Yıl 1774. Yer Almanya. Konu: Kağıt geri dönüşümü.
İsim: Avukat Justus Claproth. Avukat Claproth’dan beri Almanya, geri dönüşüme çok önem veriyor. Kağıtla başlayan serüven, her türlü atığı geri dönüşüme kazandırmak için tam gaz devam ediyor.
Atıklar, bahçesi olan evlerde çöp konteynırlarına, olmayanlarda ise farklı renkteki torbalara konuyor. Torbadaki atıklar, belli günlerde yetkililer tarafından toplanıyor. Yani bizde olduğu gibi, kapı önündeki çöp bidonlarına ne var ne yok atılmıyor!
İZMARİT İÇİN BİLE AYRI KUTU!
Mavi Kutu: Kağıt ve kartonlar için.
Sarı Kutu: Aliminyum, plastik, strafor, teneke kutular olmak üzere her türlü paketleme ürünleri için.
Kahverengi kutu: Pismiş veya pişmemiş her türlü bozulmuş gıda ürünleri için. Bu atıklar, biyogaz tesislerinde işleniyor.
Siyah Kutu: Çocuk bezi, sigara izmariti için.(Bizde sokaklar izmarit deposu!)
Tehlikeli Atıklar: Kullanılmış piller, marketlere veriliyor. Evde biriktirilen piller ise yetkililer tarafından belirli günlerde toplanıyor. Diğer tehlikeli atıklar da yine evlerden toplanıyor.
Cam şişeler: Renklerine göre farklı kutularda toplanıyor. Depozitolu şişeler, marketlerdeki depozito ödemesi yapan otomatik makinelere atılıyor.
Büyük hacimli atıklar: Eski mobilya, TV, beyaz eşya, artık yapı malzemeleri belirli günlerde evlerden toplanıyor.
Eski kıyafetler: Belirle yerlere konan konteynırlarda toplanıyor.
Bu bilgileri internetten aldım. Kapı komşumuz yıllardır Almanya’da yaşıyor. Komşumun anlattıkları ile üç aşağı beş yukarı aynı bilgiler…Her neyse bu yazdıklarımın muhtarlarla ne ilgilisi var? Başkan Soyer, mahalle gezileri düzenliyor. Ekibiyle birlikte. Muhtarlar ne işe yarıyor diye sormuşlar. O da, “Bazen muhtarların anlattıklarını yerinde görmemiz gerekiyor. Kağıt üstünde çok anlam taşımıyor çünkü.” demiş.
MUHTAR NE DİYORSA O!
Evet, mesela sokaklardaki çöp bidonları. Malum, konteynırlerı kimse evinin önünde istemiyor. Niye? Çünkü ne var ne yok atılıyor. Bu yüzden de leş gibi kokuyor, kapı önü pislikten geçilmiyor. Adı üstünde çöp bidonu! Peki, sorunu kim çözüyor? Elbette muhtar. Nasıl çözüyor? Alıyor bidonu, sesi soluğu çıkmaz dediği, ya da intikam almak istediği bir mahalle sakininin kapı önüne dehliyor! “İtiraz edersen, zabıtayla gelir ceza keserim” diyor! Ondan sonra da, zaten tarihe karışan komşuluk ilişkilerine bay bay! Nokta: Başkan Soyer, umarım bu konuyu, ilçe belediyelerinin yetkisinde deyip es geçmez. Çünkü, onların gücü, çöp bidonunda devrim yapmaya yetmez!