluşturanlardan değil, ekmek kavgası içinde olan ve siyasetin nimetlerinden yararlanmak yerine bir dava uğruna CHP'ye gönül verenlerin derdini dinleyerek olur.
Dilimizde başkalarına söylediği şeyleri kendisi uygulamayan kişileri ifade etmek için kullanılan, "ele verir talkını kendi yutar salkımı" diye çok güzel bir deyim vardır. Son yaşanan zamlar sonrası hani CHP'li vekiller iktidar mensuplarına sık sık "sokağa çıkıp halkı dinleyin" diyor ya aslında kendileri toplumsal krizlere çözüm, halkın umudunu istismar edenlere sıkı bir cevap olmak için sokaklarla buluşmak zorundadırlar.
GönderMe1: Hani AK Parti'yi eleştirenler "ama düzgün bir muhalefet yok" diye savunma yapıyor ya işte İzmir'de de sorun bu. Maalesef Ak Parti İzmir’de ne muhalefet ediyor ne de iktidar olmak istiyor. Bir iki isim dışında sadece eleştirmek ve kötülemek üzerine siyaset yapıyorlar. Orada da temel kaygı koltuk ve kentte hakimiyet sahibi olmak. Bu konuda uzun bir yazı kaleme almak farz oldu gibi...
GönderMe2: Son dönemlerde mülteci sorunu ve bunun üzerine söylem geliştiren siyasiler nedeniyle özellikle gençler arasında "Milliyetçilik" yükselen değer olarak öne çıkıyor. Hatta bazıları kendince şekil değiştirerek "Atatürk Milliyetçiliği" diyerek kendilerini biraz daha farklı yere koymaya çalışıyor. Uyarayım; "Milliyetçilik dozunda çok iyidir ülke kurar ya da kurtarırsın. Dozu aşarsan da ülkeyi yıkarsın."
Herkes kendince siyasette bir güzergah çizmiş. Aşağıdaki umurunda değil varsa yok ben.Onlar için parti purti dava su bu hic onemli degil.her türlü demokratik kural katlediliyor. Tespitlerine aynen katılıyorum sağlıklı solu hiç fatketmez merkez üstleri hep aynı.