Hayatımda en çok nefret ettiğim atasözlerinden biri.
Bu yaşıma geldim, yanlış olduğunu bir kez bile görmedim.
Böyle giderse görmeden de öleceğim..
Dün, İzmir madencilik fuarını ziyaret ettim.
Fuarda, ünlü sunucu Metin Uca da vardı.
Maden mühendislerinin duayeni Prof. Dr. Şinasi Eskikaya ile söyleyişi yapıyordu.
Biraz dinledim, içim karardı.
''Yine eller AY'a biz yaya'' diye hayıflandım.
Şimdi, madencilik deyince ilk akla gelen siyanür ya!
Meğer öyle değilmiş. Siyanür, lafı bile edilemeyecek kadar küçük bir sorunmuş.
RESMEN ŞOK OLDUM!
Asıl sorun, işletmelerden çıkan tonlarca atıkmış.
Ve bu atığın bertarafı için de kimsenin kılı kıpırdamıyormuş!
Çünkü, ne bu işi denetleyecek bir uzman ne de elde adam akıllı bir yönetmelik varmış.
Daha düne kadar sömürge olan bir ülkede bile madencilikle ilgili 129 sayfalık genelge vs.. varken biz bu işi 19 sayfayla halletmeye çalışıyormuşuz.
ASLINDA HALLEDİYORUZ DA Dİ Mİ?
Bu 19 sayfalık belgede de neyin ne olduğu belli değilmiş!
Bu yüzden patronlar uzaya, mühendisler de hapishaneye gidiyormuş.
Bu işin sorumluluk sıralaması, dünyada devlet-patron ve mühendis iken bizde mühendis-patron ve devlet şeklindeymiş!
Bu işin doğru düzgün yapılması için, ABD, Kanada ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerin örnek alınması gerekiyormuş.
NEDEN Mİ?
Çünkü, ABD 15 yıl önce bir kanun çıkarmış. Bu kanuna göre, eski bir madeni çalıştırmak isteyen patrona, ''Önce oradaki kirliliği temizle'' deniyormuş!.
Ne ilgisi var di mi! Ama, doğayı temizlemek için kanunu bile geriye yürütmüşler. Amerika bu!
PEKİ YA ALMANYA?
Orada da mesela, hani şu bizim patronların can simidi mümessil sorumluluk var ya!
Bu iş ateşten gömlekmiş patronlar için!
Çünkü devlet, sadece patronun tek başına işi götüremeyeceği ortamlarda mümessil atamasına izin veriyormuş..
Ve sıkı durun, patronlar da atadıkları mümessillerin işine karışamıyormuş..
Mümessil, istediği tedbiri alıyor, istediği kadar da para harcayabiliyormuş!
Uzun lafın kısası eller AY'a Türkiye yine yayaymış!
Ve böyle giderse, maden ocakları ölüm kusmaya devam edecekmiş!
NOT:
Bu köşeyi yazmadan önce basında ne var ne yok diye biraz gezindim. TV'ler hariç!
Meğer her yer güllük gülistanlıkmış.
Prof. Eskikaya, Türkiye'den bahsetmiyormuş, bana öyle gelmiş!