Onca acı ve keder oldu; ben yazamadım. Ülkemiz örgütlü bir kötülüğün kıskacı altında iniminim inlerken ben, yazamadım. Ağzı olan, eli kalem tutan fikir beyan ederken ben, yazamadım…
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki aldığım nefesi bile artık israf olarak görmeye başladım. Konuşuyor, yazıyor ve söyleşiyoruz ama hepsi bu. Kimlikler ve aidiyetlikler ön plana çıktığında tüm söylenen “olması gerekler” puff... uçup gidiyor. Kim bizi böyle boş meselelerden kamplara ayırmış? Kim bizim zihnimizi tutsak etmiş? Kim! Kim!
AFAD da İRAP (İL AFET RİSK AZALTMAPLANI) adı altında çalışmalar ve planlar yapılmakta. Onlarca uzman ve akademisyen bu konuda çalışmalar yaptı. Hatta deprem bölgesinde de bu çalışmalar yapıldı. Buna rağmen bir koordinasyonsuzluk, bir işgüzarlık almış başını gidiyor. Teknik bilgi gerektiren kurumların başında İlahiyat mezunu insanların olması da tam bir ironidir. Kurumlarda işin nasıl olması gerektiğini söyleyen çalışanlar, ya pasifize edilmekte ya da başka kurumlara sürülmekte. Varsa yoksa yandaşlık ve adam kayırmacılık. Bu insanlara harcanan emek ve para da boşa gitmekte. Teknik konularda personelin eğitilmesi, masraflı ve uzun bir süreç gerektirmektedir. Eğitimli ve konunun uzmanı olan kişiler de genelde idealist insanlar oluyor, yanlış uygulama ve söylemde bu insanlar kurum yöneticilerince pasifize ediliyor. Bu birçok kurumda aynı. Yalakalar her devir de ve her şartta kazanıyor. Tabi yalaka olmak için cahil olmak yeterli…
Ülke olarak acılardan keyif alır bir hale büründük. “Senin acın da bir şey mi? Ben neler çektim…” feveranları son zamanlarda arttı. Deprem, sel, kuraklık, fırtına… Bunca olumsuzluğun üst üste gelmesi ise ayrı bir vahameti taşımakta. Evet, afetler Allah’ın işi ama tedbir ve önlem almak biz kulların vazifesi. Ülkemizde her konuda, yetkin ve etkin kurumlar ve yasalar var. Olmayan ise etik kurallar ve ahlak. Ülkemizde eğitimin formatını tamamen değiştirmek zorundayız. Ahlak ve etik değerler üzerine bir eğitim modeli geliştirerek çocuklarımızın olmasa da torunlarımızın geleceğini ancak kurtarabiliriz.
Ülkemiz yeni bir seçimin arifesinde ve toplumda endişe ve umut bir arada. Bir tarafta “aynı masada oturmaz” denen görüş ve düşüncede insanlardan oluşan bir ittifak var. Diğer taraf da insanlara birlik, beraberlik ve zenginlik mesajları vererek iktidar olup; ilk yıllarında insanların gönlünü kazanmış bir anlayıştan, baskıcı ve totaliter bir anlayışa evirilmiş bir iktidar ve onun bu evrimine ve son yıllardaki icraatlarına yön veren ortakları var. Bir yanda gençlerin gelecek kaygısı, bir yanda statükocu bir ortamda yetişmiş orta yaş üzeri insanların egosu var. Bir yanda sultanlık rejimi isteyen insanlar, diğer yanda özgürlük ve demokrasi isteyen insanlar var. Bir yanda “vatan haini” diye yaftalarla insanların vatan aşını öldürenler, diğer yanda geleceğe umutla bakmak isteyenler var. Bir yanda seçim sonrası için kişileri jurnalleyenler, diğer yanda kucaklaşmayı bekleyenler var…
Umut ve kardeşlik üzere yaşayabilmek için partilere çok iş düşmekte. Yeni oluşacak mecliste, topluma doğruluk ve dürüstlükleri ile yön verecek vekil adaylarını seçmeliyiz. Benim bir asker arkadaşım var. Bir gün onun olduğu şehre gittiğimde, beni ve bir dostumu yemeğe çağırmıştı. Derdi, zengin ve güçlü olduğunu göstermekti. Lüks bir restoranda gittik. Biz en yakın masaya yönlendik. O ise garsona bağırıyordu: “Benim abim gelmiş, bizi ayakaltına mı oturtacaksınız!” diye. Tabi biz mahcup bir edayla “sorun değil” desek de O en iyi masayı düzenlettirdi. Sohbetimiz koyulaşmaya başlayınca bana “Abi, ben kendimi mecliste görmek istiyorum” dedi. Ben tebessüm ederek “Kardeşim senin kendini mecliste görmek istemen önemli değil. Önemli olan halkın seni mecliste görmek istemesi” dedim. O da “Halk önemli değil, benim param var! Olurum dedi” sonra ekledi “Diploma dediler. Diploma nedir, dedim. Gider parayı basar Orta Asya ülkelerinin birinden satın alırım” dedi… İşte bu olay her seçim aklıma gelir. Öğretilmiş çaresizliklerimizi yüzüme vurur. Evet! Vekil olmak için para lazım! Siyaseti varsıl insanlar yapar! Siyasette tanıdığım bir arkadaş, bana bir ilçede aday adayı olduğunu ve aday olursa 2 milyon dolar para hazırladığını söylemişti. Ben de şaşırıp kalmıştım.
Maalesef biz vatandaşlar da altında lüks aracı, üstünde lüks kıyafeti olmayanı hiç ciddiye almadık! Oysa bizleri kurtaracak olan irade; bağımsız, bağlantısız halk için çırpınan yüreklerde. O yüzden siyasi partilere çağrımdır; halk için yüreği atanları listelerinize koyun! Seçim masraflarını bizler karınca kararınca yapalım! Kendini mecliste görmek isteyenleri değil, bizim mecliste görmek istediklerimizi oylayalım! Bayrak, flamaya değil sokaklara inip vatandaşlara dokunanlara oy verelim!
Ben buradan bir örnek kişilik vereyim değerli okuyucularım, sizler de örnekleri geliştirin. Bornova Belediyesi Meclis Üyesi Cem Arıkan bence vekil olmalı. Siyasi duruşu, gazete yazıları, TV programları, İZKENDER çalışmalarını yapmamız için bize sağladığı imkânlar… İşte, yaptıkları yapacaklarının müjdecisi. Bu yazıyı yazdıktan sonra adaşımın yüzüne nasıl bakacağım bilmiyorum. Değerlendirme yapanlara halk olarak bizde ışık tutmalıyız. Bu arada, Cem Arıkan vekil aday adayı değil. Yazımı okuduktan sonra bana da çok kızacak ama onun bana ezberlettiği Nazım’ın dizeleri O’na cevabım olsun:
“Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..?”
Acılara değil umuda tutunmak için…
Kral kardeşime vekillik yakışır.
Kardeşim eline sağlık Cem Arıkan aday olursa en õn safta ben yer alıcam...
Parasının gücüyle değil halkın isteğiyle vekiller seçilmeli. Bu konuda Cem Arıkan iyi bir öneri kaleminize sağlık
Ellerine saglik Cem abi saygilar.
Ağzına Yüreğıne sağlık cem şeker
Güzelim ülke hepimize de yeter ne yazıkki güzelim ülkenin kıymetini bilemiyoruz sizler gibi güzel yürekli insanlara ihtiyacımız var yüreginize sağlık cem şeker gibi değerlerin kıymetini bilmek lazım çok teşekkür ediyorum
Harika yazı. Önerilen kişiyi. bende okurum ve programlarını izlerim. Harika olur. Vekiller ön yoklama yada anketlerle belirlenmeli.
Ne harika bir fikir Cem Arıkan vekil olsa canla başla koşarım ailemle.
Umarım ülkemiz için hayırlı bir sonuç çıkar sandıktan. Teşekkürler.
Kalemine sağlık Abim duygulara tercüman olmussun