CHP İzmir İl Kongresi 8 Şubat tarihinde yapılacak. Kongre için ilçelerde büyük rekabet yaşandı. Ortaya çıkan sonuç üzerine çokça yorum yapılıyor. O yorumlar bir yana var olan tek gerçek var. Biri Genel Merkez “tek adaylı” kongre istiyor. Hatta bunun için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzından milletvekilleri ve ilçe başkanları üzerinden kente mesaj yolladı. Hatta bazılarına göre bu tek aday mevcut il başkanı Deniz Yücel’di. Bu konuda çokça yazı yazıldı. Benim değinmek istediğim başka konu.
Bu seçim süreci gösterdi ki; kenti dizayn edenlerin veyahut etmek isteyenlerin en büyük eksikliği siyaseti bilmemesi ya da kentin dengelerine yeterince siyaset bilmediği gerçeğidir. Kentte gerek parti içinde gerekse de dışa yönelik siyasette bu kadar boşluk varken kongre sürecinde yaşananlar ve ortaya çıkan tablo bunun en net ispatıdır. Hadi siyaset bilmiyorsun ya da çok iyi bildiğine inanıyorsun ve elindeki erklerle kente hakim olmak istiyorsun oluşturduğun ekibe kentin dinamiklerini ve kentin siyasetine hakim isim alırsın en azından size söyler hamle yaparsınız maalesef o da yok. Kongre sürecinde ekipler ideolojik ve partiyi ileriye taşımak yerine maalesef hırsla, kişisel ikballeri ile bir yere gelme çabası ile dizayn edilmiş bir kongreler süreci oldu. “Partiyi nasıl ileri taşırım” kaygısı değil, “koltuğumu ne kadar korurum?”, “koltuk sahibi olurmuyum?” kaygısı ile geçen bir kongre süreci oldu.
Görünen o ki kimsenin derdi kongre değil, kurultay delegeliği hesabı var. Partideki gelecekleri adına bu koltuklar önemli. Kaldı ki il başkanlığı ve yönetimi için müdahil olan CHP Genel Merkezi kurultay delegeliği için de müdahil olacaktır. Zira kurultay delegeleri olmak isteyenler arasında Muharrem İnce için imza verenler de var.
Öte yandan mevcut 23 belediye başkanının hangisini kurultay delegesi olma diyeceksiniz? Aziz Kocaoğlu dönemi gibi bir ekip yapısı ve irade olmadığı ortada. O nedenle kimseye bekle diyemeyeceksiniz. Artı öyle bir süreç yaşandı ki; güçlü çıkmak için herkes herkesle ittifak yaptı. Bazı yerlerde 5 benzemez bir araya geldi. Çıkan sonuçlar o kadar farklı ki; kimse kimseyi(bir iki istisna hariç) benim delegem diye anlatamaz, tanıtamaz.
Biten ilçe kongreleri sonrası, ilçe delegeleri ardı ardına toplanıyor. Maalesef aynı hastalık devam ediyor. Karabağlar’da alınan ortak karar partinin üst yönetimlerinde yer alalım kararı ile sonuçlanıyor. Toplantının baş rolünde tüm kongrelerde taraf olan ve parti kulislerinde “Parti Meclisi hatta MYK istiyor” diye konuşulan İzmir Milletvekili Murat Bakan var. Karabağlar İlçe Başkanı Mehmet Türkbay ismi de genel merkeze rağmen aday çıkarılmak için kulislere servis ediliyor. Karşıyaka’da il delegeleri il yönetim kurulu seçimlerinin çarşaf liste ile yapılmasını istiyor. Karşıyaka kongresi hangi yöntemle yapıldı?
Demem o ki; maalesef bu tablo içinde siyaseti bilen yok. Olsaydı; CHP iktidara bu kadar yaklaşmışken halen kişilerin kendi ikballeri ülke ikbalinin önüne geçmez ise ve bu kavga kamuoyu önünde dişe diş kora kor yapılmazdı. Bunlar yaşanıyorsa bu halk bu CHP’yi iktidar yapmaz. Anadolu’da çok bilinen bir söz ile bitireyim; “Kavgalı eve kız vermezler.”
Kendi ilçesinde 1 oy farkla alan bir ilçe başkanı neden il başkanı aday olur veya siyaseti dizayn etmeye çalışanlar bunu bilmezmi görmezmi?
ilçe kongresinde dayatılan blok listeden seçil, il kongresinde çarşaf liste iste... hastasıyım böyle demokratlığın ;)